Robert Hand - Post-Modern Astroloji’ye Doğru

Astroloji ve Burçlarla İlgili Herşey.
Lal
*GriAkrep*
*GriAkrep*
Mesajlar: 379
Yaş: 42
Kayıt: Pzr 28 Nis, 14:34

Robert Hand - Post-Modern Astroloji’ye Doğru

Okunmamış mesaj gönderen Lal » Sal 23 Tem, 13:35

Aşağıdaki makale, Robert Hand'in York, İngiltere'de, İngiliz Astroloji Birliği'nin 2005 Astroloji Konferansı'nda yaptığı bir konuşmanın (düzenlenmiş) transkriptidir.

Post-modern Nedir?
Her şeyden önce "post-modern" terimini tanımlamalıyım. Çoğunlukla kullanıldığı şekliyle, Post-Modernizm terimi, özellikle Jacques Derrida'nın eserlerindeki çağdaş Fransız felsefesinden, post-yapısalcılık çalışmalarından ve filozof ve tarihçi Michel Foucault'nun eserlerinden doğan bir dizi felsefi hareketleri ifade eder.

Astroloji dünyasında başka bir şeyler olduğundan, benim bahsettiğim post-modernizm bu değil. Astroloji, daha önce hiçbir zaman modern dünyanın bir parçası olmadı ve benzer şekilde bir post-modern döneme sahip olamaz. Aslında astrolojinin, Fransız felsefesi anlamında, hem modernizm öncesi (pre-modern), hem de post-modern dönemin her ikisine de ideal bir şekilde uyduğunu önereceğim.

Benim bunun yerine bahsettiğim şey, astrolojideki çok gerçek tarihsel bir fenomendir, o da şudur: 1700 yılına kadar tutarlı kalıpları, fikirleri ve ilkeleri olan ve öyle ya da böyle M.Ö. 5. yüzyıldan sonra (bu tarih son derece esnek) sürekli bir geleneğe sahip olan bir astrolojiye sahibiz. Sonra, 18. yüzyılda oldukça uzun bir ara verdik. Geleneksel tarihçiler buna “Aydınlanma” diyorlar. Astrolojide olanlardan yola çıkarak ben “Kararma” terimini tercih ediyorum. Çünkü astroloji neredeyse öldü. Ve sonra 19. yüzyılda bir canlanma başladı. 19. Yüzyılın çoğu, 1700’lerde neredeyse ölen bu geleneğin bir kısmının canlandırılmasıydı.

Fakat Alan Leo ve daha yakın zamanda Dane Rudhyar gibi insanlar ve bir başka düzeyde, Ebertin'in Kozmobiyolojisi ve Hamburg Okulunda, oldukça yeni bir astroloji türü ortaya çıkmaya başladı. Buna basitçe 20. yüz yıl astrolojisi demek uygun olur ama ben buna modern astroloji demek istiyorum. Buradan hareketle, esasen konuşacaklarım, “bundan sonra ne var?” sorusu hakkındadır.

