Don Juan Öğretileri

Psikoloji Hakkında Makale, Yazı, Görüş, Araştırma ve İncelemeler.
Kullanıcı avatarı
İkizler_Akrep
Mesajlar: 96
Yaş: 35
Kayıt: Pzr 14 Tem, 23:17

Don Juan Öğretileri

Okunmamış mesaj gönderen İkizler_Akrep » Prş 25 Tem, 17:01

"Ben hiç kimseye, hiçbir zaman kızmam. Hiçbir insanoğlu beni kızdırmaya yetecek kadar önemli bir şey yapamaz. İnsanlara, ancak eylemlerinin önemli olduğunu hissettiğinde kızarsın. Çok uzun zamandır böyle bir şey hissetmiyorum."

Don Juan'ın Öğretileri




Kullanıcı avatarı
İkizler_Akrep
Mesajlar: 96
Yaş: 35
Kayıt: Pzr 14 Tem, 23:17

Re: Don Juan Öğretileri

Okunmamış mesaj gönderen İkizler_Akrep » Cmt 27 Tem, 14:06

*Yaşamımızdaki her şeyi bir anda kesip atabileceğimizin farkına vardığımız çok enderdir.

*Kişi, resimler çekip ses kayıtları yapmanın kaygusuna düşmemeli. Heyecansız yaşamın gereksiz fazlalıklarıdır bunlar. İnsanın tasası tin olmalı; hep avucumuzdan kayıp kaçagiden tin.

*Bir savaşçının, kişisel tarihine (yaşamöyküsüne) gereksinmesi yoktur. Günün birinde, artık ihtiyacı olmadığını anladığında, bırakır onu.

*İnsan ana babasına, yakınlarına, dostlarına yaptığı her şeyi anlatarak yaşamöyküsünü ha bire yenileyip durmak zorundadır. Öte yandan, yaşamöyküsü olmayan savaşçının kimseye verilecek hesabı yoktur; hiç kimse eylemlerinden ötürü öfke ya da düş kırıklığı duymaz. En önemlisi, kimse onu düşünceleri ve beklentileriyle tutsak edemez.

*Hiçbir şey kesin olmadığı zaman uyanık kalırız, sürekli tetikte dururuz. Tavşanın hangi çalılığın ardında saklandığını bilmemek, her bir şeyi biliyormuş gibi davranmaktan çok daha heyecan vericidir.

*Bir insan kendini dünyanın en önemli şeyi saydığı sürece, çevresindeki dünyayı layıkıyla değerlendiremez. At gözlüğü takılmış bir at gibidir o; kendinden başka hiçbir şeyi görmez.

*Ölüm ebedi yoldaşımızdır. Daima solumuzda, bir kol boyu arkamızdadır. Ölüm bir savaşçının tek bilge danışmanıdır. Ne zaman işlerin yolunda gitmediğini ve yolun sonuna geldiğini hissetse, savaşçı ölümüne dönüp ona danışabilir. Ölümü ona yanıldığını, kendisinin ona dokunuşundan başka hiçbir şeyin önemli olmadığını söyleyecektir. Ölümü şöyle diyecektir ona, “Ben sana daha dokunmadım ki.”

*Savaşçı bir şey yapmaya karar verince sonuna dek gitmeli, ama yaptığı şeyin sorumluluğunu da üstlenmeli. Ne yaparsa yapsın, önce niçin yaptığını bilmeli, sonra da kuşku ya da pişmanlık duymadan eylemlerini sürdürmeli.

*Doğduğumuzdan bu yana, insanlar bize dünyanın filanca filanca şekilde, falanca falanca biçimde olduğunu anlatıp durur, ve doğal olarak bizim de dünyayı onların anlattığı şekilde kabullenmekten başka seçeneğimiz kalmaz.

*Bir savaşçının sanatı, insan olmanın dehşetiyle, insan olmanın görkemini dengelemektir.

*Ölümün avcı olduğu bir dünyada, pişmanlıklar ve kuşkular için zaman bulunmaz. Sadece karar vermek için zaman vardır. Kararın ne olduğu da önemli değildir. Hiçbir şey bir başkasından daha çok ya da daha az önemli olamaz. Ölümün avcı olduğu bir dünyada kararların büyüğü küçüğü yoktur. Kaçınılmaz ölümüne karşın savaşçının aldığı kararlar vardır yalnızca.

*Bir savaşçı, kendini istediği an ulaşılabilir ya da ulaşılmaz kılmayı öğrenmelidir. İstemeyerek de olsa her an ulaşılabilir olması, saklandığını herkesin bildiği zamanlar saklanması kadar yararsızdır.

