Fantastik Faraziyeler 7

Forum kuralları
Genel Ahlak Kurallarına aykırı, T.C. YAsalarına aykırı, Dini ve inançsal konularla alay edici tarz ve yayınlar kesinlikle yasaktır.
Kullanıcı avatarı
Ahmet
*SiyahAkrep*
*SiyahAkrep*
Mesajlar: 605
Yaş: 46
Kayıt: Pzr 09 Eki, 23:59

Fantastik Faraziyeler 7

Okunmamış mesaj gönderen Ahmet » Pzr 17 Mar, 02:49

Bilmem kaç haftadır uykuya hasret kalmış gözlerim, uykunun dayanılmaz cazibesine sürekli direniyordu.Zihnim saçmasapan soruların kıskacından bir türlü kurtulamıyor, çocuklugum ve gençliğime dair anılar sürekli beni meşgul ediyordu. O gece yine her gece olguğu gibi uyumabilmek için kendimi anılardan ve cevabını bir türlü bulamadığım sorulardan arındırmaya çalışıyordum. Bu hal,o gece bende nekadar devam etti bilemiyorum.Bir aralık azda olsa kendimi uykunun şefkatli kollarına bırakmıştımki, birden bende ilginç bir hal hasıl oldu.

Uzandığım tek kişilik yatağımda sanki yanıma birisi uzanmış gibi bir duyguya kapıldım.

Eskilerin yakaza dedikleri uyku-uyanıklık arasında bir durum oluştu bende.. O an günlerdir uykuya direnen bedenimin yorgunluğu, sıradan bir gecede tüyleri ürpertecek bu hisse aldırış etmedi. Yorgunluk baskın çıktı ve uyumaya devam ettim.

Kendimi uykunun kollarına tam anlamıyla bıraktığım bir anda sıcacık bir kolun şefkatle bana sarıldığını hissettim.Bu defa bu durum bir hissin ötesinde duyularıma hitap eden bir hal alınca irkildim ve korkuyla yatağımdan fırladım.

Karanlık odamda etrafa bakınmaya başladım.Bir an nerede olduğumu anımsayamadım.

Neresiydi burası?

Zira gözümde odamın sıradan eşyaları sanki canlanmış, çok büyük bir cürüm işlemişim gibi öfkeli gözlerle bana bakıyorlardı.

Korku hissi her insanda vardır. Ama ben hayatımın hiçbir kademesinde bu hissin ruhumu esir almasına izin vermedim. Korkudan kurtulmanın en iyi yolu korkulan şeyin üstüne gitmektir. Bunu beceremeseniz karanlıkta gözünüze ilişen küçücük bir dal parçası sizi yutmaya çalışan bir ejderha oluverir hayalinizde.

Bu hakikati bildiğim için hemen odamın ışığını yaktım.

Tamda tahmin ettiğim gibi hayalim bana oyun oynuyordu.

Vah zavallı ben.

Saate baktım. Vakit gece yarısıydı.Tekrar yatağa uzanarak annemin küçükken bana öğrettiği duayı tekrar tekrar okumaya başladım.

Evet kısa ve çocuk masumiyeti tadında güzel bir dua.

Yattım sağıma, döndüm soluma. Melekler şahit olsun dinime imanıma.

Duanın ferahlatıcı gücüyle tekrar uykuya daldım. Zihnim bu çocukça duanın etkisiyle olacak, bütün korku ve endişelerden sıyrılmıştı.Öyle tatlı bir uykuya daldım ki, kendimi adeta küçükken annemin şefkatli kollarında uyuduğum zamanlardaki gibi huzurlu hissediyordum.

Bir an uyuduğum odanın kapısının usulca açıldığını hissettim.Bu defa korku o her şeye kafa tutan cesur yüreğime galip gelmişti. Gözlerimi daha bir sıkı yummaya çalışıyordum. Nasıl olsa bu da günlerdir uykumu bölen saçmasapan rüyalar gibi bir rüyaydı. Buna rağmen vücudum korkudan kaskatı kesilmişti. Bir aralık yataktan kalkıp yüzümü yıkamayı düşündüm. Ama maalesef vücudum beynimden gelen komutları dinlemiyordu. Ellerimi ve ayaklarımı oynatmak istedim ama nafile.Sanki gizli bir güç tüm bedenimi esir almış gibiydi. Çaresizliğim hat safhaya ulaşmıştı ki aynı sıcak elin vücudumda gezindiğini daha güçlü hissetmeye başladım. Bu durum karşısında halden düşmüş, tüm takatimi yitirmiştim.Savaşta esir düşmüş bir nefer gibi düşmanımın benim için düşündüğü mukadderatı beklemeye başladım. Zira zavallı bedenim isteklerimi yerine getiremeyecek kadar çaresizdi.

Son bir umut bütün gücümü topladım. Ben direndikçe bana daha sıkı sarılan bu ruha kim olduğunu sordum

Şöyle cevap verdi.

Ben İlk gördüğün andan beri aklını başından alan, uğruna methiyeler dizdiğin, yanakları gül goncası sevgili.

Ben; güzelliğim karşısında, tüm kainatı ziyasıyla aydınlatan güneşi bile ahmakça utandırdığın mihrimah.

Ben anlına kondurduğum o tatlı buse ile seni günlerdir şehvetim kollarına salan nazlı dilber.

Ben, güzelliğim karşısında kainattaki tüm güzellikleri abesiyetle suçladığın gül goncası.

Ben duruşundaki asaletiyle seni günlerdir esir alan, bakışındaki letafetiyle, latif olan ne varsa karanlığa boğan, baştan sona zerafetiyle günlerdir özlemini çektiğin ahu afetim...
Ahmet Karakuş


YA Sevmeli Beni YA Öldürmeli


Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Serbest Alan” sayfasına dön