Einstein Pluto’nun keşfedildiği yıl olan 1930’da şöyle yazmıştır;
“Deneyimleyeceğim en büyük güzellik gizemdir. Bu gizem gerçek sanatın ve bilimin kaynağıdır.” 1933 yılında ise Franklin D. Roosevelt şöyle demiştir; “Korkmamız gereken tek şey korkunun ta kendisidir.” Bu sözler Solar Sistemimizin sınırındaki minik gezegenin sembolik güçlerinden bazılarını açıklar niteliktedir. Güneş’ten bu denli uzak olan Pluto diğer yıldızlardan biri gibi görünsede Dünya’daki Astrologlar açısından önemi büyüktür.
Pluto Servet, büyük zenginlik Tanrısı Plutus’la karıştırılsada, aralarında bir bağ vardır. Yine Pluto haritadaki bazı yerleşimleriyle kişiye büyük çaplı servet potansiyeli verebilmektedir.
İlk keşfedildiği zaman ilk Jet uçağının yapıldığı evreye denk gelmektedir.
Bunu takip eden 1 yıl içerisinde ilk en ilkel bilgisayar icat edilmiştir.
Pluto’nun keşfiyle tarihte teknoloji olarak – bilindiği kadarıyla – daha önce
deneyimlenmemiş bir boyut açılmıştır.
Genel fikre göre Pluto, asla bizi rahatlatan, huzur veren, iyi gelişmeler
vaadeden bir portre çizmez. 18 Şubat 1930’da bir fotoğraf karesinde,
ufacık, belli belirsiz bir ışık noktası olarak keşfedildiğinde Dünya büyük bir
değişim yaşamaktaydı. Finansal olarak Wall Street çökmüş, politik olarak
ise Avrupa’da faşizm ayaklanmıştı. Bilimsel olarak atomu ayrıştırma süreci
sonunda eninde sonunda şnsanlığı tehtit eden Atom bombasının ortaya
çıkmasına neden olmuştu. Psikolojik olarak “şeytan” konsepti üzerine
odaklanmış planlarına göre anti – hıristiyan şeytana tapan kesimler,
doğamızın “Plutonik” tarafı olarak ortaya çıkmış, yaygınlık göstermeye
başlamıştır.
Pluto’un prensibi, transitleri boyunca temsil ettiği alanlara orantılı şekilde,
son derece küçük/ayrıntılı olarak işlemesidir. Bu bağlamda
Pluto’nun “minyatürizm” le ilgili olduğunu söylenebilir. 1960 yıllarında
binalarda ve büyük yapılarda uygulanan bilgisayar sistemleri şu an
oldukça mini boyutlarıyla avucumuzun içindedir. Şimdilerde materyal
objelerin boyu yarı yarıya küçülmüştür. Fiyatlarda buna orantılı olarak
azalmıştır. Eskiden krallar için yaratılan “hazine”lere şu an herkes sahip
olabilmektedir. Meseleleri derinlemesine araştırdığımız gibi, uzayın da
derinliklerine gitmekteyiz. Varoluşumuzun ve zamanın “derinlik”lerini
keşfetmekteyiz. Büyük patlama “hiç” likten yaratılan herşeyin özüdür.
Pluto enerjisi “kilitli” ve oldukça yoğundur ve “engellenmiş” olarak ortaya
çıkar. İhtiyaç duyulan özel anahtar “dönüşümsel etki” siyle realitede yerini
bulur. Bu etki bir kez ortaya çıktığı andan itibaren, kontrolsüz bir şekilde
enerjinin en üst seviyelerinde patlaması ve büyümesi söz konusudur.
Neptün nasıl ki bir nevi plastikten/petrolden elde edilen yağla/gazla alakalı
ise, Pluto’da plastikle, petrolle alakalıdır. Yavaş ama kesin olarak plastik
doğal olan her ürürnün yerini almaktadır. Yokedilemeyen aynı zamanda
çevreye büyük hasarlar veren yapılar/ürünler yaratılmaktadır. Pluto
petrol’ün dönüştürülmüş halidir. Plastik film şeritleri, derin içsel
duygularımız/duyularımızla, gittikçe yabancılaşan bir “realite”
arasındaki “dönüşümdür”. Bizi organik dünyadan ayırır. Bu plastik dünya
temizdir ama ölümcüldür de. Bu realite ise bizi içten içe hep huzursuz
eder. Hep bir şeylerin yanlış olduğunu hisseder ama buna engel olacak
gücü ve birlikteliği bir türlü sağlayamayız. Bir gün plastik paha biçilmez
olacak, ağaçları ve hayvanların yoketmemize de neden olacaktır.
