Yükselen Burç ile Güneş Burcu Arasındaki Fark!!!

yükselen burç ile güneş burcu arasındaki farklar, yükselen ve güneş burcu arasındaki fark, güneş burcu, yükselen burç

Astroloji ve Burçlarla İlgili Herşey.
Kullanıcı avatarı
EffEndY
*SiyahAkrep*
*SiyahAkrep*
Mesajlar: 947
Yaş: 40
Kayıt: Pzr 07 May, 21:44

Yükselen Burç ile Güneş Burcu Arasındaki Fark!!!

Okunmamış mesaj gönderen EffEndY » Pzr 11 Mar, 22:49

Resim

Yükselen Burç ile Güneş Burcu Arasındaki Fark!!!

Yükselen burç ile Güneş burcu astrolojide en çok karıştırılan öğelerin başında gelir. Biz ne zaman yükselenimiziz, ne zaman Güneşimiziz? Bir orta yol yok mu? Şimdi korkmayın, çok teoriye girmeden, pratik örnekler vererek konuyu en kısa şekilde açıklamaya çalışacağım.

Efendim, yükselen burç öncelikle bizim hayata bakış açımız, yani yaşam felsefemizdir. Biz Dünya'yı yükselen burcumuzun temsil ettiği değerler kanalıyla algılarız. (Bunun yanında fiziksel özelliklerimiz, özellikle de yüz hatlarımız üzerindeki en büyük vurgu yükselen burçtadır.) Bunun sonucu olarak da yükselen burç bizim hayata karşı duruşumuzu, dolayısıyla kendimizi ifade ediş tarzımızı, bunun sonucu olarak da "insanların bizi ilk tanımasını istediğimiz yanımızı" temsil eder, bir nevi maskemizdir. Tekrar vurguluyorum, çünkü bu bizim felsefemizdir; insanlar kendilerini yaşam felsefelerine göre dış dünyaya ifade etmek isterler ve kendilerinin bu kanalla tanınmasını isterler.

Şimdi örnek verecek olursak, diyelim ki yeni bir ortama girdiniz ve ortamdaki kimse sizi tanımıyor. İşte tam da bu anda siz yükselen burcunuzsunuz. Sizi öncelikle böyle tanımalarını isterseniz. Bu söz konusu ortamdaki insanların birinin bile hariç kalmayak şekilde sizi böyle algıladığını hissettiğiniz an, işte Güneş burcunuz devreye girmeye başlar. Yavaş yavaş özünüzü ifade etmeye başlar, daha doğrusu ortaya koymaya başlarsınız. (Bunu sembolik dilde de anlatacak olursak, Güneş nasıl etrafını aydınlatıp parlatıyorsa, bulunduğu burcu da parlatıp dış dünyaya yansıtır.

Güneş'in bulunduğu burç, öncelikle egomuzu, akabinde kendimizi nasıl ortaya koyduğumuzu temsil eder. Kendinizi ortaya koymak için de kendinizi, yani benliğinizi sevmek zorundasınızdır. Kendinizi ne kadar severseniz, o derece ortaya koyarsınız. Hani deniyor ya "Güneş'in en güçlü olduğu burç Aslandır". Çünkü kendini en çok seven burç Aslandır. Ve gene sıklıkla demişizdir, Güneş Kova'da, Balık'ta çok güçlü değildir diye. Neden? Çünkü diğer burçlara göre kendilerini daha az severler. Bu nedenle de Güneşleri dış dünyaya pek yansımayabilir. Diğer etkenler tarafından bastırılmadıkça da taşırlar, ancak biz göremeyebiliriz. Burada bastırmadan kasıt, kendilerine kendilerini daha çok sevecekleri bir ego yaratma istediğidir.)

Peki yükselen burcumuzu es geçip, kendimizi kontrol edemeyip kendimizi direk güneş burcumuzla ifade edersek ne olur? İşte o zaman kendimizi ifade sorunları başlar. İç çatışmalar, bunun akabinde de kendimize kızmaya başlarız. İşte bu çok sık olmaya başlarsa, kendiğimize olan saygınlığımızı, yani egomuzu yitirmeye başlarız. Mesela diyelim ki yükseleni Akrep olan bir İkizlersiniz. Bildiğiniz gibi İkizler bilgiyi alıp aktarmanın burcudur(Dikkat: Bilgi üretimi değil, aktarımı!) ve bu yüzden habire konuşurlar ve kafalarındaki konuları sindirme ihtiyaçları pek yoktur. Bu da derin yaşayan ketum Akrebe çok ters bir olgudur.

Akrebini es geçip kendini doğrudan ifade etmeye başlaması, yani habire konuşup birşeyler anlatmaya çalışması, onu boğmaya başlar. Çünkü yaşam felsefesi Akreptir ve karşısındaki bu insanın onu, akrepliğini bilmeden tanımaya başlaması fena halde sinirini bozmaya başlar, hatta kendi haline çekildiğinde ortada kırılmadık nesne bırakmama raddesine kadar uzanabilir. Bunun sonucunda Akrep kendine der ki, "kendimi ifade etmek için daha geçerli yollar bulmalıyım". Eğer o kadar sabrı kalmamışsa, doğrudan karşısındaki insana kin ve nefret saçabilir, dışarıdakiler de onu bir psikopat sanabilirler.

İşte bu nedenledir ki, biz kişiliğimizi(Güneşimizi) yükselen burcumuz kanalıyla oluştururuz. Bildiğiniz gibi Güneş özelliklerimiz, bu ifadeyi pek sevmiyorum ama, içgüdüsel değildir. Daha doğru bir ifadeyle "içimizdeki güçtür", ancak keşfedilmeye ve akabinde oluşturulmaya muhtaçtır. Keşfetmediğimiz müddetçe herhangi bir Güneş özelliğimiz mevcut olmayacaktır. Keşfettikçe içgüdüselleşmeye başlar, daha doğrusu bunları keşfedip bilinçaltımıza depoladıkça buradan rahatça akmaya başlar.