Daha iyi bir terim olmamasından dolayı, “post-modern astroloji” diyeceğim şeyin başlangıcı aslında birkaç yıl önce oldu. Bu yeni başlangıçtan, büyük bir şekilde, iki kişi sorumludur: Amerika Birleşik Devletlerinde 1970'lerde orijinal Latince'de ortaçağ astrolojisini çalışmaya başlayan Robert Zoller, ve bu ülkede [İngiltere], öğrencilerine William Lilly'nin metinlerinden direkt olarak horary astroloji öğretmeye başlayan Olivia Barclay. Her ikisinde de öğretilen, yeniden doğan 1700’ler öncesi veya modern-öncesi astrolojiydi. Bu kişilerin muazzam bir etkisi oldu. Birleşik Devletler’de bu, benim de dâhil olduğum ama artık bu isimle ilişkilendirilmediğim, Robert Zoller ve Robert Schmidt’in kurucuları olduğu Hindsight Projesi hareketine öncülük etti. Bunu takiben Robert Zoller kendi yoluna, ben kendi yoluma gittim, ancak bu hareket devam ediyor. Tabii ayrıca, İspanya ve İtalya’da oldukça anlamlı tercüme hareketleri bulunuyor.
Bu nedenle 1700’ler öncesi, modern öncesi astroloji tipi oldukça hızlı bir şekilde geri geliyor. Bu hareketlerin yarattığı etki, aslında tam olarak bekleyebileceğiniz şekilde olmadı. Evet -sanırım bunu hakaret etmeden söyleyebilirm- Robert Zoller gibi gerçekten de, geleneksel astroloji olarak da bilinen, bozulmamış modern öncesi astrolojiyi tamamen canlandırmaya çalışan insanlar var. Ancak bazı insanlar Alan Leo'nun astrolojisini geleneksel astroloji olarak gördüklerinden, “modern öncesi astroloji” 1700’ler öncesi astroloji stilleri için daha açık bir terim olabilir. En sevdiğim Robert Zoller imgesi -ve inanın bana onu bu şekilde karakterize ettiğime itiraz edeceğini sanmıyorum- gülümseyerek, ellerini asilce ovuşturarak "Eski yollar iyi yollardır!" dediği haldir.

Yine de, olduğu görülen ve benim kendimi kesinlikle uyumlandırdığım şey, aslında geleneksel astrojinin canlandırılması değil, 18. yüzyılda verilen aranın iyileştirilmesidir. Biz astrolojiyi eskiden yapıldığı gibi yapmaya çalışmıyoruz, daha ziyade, eğer astrolojinin aktif bir gelenek olmasından asla vazgeçilmeseydi (durmasaydı) nasıl olacaksa, onu o şekilde yeniden yaratmaya çalışıyoruz. Bu noktanın anlaşılması çok önemli, çünkü çoğu zaman söylenen ve inanılan, neredeyse yok olduğu için, geleneksel astrolojinin o kadar da etkili olmadığıdır. Şüphesiz, geleneksel astrolojinin son derece eksik kaldığı ve bu sebeple modern astrolojinin bundan evrimsel bir gelişme gösterdiği bazıları tarafından söylenmektedir.

Durum bu değildir. Geleneksel astroloji bilimsel nedenlerden ziyade sosyo-politik olarak tanımlanabilecek sebeplerden ötürü yok olmuştur. Ne demek istediğime bir örnek isterseniz, Patrick Curry'nin mükemmel bir eseri olan ve astrolojinin İngiltere'de ölüme yaklaşma sürecinin anlatıldığı Prophecy and Power'e (Kehanet ve Güç) bakın. Ama size temin ederim ki, bu süreç İngiltere ile sınırlı değildi. Bu yüzden, biz geleneksel astroloji yapmıyoruz, biz 18. yüzyılda verilen arayı iyileştiriyoruz.


Geleneksel Astroloji
Öncelikle: Geleneksel astroloji nedir? Maalesef yapabileceğim tek genel niteleme, onu 1700 öncesi astroloji olarak tanımlamaktır. Bu bakımdan, Tarihin geri kalanının çoğunluğu gibidir. Sanırım hızlı bir hesaplama yaparsanız, tarihin çoğunun 1700'den önce olduğunu göreceksiniz - milyarlarca ve milyarlarca yıl aslında. Fakat bunun dışında nitelemek zordur. Ve biz "hangisi geleneksel astroloji?" diye sormalıyız, Helenistik / klasik? Jyotish? Jyotish, öncelikle vedik yerine tercih ettiğim bir terimdir; her şeyden önce bu gerçek Hint tabiridir ve ikincisi, (bundan sonra buna ilişkin bazı argümanlar alacağımı biliyorum) Vedalar'da o kadar da çok horoskopa dayalı astroloji yoktur. Arap astrolojisinden mi, yoksa aslında Arapça'dan daha çok Farsça olduğu için -onu söylemeyi tercih ettiğim gibi- Fars-Arap astrolojisinden mi bahsediyoruz? Temelde Fars-Arap astrolojisiyle aynı olan Latin dili ortaçağ astrolojisinden mi bahsediyoruz? Veya erken dönem modern astrolojisinden (Alan Leo’yu kastetmiyorum) mi? Erken modern astroloji, aslında hepsi geleneksel astrolojiye teslim aldıkları şekliyle bakan ve reformun gerekli olduğuna inanan Placidus, Morinus, Kepler gibi kişilerden oluşuyordu.