İnsanlar köle gibi çalışmaya ara verdikleri zaman, bizim yerimizi
Pluto’nun “ayrıntılı” tasalanmış robotları alacaktır. Durmaksızın çalışan
insanoğlunun, buna bağlı şartlar altında giderek zalimleşmesi yerini
yumuşak başlı, yorulmayan ve istediğiniz herşeyi yerine getiren
makinelere bırakacaktır. Robotlar insanları “Kova Çağı”nın
vaadedilen “zevk düşkünü” yaşayışına terkederek varlıklarını her geçen
gün bir “üst seviye” de sürdüreceklerdir. Bu plastik “oyun parkı” içinde
bulunduğumuz süreçte inşa edilmektedir. Ama biliyoruz ki tüm bu plastik
dünyayı, robotları, otomasyonu ortadan kaldırmak/silmek, medeniyetin
yıkımına engel olmak, insani yönümüzün yokoluşuna engel olmak isteyen
ve bunun için çabalayan insanlar da olacaktır.. Pluto’nun “imha”sı
kaçınılmaz olsa da, varoluşu devam ettirecek kişiler bu insanlar
olacaklardır.
Endişe ve korku doluyuz ve muhtemelen korktuğumuz herşey başımıza şu
anda, içinde bulunduğumuz tarihin bu periyodunda gelecektir. 1930’da
Pluto Yengeç’te keşfedildiğinden, Yeni Milenyum’un Pluto Yay evresinde
başlamasına kadar olan zaman genel olarak bizim için ne kadar anlamlı
olduğunu unuttuğumuz huzur/rahatlık gibi hislerin giderek nasıl
yokolduğunu göstermiştir. Pluto her burç değiştirdiğinde sahip olduğumuz,
bizi mutlu eden kavramlar ve sahip olduğumuz doğal şeyler giderek
yokolmaktadır. Pluto Yay Burcu’nu terkettiği anda hatırlamamız gereken
şey yine bir şeylerin sonsuza kadar değişmiş olduğu, asla eskisi gibi
olamayacağı gerçeğidir.
Pluto Yengeç Burcu’nda
Pluto Yengeç süresi – ki bu 1. Dünya Savaşı’nın hemen öncesine denk
gelir – 1930 – 1939 yılları arasına tekabül eder. Hiyerarşiler ve aileler
arasında büyük kargaşalar ve ayaklanmalar gündeme gelmiştir.
Toplumun “sınıf”lar kapsamında değişiminin en büyük faktörü Pluto/Yengeç
yerleşimidir. Bu transit evresinde Avrupa’daki milyonlarca insan, özellikle
azınlıklar katledilmiştir. Yengeç Burcu aileyi, güvenliği, köklerimizi temsil
eder. Pluto bu transitiyle bu konularda büyük çaplı bir yıkıma neden
olmuştur.Yine aynı süreçte kadına verilen değer yükselmiş, politik
dengelere temel teşkil eden aşamalar kaydedilmiştir. Türkiye’de kadınlara
seçme ve seçilme hakkını veren kanunun kabul edilmesi yine Pluto’nun
keşfedildiği yıla denk gelir. Bunun yanısıra “seçkin” sınıf itibarını büyük
ölçüde kaybetmiştir.
Pluto Aslan Burcu’nda
Pluto/Aslan evresi yani 1939 – 1957 Ağustosuna kadar olan dönem süper
güçlerin yükselişine ve yıkıcı/yokedici bombaların etkisine eşlik eder.
Aslan Burcu yaşam sevincimiz, çocuklar, yöneticiler, iktidar dengeleri vs
gibi konuları temsilen Güneş’in yönettiği Burçtur. 1939 yılının başlarında
TC’de yeni hükümet kurulmuş milletvekili seçimleri yapılmıştır. Yine bu
yılın sonunda 40.000 kişinin öldüğü ve binlerce insanın evsiz kaldığı
Erzincan depremi akıllarımızda kalan olaylardandır. Bu yıllarda okullarda
saldırılardan korunmak için eğitimler verilmeye başlanır. Diğer tarafta ise
sömürgeler güçlerini kaybederler. Bireysel ülkeler ise bağımsızlıklarını
savunurlar. Pluto/Aslan jenerasyonu “ilk gençlik” ve baskı altında yetişmiş
bir “ego”yla alakalıdır. Bombaların gölgesi altında büyüyen ilk
jenerasyondur. Psikolojide temel olarak huzurumuzu kaçıran ilk sürece
işaret eder.