Yükselen burç ise kendiliğinden akar, ruhumuza en yakın özelliğimizdir. Ancak burada da oluşturmamız gereken birşeyler vardır ki, o da doğru ifade yöntemleridir. Hani denir ya, insan belli bir yaştan sonra yükselen burcunun etkisi altına girer ve bu yaş için genelde 30 yaşı zikredilir. Çünkü genelde kişilik bu yaşlardan sonra oturmuş bir nitelik kazanır. Eğer bunu daha erken başarmışsanız, yükselen burç daha erken hakim olmaya başlayacaktır. Buna mecbursunuz, neden mi?

Çünkü, mesela farzedelim ki dört kişinin bulunduğu bir ortama girdiniz. İkisi sizi tanıyor, yani yükselen burcunuzu deneyimlemişler; ikisi ise sizi ilk defa görüyorlar. Peki bu durumda ne yapacaksınız? Hangi yanınız olacaksınız, Güneş mi yoksa Yükselen mi? İşte bu tür durumlarda idrak edersiniz ki, kişiliğinizi yükselen burcunuzun kanalıyla oluşturmalısınız. İkisini kaynaştıran ortak bir yapı oluşturmak zorundasınız. Yoksa yukarıda bahsettiğim Akrep yükselen bir İkizler burcunun düştüğü durumlara düşersiniz. Şimdi burada denebilir ki, o zaman ben de o ortamda önce yükselenim olurum, o iki şahsiyet beni tanıdıktan sonra Güneşimi ortaya koymaya başlarım. Ancak bu durumda da, sizi önceden tanıyan diğer iki insan sizi garipsemeye başlayacak, "N'oluyo len buna!" demeye başlayacaklardır.

Çünkü bu insanlar sizin Güneş yanınızı keşfetmiş durumdalar, yani sizi İkizler bilmektedirler. Ya da siz en doğru kişiliği oluşturmak yerine, bir o bir bu olma yolunu seçerseniz, işte bu sefer de bu, dış dünyaya soğukluk olarak yansıyacaktır. Çünkü bu tarz durumlarla karşılaştıkça, kendinize bir yol tutturma gereğini idrak edersiniz. Eğer dediğim gibi kısa yoldan sürekli yükseleniniz olursanız, yukarıda bahsedilenlerden de anlaşılacağı gibi, yükselen burcunuz sizin biraz resmi ifadenizdir, herkesle resmi olmak zorunda kalır, yani soğuk bir insan olur, kimseyle yakın ilişkiye giremezsiniz, hiç dostunuz olmaz. Belli bir yaştan sonra Yükseleniniz olmanızın nedeni biraz da budur: Resmiyet. Çünkü resmi ilişkileriniz hayatınıza daha çok hakim olmaya başlar. Eskisi gibi çocuksu, sıcakkanlı değilsinizdir. Kendinizi daha zor ortaya koyarsınız.

Bu nedenledir ki, en mutlu ve iç huzura sahip kişiliği oluşturmak için ikisini birleştiren sabit bir yapı oluşturmak zorundasınızdır, sürekli gel-gitler yaşayan değil. Ancak son söz yükselen burçta olmak zorundadır. Çünkü Güneşinizi tasarlamak zaten sizin elinizdedir. Yoksa yukarıda bahsettiğim iç çatışma vuku bulur. Bazı astroloji kaynaklarında rastladığınız "Doğum Haritasının yönetici gezegeni genelde yükselen burcun yöneticisidir" ifadesi bu nedenledir. Yöneten o olmalıdır. Bunu yapabilmek için de yükselen burcunuzun ve Güneş burcunuzun özelliklerinin ne olduğunu çok iyi kavramak, kendinizi çok iyi tanımak zorundasınızdır. Bu illa da astrolojik yollarla olmak zorunda değil. Yaşadığınız deneyimler size bunun yollarını gösterecektir zaten. Ancak şunu da bilmelisiniz ki, en kestirme yol Astrolojidir. Ve biz Akrepler bu konuda çok şanslıyız. Çünkü kendini tanımaya en kararlı keskin akıl bizde, en büyük dönüşüm yeteneği bizde, gizliliğe merak bizde, analiz yeteneği bizde, sezgi bizde... Daha ne olsun ki?

Bu arada aklıma gelmişken, sizin de tanıdığınız bir insandan örnek de vereyim. Biliyorsunuz, yakın bir zamanda Kuki ile buluştuk. Kuki de bildiğiniz gibi Yay yükselen bir Akrep burcu kadını. Yay da benim en nefret ettiğim burçtur. Bir türlü yıldızlarımız barışmaz. Ancak Akrep kadınının başımın üstünde yeri vardır. Kuki'nin yaylığını pek sevmesem de, onun bir Akrep olduğunu bildiğim için ve onun bu yanını sevdiğim için(Buna Kuki'nin balıklığını da eklemek gerek, şüphesiz o yanını da çok seviyorum.), Kuki'nin Yay yanını benimsediğimi ona en kısa zamanda hissettirmeliydim ki, o da bir an önce o sevdiğim Akrep olabilsindi. Ve tıpkı böyle oldu. Kuki sevildiğini hissettikçe, o çok sevdiğim balıksı Akrep yanını ortaya koymaya başladı ve gerçekten de mutluluktan kalbi çok güzel atıyordu. Tabii ben de onun Yaylığını seviyormuş gibi yaparken epey zorlandım, kendimden taviz veriyordum çünkü, hatta ara sıra kendimi çok kötü hissettim. Ancak bu sonuç için geçici acılara katlandım ve buna kesinlikle değdi. Duygulandım bak şimdi gene, neyse...

Burada hazır resmiyetten bahsetmişken, 10. ev çizgisinin kestiği burçtan, kariyer burcumuzdan, bir diğer adıyla (MC)Tepe Noktasından bahsetmeden de edemeyeceğim. Dediğim gibi Yükselen Burç resmiyetin birinci aşamasını temsil ederken, kariyer burcumuzsa daha resmi ifademizi temsil eder. Yani genelde kişiliğimizden yoksun resmi iş ilişkileri. İşte burada devreye kariyer burcumuz girer. Çünkü biz iş hayatını burada bulunan burcun temsil ettiği değerler kanalıyla algılarız.