*Bir savaşçı için erişilmez olmak, onu saran dünyayla temasında tutumlu olması demektir. Bir savaşçı kendini ve başkalarını tüketmekten her şeyden fazla kaçınır. İnsanları, özellikle de sevdiklerini kullanarak onları kupkuru bırakana dek sıkıp sularını çıkarmaz.

*İnsan kaygılanmaya başladı mı, umutsuzlukla her şeye yapışır, ve bir kez yapıştı mı, kendini, ve kime ya da neye yapışmışsa onu tüketmeye mahkumdur. Öte yandan bir savaşçı-avcı, avını tuzağına hep çekeceğini bildiğinden kaygılanmaz. Kaygılanmak, erişilebilir olmaktır, ister istemez.

*Bir savaşçı-avcı, dünyasıyla yakın ilişki içindedir, ancak kendisi, o dünya için erişilmezdir de. Hafif dokunuverir ona, gereksindiği sürece kalır, sonra bir iz bile bırakmadan ayrılır ordan.

*Bir savaşçı-avcı olmanın anlamı, avını tuzağa düşürmek değildir yalnızca.
Savaşçı-avcı, tuzaklarını kurduğu, ya da avının sıradan alışkanlıklarını bildiği için değil, kendisinin sıradan alışkanlıkları olmadığı için yakalar avını. Ona üstünlük sağlayan budur. Peşinde olduğu hayvanlara hiç benzemez o; sıradan alışkanlıkları, önceden kestirilebilen tuhaf davranışları yoktur onu bağlayan; özgürdür, akıcıdır, yapacakları önceden bilinemez.

*Sıradan bir insan için dünya tekinsizdir; çünkü ondan sıkılmadığı zamanlar onunla çatışır. Bir savaşçı için dünya tekinsizdir; çünkü görkemli, müthiş, bilinemez, erişilmez derinliktedir. Bir savaşçı burada, bu harikulade anda bulunmanın sorumluluğunu üstlenmek zorundadır.

*Bir savaşçı her bir edimini önemsemeyi öğrenmelidir; zira bu dünyada ancak kısa bir süre kalacaktır; gerçekten de onun tüm harikalarına tanık olmaya yetmeyecek kadar kısa bir süre.

*Edimlerde erk vardır. Özellikle de edimde bulunan savaşçı o edimlerin, kendisinin son savaşı olduğunu bilmekteyse. Yapılan şeyin belki de yeryüzündeki son edimi olabileceğini iyice bilerek hareket etmede yabansı, büyüleyici bir mutluluk vardır.

*Bir savaşçı dikkatini kendisiyle ölümü arasındaki bağa odaklamayı öğrenmelidir. Dikkatini, pişmanlık, hüzün ya da kaygı duymaksızın, hiç zamanı olmadığı gerçeğine odaklamalı ve edimlerinin de buna uygun şekilde akmasına izin vermelidir. Edimlerinin her birini, yeryüzündeki son savaşı kılmalıdır. Ancak bu koşullarda onun edimleri hak ettikleri erke sahip olacaktır. Aksi takdirde ölene dek, o edimler, bir ahmağın edimleri olarak kalırlar.

*Bir savaşçı-avcı ölümünün kendisini beklemekte olduğunu ve, şu anda yapmakta olduğu edimin pekala onun son savaşı olabileceğini bilir. Buna savaş demesi, bunun bir mücadele olmasındandır. Çoğu insan bir edimden öbürüne herhangi bir mücadele ya da düşünce olmaksızın geçiverir. Oysa bir savaşçı-avcı her bir edimini inceden inceye tartar; ve ölümüne ilişkin bilgisi kesin olduğunda, her edimi sanki onun son savaşıymışçasına sağgörüyle ilerler. Bir savaşçı-avcının çevresindekilere üstünlüğünü görmemek için insanın ahmak olması gerekir. Bir savaşçı-avcı, son savaşına, o savaşın hak ettiği saygıyı gösterir. Yeryüzündeki son savaşına dört elle sarılmasında şaşılacak bir şey yoktur. Böylesi zevkli olur. Korkusunu azaltır hiç olmazsa.

Kullanıcı avatarı
İkizler_Akrep
Mesajlar: 96
Yaş: 35
Kayıt: Pzr 14 Tem, 23:17

Re: Don Juan Öğretileri

Okunmamış mesaj gönderen İkizler_Akrep » Çrş 31 Tem, 14:24

Her melankoli nöbetinin altında kendini önemseme yatar. Savaşçı da hüzün duyar ama o hüznüyle alay edebilecek ve gülüp geçecek güce erişmiştir.


Cevapla

“Psikoloji” sayfasına dön