Yani, hangisi hakkında konuşuyoruz? Kötü bir haberim var: Hepsinden! Geleneksel astrolojileri - uygun terimi kullanmak için- tamamen sindirmiş değiliz. Tekniklerinde ustalaşmadık. Örneğin, Helenistik astrolojinin tahmin teknikleri ve hatta ortaçağ astrolojisinin öngörü tekniklerinden bazıları halen yaygın olarak kullanılmamaktadır ya da denenmemiştir. Bunların çok yararlı olmadıkları ortaya çıkabilir; ya da bunlar önemli bir atılım olarak da ortaya çıkabilir. Gerçekten bilmiyorum. Ama aslında biz onları sistematik olarak inceleyene kadar bilemeyiz.

20. Yüzyılda Astroloji
Fakat çeşitli geleneklerden çeşitli unsurların modern astrolojik geleneğe zerk edilmesi, modernden post-modern astrolojiye geçişin özünü temsil eder. Bazılarımız bu geleneksel astrolojiyi neo-geleneksel olarak adlandırıyor, ancak böylece vurgu yanlış yere konuyor. Bu, terimin günlük dildeki anlamıyla, post-modern bir astrolojidir.

Tamam! 20. yüz yıl astrolojisi ile ne yapacağız? Burası, kesinlikle bir gelenekçi olmadığımı göstereceğim yerdir: "Onu muhafaza edeceğiz!" Onun en iyi özelliklerini koruyacağız. 20. yüzyıl astrolojisinde tek ve en önemli gelişme, astrolojinin gerçekten insan potansiyeli ve kendini gerçekleştirme için bir araç olarak kullanılabileceğinin tanınmasıydı. Jyotish'te bunun bir kısmı olabilir, ancak kesinlikle Helenistik, Arap veya Latin ortaçağda bulunmamaktadır. Bu geleneklerin üçü de tamamen gündelik, dünyasal durumlarla baş etmeye yönelmişti. Fakat Dane Rudhyar özellikle astrolojide radikal olarak yeni bir düşünce tarzı ortaya koydu. Bu da, onun astrolojisi ile yakından ilişkili olan psikolojik astroloji fikridir. Pek çok gelenekçinin psikolojik astroloji için düşündüğü aşağılamaya ortak değilim. Bence olağanüstü derecede önemlidir. Tek eleştirdiğim, az yetkinliği olan uygulayıcılarının elinde, danışanın ve astroloğun zihinsel ve duygusal çerçevesine bağlı olarak, herhangi bir şeyin herhangi bir şeyi ifade edebileceği şeklinde söylenen, son derece kesinlikten uzak bir astroloji türü olmasıdır. Bir dil olarak 20. yüzyıl astrolojisinin dili, net olmama, belirsiz, havada kalma ve kendini ifade edememe eğilimindedir. Fakat 20. yüzyıl astrolojisinin hedefleri kesinlikle övülebilirdir.

Neden geleneksel olanlar -en azından bahsettiğim dalları- kendini gerçekleştirme meselesiyle uğraşamadı? Eğer yapmaları için felsefi sebepleri olmuş olsaydı, gerekli araçlara sahiptiler. Sebep çok basit: Hem İslam dünyasında hem de Hıristiyan dünyasında bu süreci yöneten ve astrolojinin büyük ölçüde kopuk olduğu, din denilen, başka bir şey vardı. Hem Müslüman hem de Hıristiyan astrologlar, astrolojinin neden dine müdehale etmediğini, aynı meselelere karışmadığını ve dinle çelişmediğini sürekli açıklamak zorundaydılar; astroloji bu yüzden sakıncasızdı. Aslında Batı astrolojisinde, Hint astrolojisinde olduğu gibi, ‘uğursuzluğu azaltmanın’ bir yeraltı geleneği var, ancak bu her zaman bir yeraltı geleneği olmuştur. Buna büyü denir. Fakat biz astrologlar olarak, Hıristiyan veya Müslüman dünyada hayatta kalabilmek için, yakın tarihe kadar, bununla bağlantımız yokmuş gibi davranmak zorunda kaldık.