Dolayısıyla iş dünyasına takındığımız tavır da bu şekildedir ve çok resmi yanımızdır. Ancak iş hayatındaki ağırlığımız arttıkça, bunu daha derin hissetmeye başlarız. İşkolik olanlar bunu bilirler. Yani diyelim ki, büyük bir işadamısınız ve insanlar sizi sırayla hangi yönünüzle algılamaya başlayacaklar? Önce kariyer burcu, sonra yükselen burç, sonrasında da Güneş burcunuz. Eğer bu sıralama şaşarsa gene iç çatışmalar başlayacaktır. Dolayısıyla iş hayatına girdikçe bu kombinasyona Kariyer burcunuzu da katmak zorunda kalacaksınız. Ve yöneten el değişecektir, daha doğrusu öyle olmak zorundadır. Bu sefer haritanızın yöneteni Kariyer burcunuzun yöneticisi olmak zorundadır. İşte Güneş 10. evde bu nedenle güçlüdür. Tüm bu saydıklarımdan da anlaşılacağı üzere doğum haritalarının kesin bir yöneteni yoktur. Bunun kararını yaşadığınız deneyimlere göre siz verirsiniz.

Bu arada burada Satürn'e değinmeden de edemeyeceğim. Bir doğum haritasında Satürn'ün ve Oğlak burcunun bulunduğu ev, yani yaşam alanı kendimizi kısıtladığımız yaşam alanını, Satürn'ün bulunduğu burç da kendimizi kısıtladığımız karakteristik yapıyı, yani dış dünyadan en çok sakındığımız yanımızı temsil eder. Yani misalen, yükselenimizin Akrep olduğunu, bununla birlikte Satürn'ün de Akrepte olduğunu farzedin. İşte bu sorunlu bir yerleşimdir.

Hele bir de Satürn'ün birinci evde bulunduğunu farzedin. İşte o zaman yükselen burç kesinlikle kendiliğinden akamayacaktır. Ancak kaderinize hemen küsmeyin. Çünkü Satürn bilinçli bir kısıtlama değildir, farkedilmeyi beklemektedir. Ve onu farkedip deneyimledikçe sınırlarınızı kırar, en iyi ifadelerinizi bulur ve bilge bir insan olursunuz. Sınırları olmayan bir insanın sizin ulaştığınız bilgeliğe ulaşması imkansıza yakındır. Bana sorarsınız böyle bir yerleşiminiz varsa, isyan etmektense kendinizi şanslı hissetmeye bakın. Bu süreç çok zorludur, ama sonunda kazanan siz olursunuz.

Satürn'e değinmişken onun zıttı Jüpiter'den söz etmemek olmaz. Jüpiter de Satürn'ün aksine dış dünyaya ballandıra ballandıra gösterdiğimiz, daha doğru bir ifadeyle mutlulukla deneyimlediğimiz yanımızı temsil eder. Mesela Jüpiter'in haritanızda Güneş ile birleştiğini farzedin. İşte bu durumda yükselen burcunuzun yaşamınızdaki ağırlığı daha da azalacak, ve Güneşinizi doğrudan ortaya koymaktan pek sıkıntı duymayabilirsiniz. Güneşinizi daha da parlatırsınız.

Tüm bu yazılanlardan bence ilk çıkarmanız gereken şu olmalı: Siz ne kadar kopleksseniz, astrolojideki harita yorumu da o kadar kompleksttir. Dolayısıyla astroloji de genellemelerden o derece uzaktır, yaşadığınız deneyimlerle ilgilidir. Bu nedenledir ki, doğum haritalarınıza bu perstektiften bakmanızı şiddetle tavsiye ederim. Oradaki herşey kanun değildir, daha önce de söylemiş olduğum üzere içinizdeki dürtülerin bir resmidir. Kanunu siz yapar, eskiyince siz değiştirir ya da yürürlükten kaldırırsınız.


Not: Bu yazıyı bana Akrep sevgim yazdırdı. Bilen bilir, Akrebin benzeşim dürtüleri güçlüdür, yani kendine benzeyeni çok sever. Siz Akrepler, hep varolun!!!
En son EffEndY tarafından Pzt 12 Mar, 14:34 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.


BİLİNÇALTINI HAPSET ki O SENİ HAPSETMESİN;
İÇGÜDÜLERİNE HAKİM OL ki ONLAR SANA HAKİM OLMASIN!!!


Misafir_Akrep

Okunmamış mesaj gönderen Misafir_Akrep » Pzr 11 Mar, 23:19

Effendy bir sosyo-psikolog olarak diyebilirim ki..Bu tarz bir yazıyı yayına vermenin altında yatan dürtücü hissiyatın sebebi KuKi ile ilk sefer buluştuğunda meydana gelen bir soğukluk hissini analizci bir yaklaşımca çözümlemek istemendir..
Evet o KuKicik'le ilk tanıştığında öyle oluyor sonra düzeliyor (:

Kullanıcı avatarı
lotus2
*SiyahAkrep*
*SiyahAkrep*
Mesajlar: 2702
Yaş: 51
Kayıt: Pzr 11 Şub, 07:13

Okunmamış mesaj gönderen lotus2 » Pzt 12 Mar, 04:01

Bu nedenledir ki, en mutlu ve iç huzura sahip kişiliği oluşturmak için ikisini birleştiren sabit bir yapı oluşturmak zorundasınızdır, sürekli gel-gitler yaşayan değil. Ancak son söz yükselen burçta olmak zorundadır. Çünkü Güneşinizi tasarlamak zaten sizin elinizdedir. Yoksa yukarıda bahsettiğim iç çatışma vuku bulur. Bazı astroloji kaynaklarında rastladığınız "Doğum Haritasının yönetici gezegeni genelde yükselen burcun yöneticisidir" ifadesi bu nedenledir. Yöneten o olmalıdır
Sevgili EffEndY
Bu ifadeden anladığım kadarıyla yükselen burç çok önemli.ve kesinlikle bir kenara atılıp,etkisiz hala getirilecek bir unsur değil..