Pluto Başak Burcu’nda
Pluto 1957 – 1971 Şubat’ına kadar Başak Burcu’nda ilerlemiş, iş ve
potansiyeller konusunda büyük dönüşümlere vesile olmuştur. İlaçlar, tarım
ve servis endüstrisinde belirgin değişimler yaşanmıştır. Bu süreçte geride
bırakılan, bilinen ve uygulanan yöntemler tamamen şekil değiştirerek yeni
bir evre başlatmıştır. Tüm endüstri alanları ve konuları, insan hizmetinin
yerini alacak bilgisayarla donatılmış makineler/robotlar bazında ilk olarak
bu zamanda ortaya çıkmıştır. Yine aynı şekilde “ağır sanayi” işlerini gören
sistemler özellikle Başak Burcu’nun temsil ettiği gibi işçi sınıfına ket vurur
şekillerde gelişim göstermiştir. 1957 yılı itibariyle Türkiye’de Sanayi
Bakanlığı kurulmuştur. Bu dönem herşeyin “otomatik”leştiği bir evredir.
Çiftilik ve hayvancılık gibi alanlar büyük fabrika ve işletmelerde “daha çok
makine daha az işçi” sloganlarıyla bir dönüşüm yaşamıştır. Konseptler
dahilinde bu büyük “otomatik” fabrikalarda işlenen ürünler şu an kolayca
her marketten satın alabileceğimiz hale gelmiştir. Yine, kadınların biyolojik
özellikleri dahilinde geliştirilen doğum kontrol hapı keşfedilmiştir. Cinsellik
gündemi fazlasıyla meşgul ederken, ilk kez olarak doğum oranı bu
yükselişe göre azalma göstermiştir. Pluto, nüfus patlaması konseptine
yönelik “sözde” kendi ilacına sahiptir.
Pluto Terazi Burcu’nda
Pluto Terazi Burcu’na geçtiğinde, evliliği kutsal bir kurum olarak görenler
için büyük bir şok tadında bir süprizi de beraberinde getirecektir. 1971 –
1983 Nisan ayına kadar ki bu dönemde, estetik ve dişilik kavramları yine
Pluto’nun en belirgin etkisi olarak büyük bir dönüşüm/değişim/şekil
değiştirme ortaya konulmuştur. Eşitlikçi görüşler ve istekler kendini
gösterir, Herşey bu evrede tersine döner. Bilinen dengeler en belirgin
olarak kadın/erkek bazında alt üst olur. Erkekler “maskülinite” den
vazgeçmek zorunda kalır. Kadınlar ise cinsiyet ayrımı olmaksızın ve bir
erkeğe ihtiyaç duymaksızın her işle başa çıkabileceklerini ispat ederler.
Buna bağlı olarak sonu gelmez eylemler gerçekleşir. Erkekler erkeklere,
kadınlar kadınlara aşık olur ve bu aşkı savunmaya başlarlar. Çocuklar ise
aşk ve ilişkiler konusunda fazlasıyla kafa yormaya başlarlar. O çocuklar
bugünün yanlızlık/bekarlık kültürünü oluşturan çocuklardır. Bu süreç
tamamen bir “delilik çağı” olarak ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda ABD ve
Rusya arasındaki güç dengeleri yine bu zamanda gündemi doldurur. 1971’
de başlayan bu süreç Türkiye açısından da oldukça etkili olmuştur. TC
doğum haritasında Terazide bulunan tam Merkür/Satürn kavuşumu daha
önceki yazılarımda da değindiğim gibi ordu, askeriye ve yönetim, yasalar
vs olarak çok net şekilde kendini ortaya koymaktadır. Bu transit etkisiyle
boykotlar, eşitlik arayışı, sıkı yönetim uygulamaları uzun zaman
gündemimizi meşgul etmiştir.