Yani, 20. yüzyıl astrolojisini modern insanlığın ihtiyaçlarına cevap verdiği ölçüde devam ettiriyoruz. Her astroloji, içinde yaşadığı kültür ile uğraşır ve eğer bunu yapmazsa alakasız kalır. Yirminci yüzyıl astrolojisi çalıştığı, bir anlam ifade ettiği ve çalışıp çalışmadığı anlaşılacak kadar yeterince açık olduğu sürece devam ettirilmelidir. Yeterince açık olmakla (veya daha doğrusu yeterince açık olmamakla) ne kastettiği göstermek için, probleme örnek olarak, şöyle bir öngörü stili (hiç kuşkusuz saçma, gülünç olan) var: "Gelecek sene olaylar olacak". Şimdi gülebilirsiniz, ancak astrolojik tahminlerin hemen hemen bu "açıklıkta" olduğunu duyduğum oldu.

20. yüzyıl astrolojisinde, orta noktalar, 90-derece dial (kadran) gibi muhafaza edilmesi gereken diğer araçlar da olduğunu da düşünüyorum ve oldukça fazla değerli fikirlere katkıda bulunan bir takım okullar var. 20. Yüzyıl astrolojisi bir kenara atılmamalıdır, ancak onun şuna ihtiyacı vardır:

Her şeyden önce şu soru sık sık gündeme geliyor: “Geleneksel astroloji -herhangi bir biçimde- modern astrolojiden daha mı iyi?” Ve elbette gelenekçiler hemen şunu der: "Neden, tabiki de!" Onlar bu daha etkili diyorlar. Bu muhtemelen doğrudur, ancak düşündüğünüz sebeplerden dolayı değil. Hint astrolojisi, Arap astrolojisi ve Ortaçağ astrolojisi ve bunlardan dolayı Hellenistik astrolojinin hepsinde, 20. yüzyıl astrolojisinden daha özenli bir dil vardır. Basitçe söylemek gerekirse: bu diller, diller gibi daha açık konuşulur; bu erken dönem astrolojileri bir şeyleri açıkça söyleyebilir ve bunlar bir şeyleri bu açıklıkta söyleyebildiği ölçüde, siz de söylediklerinin doğru veya yanlış olduğunu söyleyebilirsiniz.