O halde yükselen burcu "yay"olan birine,bu burcu bir kenara at,senin iyi özelliklerini gölgeliyor tarzındaki bir yaklaşım ne kadar doğru?..Allah o kişiyi yay olmaya layık bulmuş,nasıl kolayca bir kenara atacaksınız bir kanunu.yay olmak kanununu..Muhakkak yay olmak o kişiye bir katkıda bulunuyor ki yay olarak dünyaya gelmiş..ve zamanı gelince umulurki karakterindeki yalnışları elimine etsin.ama bu yalnışlar bazen yükselen de saklıdır,bazen de kendi burcunda..

ve beni eğer bir dostum,yaylığımla,başaklığımla beraber kabul etmiyorsa,onun yanında nasıl mutlu olurum?..kendini insanlara göre ayarlamak yada ayarlamak zorunda bırakılmak acımasızca bişey..

Ayrıca yay burcunu kötüyle,çirkinle özdeşleştiremiyorum..yay şirinlik ve iyi niyet sembolüdür..neşeli ve sıcacık,iyi,kocaman bir yürek taşır..yay için "kötü insan" ibaresine hiç rastlamadım."iyi niyet" hayatın asıl temeli.iyi niyet olmyınca insandan geriye hiç birşey kalmaz..sırf bu özellik yeterde artar bile..

Bu şirin burcu sevmemek tamam,ama nefret bu oldukça acımasızca ve bilinç altıyla ilgili belki.yada yayın bazen acımasızca,hatta patavatsızca açık sözlülüğüyle ilgili..aslında bu "acımasız açık sözlülük bazen beni bile bir yay olarak rahatsız ediyor..bir de çok şişmiş egoyu ekleyebiliriz bu kusurlara..ama yine diyorum "iyi niyet",gerisi boş..

TheGirlofSuN

Okunmamış mesaj gönderen TheGirlofSuN » Pzt 12 Mar, 13:05

çok güzel bir yazı olmuş, eline sağlık.

Kullanıcı avatarı
tutku
*SiyahAkrep*
*SiyahAkrep*
Mesajlar: 979
Yaş: 36
Kayıt: Cmt 16 Ara, 17:25

Okunmamış mesaj gönderen tutku » Pzt 12 Mar, 14:30

benim yükselenim de akrep.ikilemlere düşmememin nedeni bu olsa gerek...
KUR'AN'IN SÖNMEZ VE SÖNDÜRÜLMEZ MANEVİ BİR GÜNEŞ OLDUĞUNU BÜTÜN DÜNYAYA GÖSTERECEĞİM VE İSBAT EDECEĞİM!...

BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ (1900)


Kullanıcı avatarı
EffEndY
*SiyahAkrep*
*SiyahAkrep*
Mesajlar: 947
Yaş: 40
Kayıt: Pzr 07 May, 21:44

Okunmamış mesaj gönderen EffEndY » Pzt 12 Mar, 15:17

yalnızefe yazdı:Effendy bir sosyo-psikolog olarak diyebilirim ki..Bu tarz bir yazıyı yayına vermenin altında yatan dürtücü hissiyatın sebebi KuKi ile ilk sefer buluştuğunda meydana gelen bir soğukluk hissini analizci bir yaklaşımca çözümlemek istemendir..
Evet o KuKicik'le ilk tanıştığında öyle oluyor sonra düzeliyor (:
Efe, yazının sonuna o notu düşmemin sebebi, "Siz Akreplerden ilham aldım ve olayı çözdüm." gibisinden bir şey değil. Beni bu yazıyı yazmaya iten şey, bu kısımda 7-t60.html?start=90 yaptığım bir takım ucu açık açıklamaların altını doldurma isteğiydi. Eğer ortaya bir iddia sürmüş ya da bir fikir beyanında bulunmuşsam, bunu gerekçeleriyle açıklamak isterim. İçi boş konuşmak istemem. Ancak bunu yapmak zorunda değildim. Takdir edersiniz ki böyle bir yazıyı yazmak zahmetli bir işti ve yaklaşık iki saatimi aldı. Ancak beni bunu yapmaya asıl iten şey Akrep sevgimdir. Şunu çok iyi biliyorum ki, mütevazilik yapacak değilim, burada yapılan tespitler değerli tespitlerdir, herhangi bir yerde rastlayabileceğiniz türden değildir. Buna yakın tespitler yapılmışsa da, genelde doğrudan yabancı sitelerden tercüme olduğu için herhangi bir derinlikten yoksundur ve nedenleriyle birlikte bu kadar net açıklanmamıştır. Hatta bazılarımız için bu yazının hayatlarına yön verici nitelikte olabileceğini de düşünüyorum. Elimden geldiğince yalın ve sade bir dille anlatmaya çalıştım, dilerim artık bu konuda kimsenin kafasında herhangi bir soru işareti kalmamıştır.

Kuki'den bahsetmişken bir iki cümle de onun için söyleyeyim. Kuki ile aramızda önceden tahmin edemediğim hiçbir şey olmadı ve herhangi bir soğukluk yaşanmadı. Çünkü ben zaten bunu engellemek amacıyla önceden bir takım tedbirler almıştım ve bunları kendisine de ilettim, o da bir akrep kızı olduğu için bunları iyice kavradı. Gerçi kendisi bir ara bir soğukluk hissettiğini söylemişti, ancak bu doğru değildi. Çünkü ben onu bu konuda zaten uyarmıştım; "yüz ifademin ciddi ve nötr olmasından dolayı aramızdaki fiziksel temasın kesildiği anlarda beni kendinden uzak hissedebilirsin" dedim, ki o sıra tavla atıyorduk. (Bu arada tavlada ben kazandım. Bu biraz da psikolojik baskı içindi. Malum kaybetmekten pek hoşlanmıyorum. Kuki eminim bunu okuyunca gülecektir.) Eğer ilk defa gördüğünüz bir insanla pek konuşmadan ama sıkılmadan aralıksız dokuz saat geçirebiliyorsanız, burada soğukluktan bahsetmek biraz güç olacaktır.
BİLİNÇALTINI HAPSET ki O SENİ HAPSETMESİN;
İÇGÜDÜLERİNE HAKİM OL ki ONLAR SANA HAKİM OLMASIN!!!