Pluto Akrep Burcu’nda
Terazi dönemindeki aşırı cinsel deneyimden sonra, 1983 – 1995 yılları
arasında Pluto Akrep transitinde AIDS gibi bir hastalığın ortaya çıkması ve
yaygınlaşması kaçınılmazdır. Şimdilerde bile en doğal ve içgüdüsel insani
eylemlerden biri olan cinsel ölümle sonuçlanmakta ve buna henüz bir
çözüm bulunamamaktadır. Yönetici olduğu kendi burcunda/evinde hareket
eden Pluto, cinselliği kendine yöneltilmiş “paranoyak bir odaklanma”
şeklinde ortaya çıkarır. Bu yüzden seksüel alışkanlıklarımız şiddetli bir
yasaklanmayla değişir/dönüşür. Devletin bu yüzden bu konuya daha
büyük bir açıklıkla yaklaşmasını zorunlu kılar. Okullarda cinsel eğitimler
verilmeye başlanır, prezervatif her yerden tedarik edilebilecek şekilde
toplum sunulur. Ekonomik olarak bu dönem, profesyonel ve meslek sahibi
gençlerin gelişim gösterdiği bir dönemdir. Kendilerinden başka herşey
önemsizdir, bu değersiz şeyleri ve kimseleri ezerek en kısa yoldan nasıl
zengin olurum sorusu temel olarak zihinlerini meşgul eden idealdir.
Bankalar iflas ederek yine hemen ardından büyük birleşmeler
gerçekleştirerek günümüzün en büyük kuruluşları halini almasının
başlangıcı yine bu evreye denk gelir. Finansal anlamda yararlı etkileri
olmuştur. TC’de ise siyasi hayatın yeniden başladığı ve yapılandığı
dönemdir.
Pluto Yay Burcu’nda
1995 – 2008 yıllarında Yay Burcu’ndan geçen Pluto elbette ki uluslararası
terör ve dinsel tutuculuk konularını gündeme taşıyacaktır. Değişken bir
Burç olan Yay kutuplaşma yaratır ve bugün “medeniyet savaşları”
hakkında artık fikir sahibiyiz. Terörün kökeni bu yerleşim nedeniyle
adaletsizlik olarak algılanabilir. Buna karşın Pluto Yay’da adaletsizlik
konseptine uygun olarak kendi yöntemleri arayacak ve uygulayacaktır. Bir
anlamda, müslümanların aşırı dinci bakış açıları ve terör, Amerika’nın
büyük “satanist” sorunu ve aleni/aşırı cinsellik durumlarıyla bir tutulabilir.
Türkiye’de 1995 yıllarından itibaren başlayan süreç PKK’nın sarsıcı şekilde
gündeme terör konusunu getirdiği zamana işaret eder.
Türkiye haritasında Pluto Yükselen derecesiyle 1. evden kavuşum yaptığı
için bizim açımızdan önemli bir konumda sayılır. Gelişmeler açısından
Dünyaya etkilerini genel olarak inceledikten sonra, Ülkemizde yaratacağı
değişimlere değineceğim.
Pluto Oğlak Burcu’nda
Ocak 2008’den 2024 yılına kadar Pluto bizi Oğlak evresine taşıyacaktır.
(Pluto’nun transit eveleri giderek uzamaktadır. Bu durum tuhaf yörünge
hareketinden kaynaklanmaktadır. Aslına bakılırsa Pluto Akrep’te sadece 12
sene geçirmiştir. Ama Boğa’da bu süre 33 sene olacaktır.) Oğlak’ta
kalacağı 16 yıl boyunca ise hükümetler oldukça despot tavırlarla “güvenlik
ihtiyacı” adı altında güçlerini pekiştireceklerdir. Bu terör ve endişe havası
hükümetlere “manda yönetimi altına alma” girşimlerindeki gerekli yakıtı
fazlasıyla sunacaktır. Bu yüzden 2011 – 2015 yılları arasındaki Koç
Uranüs’üyle Pluto arasında oluşacak kare oldukça dikkat çekici ve
tehlikelidir. Bağımsızlığına düşkün olan bireyler bu süreçte otoriteyi,
kontrolü ve gözaltı durumlArını karşısına alarak asileşecektir.
Pluto Oğlak sembolü hali hazırda dizayn edilmiş bulunmaktadır. Şangay
Dünya Finans Merkezi yapısı üzerinde görülebilmektedir. 492 metre
yükseklikte olması ilginç bir tesadüftür. Çünkü aynı zamanda bu sayı Pluto
Neptün kavuşumunun gerçekleştiği döngüye işaret etmektedir. Kulenin
resmine bakacak olursak, neredeyse Modern bir Pluto simgesi görürüz. )5
katlı dev yapının üstünde kavisli bir “V” ye yerleştirilmiş en tepesinde
bulunan bir daire.