Ebertin Sistemi’nin Kozmobiyolojisine yaptığım, pek hoş karşılanmayan iltifatlarımdan biri, onu, astrolojinin ne zaman çalışmadığını söyleyebildiğim ender sistemlerden biri olduğu için sevdiğimdir. Bazılarının daha ziyade acımasız olduğunu düşüneceği, bu Konferans sırasında birkaç kere yaptığım öteki açıklamalarımla çelişen bir şey ifade edeceğim: Ben hiçbir zaman yanlış hesaplanmış olup da, doğru hesaplanmış olandan daha çok işe yarayan bir harita yorumlamadım. Böyle bir şey mümkün değil demiyorum, ama böyle bir şey benim başıma gelmedi. Bunun sebebi, astrolojik dilin telafuzuna her zaman çok fazla önem verdim, böylece yaptığım ifadenin doğru ya da yanlış olup olmadığını anlayabildim. Geoffrey Dean'in, çok kesin bir Mars-Neptün kavuşumu bulunan, Petula Clark'ın haritası olması gereken bir harita üzerine ders verdiğini hatırlıyorum. Geoffrey bu olayı hatırlamıyor, ama ben hatırlıyorum. Geoffrey bu kişinin bencil olmayan, fedakâr doğası hakkında modern astrolojik tumturaklı konuşmalar yaptı. Kendi kendime "Bu delilik, bu haritanın doğru olması mümkün değil" dedim. Ve o, tüm izleyenleri ikna ettikten sonra, bu haritanın Charles Manson'a ait olduğunu söyledi. Bir yan not olarak, Charles Manson'un astro kartografik haritasında Mars-Neptün kavuşumu Los Angeles'ın hemen doğusunda, çöllerin içinden geçen bir çizgiye sahipti. Sonunda bunun Charles Manson'un haritası olduğunu itiraf ettiğinde, kendi kendime "Bunun Petula Clark olamayacağını biliyordum" dedim. Aynı tarihte bir yıl arayla doğmuşlardı. Bu yüzden herkesi içine çekebilmişti. Fakat sorun, modern 20. yüzyılın astrolojik dilinin belirsiz doğasından faydalanıyor olduğuydu. Bu değişmeli!! Astroloji kanalıyla kendini gerçekleştirmek, psikolojik keşiflerde bulunma ve hatta aydınlanma hedefi, oldukça asil bir amaç, asil bir görevdir. Fakat bu, açık bir dille yapılmalıdır. Yoksa bu, eğlence dışında (sanırım bazıları bunun gayet iyi bir şey olduğuna inanacak) hiç bir işe yaramaz.

Modern astrolojinin, bu belirsiz diline ek olarak gerçekten trajik bir kusuru daha var: Bu da, Jyotish haricinde, dünyanın tutarlı felsefi veya spiritüel geleneklerine dayanan köklü bir felsefi temelden yoksun olmasıdır. Jyotish'in, Hindistan'ın dinlerinden türetilen tutarlı bir felsefi ve spiritüel kökeni vardır. Farkında olmayanlarınız için, Batı Astrolojisi’nin de (bununla aslında Orta Doğu Astrolojisini kastediyorum, biz sadece Batı kolunu uyguluyoruz) Platon, Pisagor, Aristoteles, Plotinus gibi isimlere sahip insanlardan türeyen felsefelerde sağlam bir temeli ve Hermes felsefesi gibi, herhangi bir gerçek kişiye atfedemeyeceğimiz diğer felsefelerde de kökleri bulunmaktadır. Bu felsefelere geri dönmemiz lazım, çünkü bütün modern Batı felsefesi –belki fenomenoloji istisna olmak üzere- Batı’nın astrolojiyi doğal olarak imkânsız hale getiren bir felsefe yolunu çatallandırmasından (kollara ayırmasından) sonra oluşan düşünce sisteminden doğmuştur. Dolayısıyla, bizim, astrolojinin doğal olarak imkansız olmadığı felsefelere geri gidip, köklerini yeniden oluşturmamız, bu felsefeleri anlayışımızı modernize etmemiz ve bu felsefeleri 20. veya 21. yüzyıla getirmemiz gerekmektedir. Bunun çok parlak bir örneği, astrolojisi Neoplatonism'e sıkı sıkıya kök salmış olan, ancak radikal yeni bir tür astrolojinin de mümkün olabileceğine işaret eden John Addey'nin geç dönem çalışmalarında bulunur. Fakat Madam Blavatsky, Alice Bailey felsefeleri vb. 19. Yüzyıl mistik "felsefelerini" kullanmak istemiyoruz, çünkü bunlar aslında temel felsefeler değildirler. Bu kişilerin öğrettikleri şey, Neoplatonizmin modern ve belirsiz bir şekli idi. Eserlerinin hiçbir değeri olmadığını söylemiyorum, ancak felsefe için asıl konuya geri dönelim. Alfred North Whitehead de, bize söyleyecek bir şeyleri olan bir filozof olabilir, ancak ben ona bana benim gerçekten anlayabileceğim bir şeyler söylettirebilene kadar -Whitehead'i okumaya çalışanlar ne demek istediğimi anlayacaktır – bize neler sunabileceğini söyleyemem.