Kullanıcı avatarı
EffEndY
*SiyahAkrep*
*SiyahAkrep*
Mesajlar: 947
Yaş: 40
Kayıt: Pzr 07 May, 21:44

Okunmamış mesaj gönderen EffEndY » Pzt 12 Mar, 15:52

lotus2 yazdı:O halde yükselen burcu "yay"olan birine,bu burcu bir kenara at,senin iyi özelliklerini gölgeliyor tarzındaki bir yaklaşım ne kadar doğru?..Allah o kişiyi yay olmaya layık bulmuş,nasıl kolayca bir kenara atacaksınız bir kanunu.yay olmak kanununu..Muhakkak yay olmak o kişiye bir katkıda bulunuyor ki yay olarak dünyaya gelmiş..ve zamanı gelince umulurki karakterindeki yalnışları elimine etsin.ama bu yalnışlar bazen yükselen de saklıdır,bazen de kendi burcunda..

ve beni eğer bir dostum,yaylığımla,başaklığımla beraber kabul etmiyorsa,onun yanında nasıl mutlu olurum?..kendini insanlara göre ayarlamak yada ayarlamak zorunda bırakılmak acımasızca bişey..

Ayrıca yay burcunu kötüyle,çirkinle özdeşleştiremiyorum..yay şirinlik ve iyi niyet sembolüdür..neşeli ve sıcacık,iyi,kocaman bir yürek taşır..yay için "kötü insan" ibaresine hiç rastlamadım."iyi niyet" hayatın asıl temeli.iyi niyet olmyınca insandan geriye hiç birşey kalmaz..sırf bu özellik yeterde artar bile..

Bu şirin burcu sevmemek tamam,ama nefret bu oldukça acımasızca ve bilinç altıyla ilgili belki.yada yayın bazen acımasızca,hatta patavatsızca açık sözlülüğüyle ilgili..aslında bu "acımasız açık sözlülük bazen beni bile bir yay olarak rahatsız ediyor..bir de çok şişmiş egoyu ekleyebiliriz bu kusurlara..ama yine diyorum "iyi niyet",gerisi boş..
Lotuscum, ben bu kurduğun cümlelerin bir tanesini bile ne ifade ettim, ne de ima ettim. Bir insanı sevmek, illa ki onu tüm yönleriyle sevmek değildir. Bir insanı birşeyleri için sevmek zaten gerçek bir sevgi değildir. Ben bir insanı seviyorsam eğer, onu özüyle severim. En değerli sevgi birini birşeylere rağmen sevmektir. Bunu kendisine de söyledim, o da bunları çok iyi biliyor. Kuki'nin yaylığından dolayı yaklaşık bir hafta falan dargın kaldık, bunun bir daha olmasına izin veremezdim. Yukarıda da dediğim gibi yükselen burç biraz resmi bir ifadedir, kendinize yakın olan insanın yükselen burcuyla pek muhattap olmazsınız, bu,o yönünü yok saymak değildir.

Ben yay burcunu kötülemedim, dikkat edersen yıldızlarımız barışmıyor dedim. Bu, yay bana çok yakın olmasın demektir, çünkü anlaşamıyoruz. Uzakta durduğu sürece benim için bir sorun yok. Çünkü fazla yaklaşınca beni sıkıntı basıyor. Kaldı ki sivri yönlerini törpülemenin adı ne zaman kendini bastırmak oldu. Sen de her ne kadar bunun sıkıntısını epey çekmiş olsan da, başak yükselen bir yay olarak bu konuda şanslısın. Çünkü kare burcun olan başak sana işlerini özenle ve görev bilinciyle yapma yeteneği kazandırarak, sana yayın bu zayıf yönünü dengeleme imkanı vermektedir. Böylece yayın körü körüne inanarak veya çok bilmişlikle hiç danışmadan burnunun dikine giderek batağa saplanma davranışı dengelenir. Sen de bir yaysın ve ben sana olan sevgimi senden hiçbir zaman esirgemedim. Demek ki yayları da seviyorum, öncelikle de seni, ancak yaylığın azdığında senin de hatırladığın gibi sana bunun beni rahatsız ettiğini de söylemiştim. Bunun akrebin yayı anlamamasıyla alakası yok, sadece akrebe ters. Akrep insanların içindeki farklı karakterleri pek bir efor sarfetmeden rahatlıkla anlayabilir, hatta bilinçli olmadığını da bilir, ancak bu, anlayış gösterebileceği anlamına gelmez.

Senin hatırın için burada zamanı gelince tüm iyi ve kötü yönleriyle Yay burcu tarafımca derinine analiz edilecektir.
BİLİNÇALTINI HAPSET ki O SENİ HAPSETMESİN;
İÇGÜDÜLERİNE HAKİM OL ki ONLAR SANA HAKİM OLMASIN!!!

Kullanıcı avatarı
daphne
Mesajlar: 65
Yaş: 51
Kayıt: Prş 03 Kas, 02:19

Okunmamış mesaj gönderen daphne » Pzt 12 Mar, 23:25

Astroloji yorumlarini keyifle okuyorum. Yorum diyorum çünkü, bu konuda bilgiyi deneyimle sentezlemek, diğer astroloji yazılarının açığını kapatıyor. Senden ricam tabii ki yine yorumların olacak. Güneş burcum boğa yükselenim akrep. Birbirine zıt olan bu iki burcun aynı bünyede biraraya gelmesinin yarattığı dengeyle ilgili neler söyleyebilirsin. Olumlu olumsuz tüm yorumlarını kaldırabilirim hiç çekinme:) Sevgiyle kal.