Bu yapının proje dahilinde tamamlanması 2008 tarihi olarak belirlenmiştir.
Adeta büyük çaplı işlerin/merkezlerin, bu transitin muazzam gücünü
kullanacağını işaret etmektedir. Bu evre boyunca “süper güç” sahibi kişler
ufak gruplar oluşturarak bu büyük Pluto enerjisini kullanacaklardır. Bu
noktada Demokrasi’yi insanlara bırakmak oldukça tehlikeli bir hal
alacaktır. Amerika’nın doğum Haritasında Pluto 27 derece Oğlak Burcunda
yer almaktadır. Şüphesiz şekilde ülkeyi büyük bir değişim beklemektedir.
Teröristlere yada demokratlara karşı kontrolü kaybetme korkusu ve riski
gündeme gelecektir.
Bu yapı belki de ekonomik gücün Batı’dan Doğu’ya doğru yön
değiştirmesinin bir sembolü sayılabilir. New York Dünya Ticaret merkezinin
yokedilmesi, Dünya’nın en uzun yapısının yani Şangay Finans merkezi’nin
önünü açmıştır. Deniz ötesine ihracat Asya ve Avrupa’nın belli kesimleri
dahilinde Pluto/Yay süresinde yetkilendirilmiştir. Pluto Batı Dünyası’nın
bünyesinde, özellikle iş/ekonomi kaynaklı alanlarında acı dolu bir
dönüşüme önayak olacaktır. İş potansiyeli Doğu’ya taşınacak ve “güç”
hiçbir ulusa bağlılığı olmayan elit kesime odaklanacaktır. Bir çok Batı
Ülkesi politik ve ekonomik bazda tüzelliklerine yeni yıl gününde ortaya
koymuşlardır. Yani bu Oğlak Burcu’nun 9. derecesine işaret etmektedir. Bu
yüzden 2012 – 2014 yılları arasındaki kare açı bu derecenin etrafında
gerçekleşecek büyük krizlere ve dönüşümlere neden olacaktır.
Amerika Pluto Oğlak’ın 27 derecesindeyken doğmuştur. 1771’den beri
Demokrasi’yi muhafaza eden bir kontrol benimsemiştir. 2. evinde yer alır.
Pluto her burçtan geçisinde, burcun dahilindeki konuları bir imha
etme/yıkımla sarar sarmalar. Ama bu yıkım hayatta kalabilme çabasıyla
ilgilidir. Belki büyük kuruluşlar hayatta kalmayı başaramayacaklar ama bu
durum bir dönüşüm sürecine vesile olacaktır. Pluto Kova Burcu’na
geçtiğinde yani 2023’te, insancıl endişeler, varoluş endişesi “otokrasiyi”
silip atacaktır. Bağnaz hırsların bedeli büyük olacaktır. Hayatta kalma
öğretisi en yüksek değerini, layık olduğu şekliyle görecek ve
uygulayacaktır. Pluto Kova’dayken düşünce gücünü dönüştürecektir. Her
yer bilgisayar ışıklarıyla bir festival havasında görünecektir.
Özgür düşünce ve özgürlük tüm sınırları yokedecektir. 2043 yılında Pluto
Balık Burcu’na girdiğinde şüphesiz olan tek şey ise yeniden yapılanmaya
ihtiyacımız olacağıdır.
Kristin Demirci
TARİHTE PLUTO GEÇİŞLERİ
Pluto Mars’ın çok yüksek bir oktavı şeklinde işler. Mars seksüalite ve tutkuysa, Pluto orgazmdır. Akrep Burcu’nun yöneticisi olarak cinsellik, süper güç, büyük ve gizli örgütler, ani bitiş/başlangıçlar, mental rahatsızlıklar, sinir krizleri, uzun süreli depresyon, sırlar, iç dünyanız, derin duygular, cinsel hastalıklar, paranoya, korku, endişe, propaganda, diktatörler, bombalar, ölüm, finans, ekonomi gibi temaları öngörür.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 1744 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Akrep
Pzt 19 Haz, 01:59
-
- 0 Cevaplar
- 15636 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Akrep
Pzt 19 Haz, 02:27
-
- 0 Cevaplar
- 1664 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Akrep
Pzt 19 Haz, 02:29
-
- 0 Cevaplar
- 2359 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Akrep
Pzt 19 Haz, 02:39
-
- 0 Cevaplar
- 1905 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Akrep
Pzt 19 Haz, 02:40