Misafir_Akrep

Okunmamış mesaj gönderen Misafir_Akrep » Çrş 14 Mar, 12:56

Effendy'den önce konuyla alakası olduğu için bu zıtlaşmadan kendi haritamdan bahsederek açıklık getireyim..
Duygu burcu Boğa, Güneşi akrep olan birisi olarak bu zıtlaşmanın beni tamamladığını [hayatımda ne kadar git-gel'ler yaşasamda] düşünüyorum..
Bu sayede empati yeteneği kazanıyor ve bütün eksikleri kapatma imkanı buluyorum..
Hele de bir insan güneşi boğa yükseleni akrep ise bu hayatta mücadele düşüşlerinin olacağını fakat uzun çalışmalar sonucunda sosyal başarıya ulaşacağını gösterir..

Misafir_Akrep

Okunmamış mesaj gönderen Misafir_Akrep » Çrş 14 Mar, 13:07

Ve ayrıca konu yaydan açıldı biraz da yaydan bahsedeyim..
Hayatımda bir çok yay var ve bunlardan en az 2 tanesiyle[bayan] yakın ilişkilerim oldu..
Genelleme yapmak istemiyorum ama akreple yayın uyumu çok azdır..
Portalda en çok hangi burçla iyi anlaşırsınız? adlı anketi incelerseniz orada da yay en sondadır..
Biri su, biri ateştir.. Ayrıca bu uyumsuzluğu araştırmak için kafayı yiyecek derecede döküman inceledim.. Yay erkeği akrep kadınıyla anlaşamta zorlanır..Günlük hayattan çok örneğim var bununla ilgili..Akrep kadını yay erkeğine güvenemez bunun sebebi yayın havai ve güvensiz duruşudur..
Yay kadını da akrep erkeğinin gücüne güvenemez..Daha doğrusu onu adam saymaz[Kafayı yemek üzereyim] Bu örneği şu sıralar bizzat yaşıyorum..Yay kadını cesur olamıyor.. Ancak tehditle iş yaptırabiliyorsunuz..Tehditle iş yapana da benim saygım yok..En iyisi fazla uğraşmamak mı bu tarz insanlarla?
Genellemek istemiyorum insanları..Kazanmak istiyorum yayları..Hele de bir yayı asla kaybetmemeliyim..Şahsen günlük hayatta ilk başta asla burcumun karakterini göstermem..Ama insanlar bunu çok yapıyor..

Kullanıcı avatarı
EffEndY
*SiyahAkrep*
*SiyahAkrep*
Mesajlar: 947
Yaş: 40
Kayıt: Pzr 07 May, 21:44

Okunmamış mesaj gönderen EffEndY » Çrş 14 Mar, 18:26

Sevgili Daphne, öncelikle teşekkür ederim.

Bir kere “denge” dendiği zaman bundan olumsuz bir çıkarım yapmak pek mümkün değil. Hele burada marjinalliğin, aşırılığın, tüm duygularını uçlarda hissetmenin burcu olan Akrep ile huzurun, rahatın, uzlaşmanın, bunlar için verilen tavizlerin, yani denge olayını biraz abartmanın burcu olan Boğa’dan bahsediyorsak.

Öncelikle Boğa ile Akrep, sabit birer burç olmanın ve bunun getirdiği sonuçların, bununla birlikte içe dönük yaşamanın, yani kadınsı(negatif) olarak tabir edilen niteliğin dışındaki tüm ama tüm özelliklerinde birbirlerini dengeleyici niteliktedir, yani birbirlerine zıttırlar. Örnek verecek olursak, Akrep ne kadar gizliyse Boğa o kadar açık, Akrep ne kadar merhametsizse Boğa o kadar merhametli, Akrep ne kadar karmaşıksa Boğa o kadar sade, Akrep ne kadar kinciyse Boğa o kadar sevecen, Akrep diğer insanlara karşı ne kadar katıysa Boğa da o kadar esnektir. Ancak bununla birlikte Boğa ne kadar kararlı ve dayanıklıysa Akrep de o kadar kararlı ve dayanıklı, Boğa ne kadar kıskançsa Akrep de o kadar kıskanç, Boğa ne kadar sahipleniciyse Akrep de o kadar sahiplenici, Boğa ne kadar sadık ve vefalıysa Akrep de o kadar sadık ve vefalıdır. Çünkü bunlar sabit birer burç olmanın sonuçlarıdır.

Hepimizin bildiği gibi toprak grubu burçları, 4 element içinde en dayanıklı olanı ve uzun vadeli hedefleri sevenidir. Ancak bu dayanıklılığın bir gölgesi vardır ki, o da monotonluk ve değişime karşı gönülsüz olmaktır. Hele Boğanın sabit bir toprak burcu olduğunu düşünürsek, onun değişime en uzak, dış dünyadan gelen değişim baskılarına en kayıtsız burç olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Bu da beraberinde zamanın gerisinde kalma ve yeniliklere adapte olamama gibi bir sonuç doğurabilir. Çünkü Boğa huzurun burcudur, en büyük arayışı budur. Eğer onun keyfi yerindeyse, huzurunu bozabileceği korkusuyla, etrafındaki olup bitenlere kayıtsız kalma ve mücadeleden kaçınma gibi bir anlayışı benimseyecek ve gelişemediğinin farkına varamayacaktır. Akrebinse huzurla ne bir arası ne de böyle bir arayışı vardır. O sürekli bir arayış, sürekli bir şeyleri yapıp yıkma, habire bir şeyleri deneme ve yanılma, sürekli bir şeylerle, birileriyle çatışmaya girme anlayışındadır. Hatta bir Akrep ne kadar huzurluysa o kadar mutsuzdur. İşte bu noktada Boğanın her ne pahasına olursa olsun huzur isteme, denemekten, riskten hoşlanmama, işin kolayına kaçma ve kendini geliştirecek deneyim ve sorunlarla yüzleşmekten kaçma eğilimi, Akrebin gelişim için gerekli dönüşümleri yapabilme cesaretiyle dengelenebilir. Boğa’nın işleri ağırdan alma huyu ve hatta tembelliği, sende Akrebin bu yüksek enerjisi sayesinde yok olmuş olabilir.

Boğa burcunun tavizkarlık ve tepkisizliği, karşıt burcu olan Akrebin derin hisleriyle dengelendiğinde yerine göre tepki gösteren ve tavır koyan bir kişilik ortaya çıkabilir. Bu dengenin sağlanması zamanında öğrenilmezse, aşırı davranış şekilleri ortaya çıkabilir. Mesela kişi bir duruma karşı uzun süre tepkisiz ve tavizkarken, birden bire her şeyi kökünden koparıp yıkan bir öfke seline kapılır ve sonuçta büyük kayıplara uğrar.

Boğa burcu kazanım ve düzenin muhafazasının bilinci olduğu için, kendini uygun bir davranışla dengelemezse, korktuğu büyük yıkımlarla ve kayıplarla karşılaşır. Bunun çaresi, mal ve düzenin gerçek manasına ermesi, onları gerçek amacı için kullanıp harcamayı öğrenmesidir. Çünkü Boğa’nın maddi arzularla dolu doğası, onun dünyaya aşırı bağlanmasına neden olabilir. Fiziksel varoluşu ile aşırı meşguliyeti yaşamın derin anlamlarını gözden kaçırmasıyla sonuçlanabilir, bir materyalizm çamuruna saplanabilir. Bunu dengelemenin adresiyse gene Akreptir. Akrebin derin içe bakış ve hayatın gerçek anlamlarını keşfetme yönündeki manevi arzusu bunu dengeleyebilir.

Şimdi olaya bir de tersinden bakalım. Yani Boğa Akrebin nelerini dengeleyecektir. Gerçi bu, aynı şeyleri tekrar etmek gibi olacak, ama ben buna vurgulama gözüyle bakıyorum.

Akrebin Boğa’dan alacağı ilk ders ölçülü olmaktır. Akrep burcu tabiatındaki şiddetli tepkiler vererek yıkıcı davranma yönünü karşıt burcu Boğanın manasından örnek alarak dengeleyebilir. Boğanın uzlaşmacı ve barışçı yapısı, Akrebin tepkili ve kökten yıkıcı yapısını dengeleyici zıt özelliktedir. Akrep kendisini aşırı ciddiye alan yapısını Boğa’nın sadeliğiyle ve hiçbir şey yapmasa da yaşamın ona güzel şeyler sunacağına dair inancıyla dengelemeli, iyimserliği elden bırakmamalıdır. Bu konuda Boğa gibi sakin ve sabırlı olmalı, sürekli bir şeyleri yok etmek yerine, oturup bir nefes almayı öğrenmelidir.

Daphne, umarım sordukların bunlardı. Sevgilerimle...
BİLİNÇALTINI HAPSET ki O SENİ HAPSETMESİN;
İÇGÜDÜLERİNE HAKİM OL ki ONLAR SANA HAKİM OLMASIN!!!

Kullanıcı avatarı
daphne
Mesajlar: 65
Yaş: 51
Kayıt: Prş 03 Kas, 02:19

Okunmamış mesaj gönderen daphne » Cum 16 Mar, 21:22

Teşekkürler EffEndY. Genelde olumlu yorumlarda bulunmuşsun ancak hissettiklerimi ve yaşadıklarımı tam olarak açıklamıyor tabii. Ben yine de iki zıt burcun aynı bünyede bulunmasını tasvip etmiyorum:) Fazla zorlayıcı, çelişkili ve ağır yükler bunlar. Sevgiyle kal ve astroloji yorumlarını esirgeme lütfen.

Kullanıcı avatarı
!CArtEL!
Mesajlar: 52
Yaş: 35
Kayıt: Sal 11 Tem, 16:53

Okunmamış mesaj gönderen !CArtEL! » Cmt 14 Nis, 19:40

Arkadaşlar ...

Ben sizlere bir soru sormak istiyorum ...
Şimdi ben 29 ekim , saat 03 ,00 itibariyle bir akrep olarak dünyaya geldim ...
Lakin ben bir kaç sitede yükselene baktığımda Başak çıkıyor ... Ve yazınların hepsi benimle alaksız ... Akrep burcunun özelliklerinde bir çoğu bana tutmuyor. Bu insanı büyük bir çelişkiye bırakıyor ... Şimdi ben neyim ? Bir akrep mi yoksa Başak mı ? Hangi burçlarda yazılanlara göre kendimi belirleyeyim ...
[center] Sonsuzluğu düşünmediğim her an düşündüğüm tek bir Düşünce vardı o düşüncede Seni Düşünmekti..[/center]
Hissetmediğin Hisleri Hissettiğinde Hissettiğin His AşkTır .. Bu His için nelerimi Vermezdim ..

Kullanıcı avatarı
EffEndY
*SiyahAkrep*
*SiyahAkrep*
Mesajlar: 947
Yaş: 40
Kayıt: Pzr 07 May, 21:44

Okunmamış mesaj gönderen EffEndY » Pzr 15 Nis, 17:01

!CArtEL! yazdı:Arkadaşlar ...

Ben sizlere bir soru sormak istiyorum ...
Şimdi ben 29 ekim , saat 03 ,00 itibariyle bir akrep olarak dünyaya geldim ...
Lakin ben bir kaç sitede yükselene baktığımda Başak çıkıyor ... Ve yazınların hepsi benimle alaksız ... Akrep burcunun özelliklerinde bir çoğu bana tutmuyor. Bu insanı büyük bir çelişkiye bırakıyor ... Şimdi ben neyim ? Bir akrep mi yoksa Başak mı ? Hangi burçlarda yazılanlara göre kendimi belirleyeyim ...
Sevgili !CArtEL!, yükselenine baktım. Doğum tarihini sanırım yanlış yazmışsın, 28 Ekim değilmiydi? Saatler geri alınmadan önce de sonra da doğsan yükselenin Başak çıkıyor(Doğum yerini Konya aldım). Verdiğin saat doğruysa bunlar kesin(Eğer Konya merkez dışında doğduysan, veri olarak ilçe adını gir). Sen gene de bir Terazi burcunu da incele. Olmadı, yaşın 18 olduğu için Ay burcun olan İkizleri de inceleyebilirsin. Orada da kendinden birşeyler bulamıyorsan, diğer bakacağın olgular: Güneş'in bulunduğu ev ve evle ilişkili burç, Ay'ın bulunduğu ev ve evle ilişkili burç; gezegen yoğunlaşması olan evler, bilhassa da üç gezegenin bulunduğu bir evin varsa, bunu kesinlikle es geçemezsin. Bir de 1. evdeki gezegenlere bakabalirsin. Şu an benim elimde net veriler olmadığı için bir şey söylemek istemiyorum. Ancak haritana bakarken dikkat etmen gereken nokta; saatler geri alınmadan önce alınmadan önce doğduysan, Greenwhich ile arasında 3 saat fark olmalı. Aksi takdirde 2 saat olmalı.

Son olarak, sen basit bir yaratık değilsin. Çok kompleks bir yapıya sahipsin, dolayısıyla sadece bir burç değil, bir kısmından belki de hepsinden bir tutamsın. Ya da başka bir ifadeyle kimi zaman o kimi zaman busun. Yaşın ilerledikçe ne, kim olduğunu daha şuurlu hissedeceksin. Sanırım şu anda sana bunları söyleten yükseleninin Başak olması, Başak'ın insanı kuruntulara düşüren, melankoliye iten yapısı. Başak burcu hakkında ulaşabileceğin kadar kaynağı incelemeni tavsiye ederim. Benden şimdilik bu kadar...
BİLİNÇALTINI HAPSET ki O SENİ HAPSETMESİN;
İÇGÜDÜLERİNE HAKİM OL ki ONLAR SANA HAKİM OLMASIN!!!

Kullanıcı avatarı
!CArtEL!
Mesajlar: 52
Yaş: 35
Kayıt: Sal 11 Tem, 16:53

Okunmamış mesaj gönderen !CArtEL! » Cum 20 Nis, 22:07

EffEndY yazdı: Sevgili !CArtEL!, yükselenine baktım. Doğum tarihini sanırım yanlış yazmışsın, 28 Ekim değilmiydi? Saatler geri alınmadan önce de sonra da doğsan yükselenin Başak çıkıyor(Doğum yerini Konya aldım). Verdiğin saat doğruysa bunlar kesin(Eğer Konya merkez dışında doğduysan, veri olarak ilçe adını gir). Sen gene de bir Terazi burcunu da incele. Olmadı, yaşın 18 olduğu için Ay burcun olan İkizleri de inceleyebilirsin. Orada da kendinden birşeyler bulamıyorsan, diğer bakacağın olgular: Güneş'in bulunduğu ev ve evle ilişkili burç, Ay'ın bulunduğu ev ve evle ilişkili burç; gezegen yoğunlaşması olan evler, bilhassa da üç gezegenin bulunduğu bir evin varsa, bunu kesinlikle es geçemezsin. Bir de 1. evdeki gezegenlere bakabalirsin. Şu an benim elimde net veriler olmadığı için bir şey söylemek istemiyorum. Ancak haritana bakarken dikkat etmen gereken nokta; saatler geri alınmadan önce alınmadan önce doğduysan, Greenwhich ile arasında 3 saat fark olmalı. Aksi takdirde 2 saat olmalı.

Son olarak, sen basit bir yaratık değilsin. Çok kompleks bir yapıya sahipsin, dolayısıyla sadece bir burç değil, bir kısmından belki de hepsinden bir tutamsın. Ya da başka bir ifadeyle kimi zaman o kimi zaman busun. Yaşın ilerledikçe ne, kim olduğunu daha şuurlu hissedeceksin. Sanırım şu anda sana bunları söyleten yükseleninin Başak olması, Başak'ın insanı kuruntulara düşüren, melankoliye iten yapısı. Başak burcu hakkında ulaşabileceğin kadar kaynağı incelemeni tavsiye ederim. Benden şimdilik bu kadar...
İlgin için çok teşekkür ederim ... Bu arada evet yanlış yazmışım tam olarak şu anda sana vereyim ve gerçekten yorunmların ilginç ve güzel. Tekrar teşekkür ederim ..

28/10/1988 Konya/Sarayönü saat 03,00 .... Bu zamana kadar hep akrep olarak bildim kendimi .... Yazdıklarına göre ben her burçtan alıntım var .. Ama yükselenim ya da diğer özellikle teraziye bakıyorum değil .. Akrepte birçok özellik beni tutuyor ama yükselenimde hiç bu nasıl iş halen anlamıyorum .. Aslında terazi de bana yakın ama akrep kadar değil ... Özellikle yalnızlık konusunda tam bir akrebim.. Daha birçok özelliği var ama kafam gerçekten çok karşık :(
Yani kendi burcumu bilemiyorum bu nasıl iş ? Ben neyim cidden akrep mi başak mı terazi mi ?
Birde diğer bahsettiklerini iyi bir araştırma yaptıktan sonra size haber vermeyi çok isterim.. Bu arada haritamı da yayınladım horoskop konusunda verdim haritamı .... Oradan da baka bilirsin ...
[center] Sonsuzluğu düşünmediğim her an düşündüğüm tek bir Düşünce vardı o düşüncede Seni Düşünmekti..[/center]
Hissetmediğin Hisleri Hissettiğinde Hissettiğin His AşkTır .. Bu His için nelerimi Vermezdim ..


Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Astroloji” sayfasına dön