Astroloji teorik bir temelden yoksundur
Neden uygun felsefi temellere sahip olmamız gerektiğinin nedeni, bunun bilim adamlarının bize astrolojinin yoksun olduğunu söyleyip durdukları şeydir: bu da teorik bir temeldir. Şimdi, teorik bir temelin başlangıçta mutlaka doğru olması gerekmediğini anlamalısınız. Düzeltilebilir olması gerekir. Astrolojik teori antik felsefeyle yeniden bağlantı kurmaya dayalı olsa bile, bilimin teori olarak tanıyacağı şekilde bir teori olmayacak, ama aslında bilimsel bir teori gibi işlev görecektir. Sadece, bilimsel paradigmaya göre işlev görmeyecektir - herhangi bir bilimsel paradigmaya, en azından modern bilimin daha büyük bir meta-paradigmasına göre oluşturulan herhangi bir paradigmaya göre.

Ve izin verin nedenini açıklayayım: Quantum fiziğinin bazı belli allanları dışında, modern bilimsel paradigma, bilincin evrendeki rolünü büyük ölçüde görmezden gelir. En cürretkar haliye ifade etmek gerekirse: Modern bilimsel paradigmanın yaygın biçimine göre, yaşam ve bilinç, ruhsuz doğa yasalarının epifenomenalarıdır. Bir epifenomen, yüzeysel, ikinci düzey bir olaydır, tüm sistemin merkezi değildir. Bir başka deyişle, biz küçük ve önemsiziz, dünya özünde anlamsızdır ve sadece boş, aptalca, ve anlamsız bir sona doğru gitmektedir.

Kuşkusuz, şu soruyu sormalısınız: "Anlamsız mı?" "Kime göre?" Bir şeyin anlamsız geldiği biri olana kadar, anlamsızlık yoktur. Maalesef 19. yüzyıl Tanrı'yı bilimden dışarı attığında, bütün anlamlı/ anlamsız meselesini tanımlanamaz, alakasız ve akademik yaptılar. Modern bir bilim yazarına göre biz hapşırıklarda bir toz partilülünde yaşayan bakteriler gibiyiz. Bu, birinin "Big Bang" içindeki hayatı tanımlayış biçimiydi. Sonsuz büyüklükteki bir Evrende, küçük bir galakside, küçük bir yıldızı dolaşan bir gezegende yaşadığımız söyleniyor. Kime göre küçüğüz? Eğer evrende yaşam yoksa, kime göre önemsiziz ve ne zamandan beri büyüklük mükemmellik kriteri oldu? Carl Sagan’ın ifadesiyle, milyarlarca ve milyarlarca yıldız. Sanki birden sonra sıfırlar koymak herşeyi çok daha önemli ve anlamlı yapıyor. Mütevazı görüşüme göre (bundan sonra ukalaca bir ifade gelecek demek) astroloji, biz hayat, zihin ve bilincin Evrenin işleyişinde merkezi olduğunu ve anlamlı bir şekilde madde ve enerjiden önce geldiğini veya en azından bunlarla yaşıt olduğunu, yani bunlarla birlikte ebedi olduğunu kabul etmedikçe, hiçbir şey ifade etmez. Bir şeyler bizimle konuşuyor ve konuşan şeyler canlı ve bilinçli olmalılar. Hayat ve bilincin epifenomenal olduğu fikri astrolojik dünya görüşünün tam tersidir. Bu yüzden biz sapkınız. Ve her anlamda, bırakın da öyle kalalım!

Ancak sanırım birçok astrolog, yaptıklarının mantıksal çıkarımlarını ortaya koymaz. Onlar danışmanlık odasındayken astrologdurlar ve diğer başka herhangi bir şey yaparken 21. yüzyıl-sıradan-günlük-mekanik-materyalisttirler. En sevindirici olan da, zaman geçtikçe bunun daha az doğru olduğunu görüyorum. Ancak, evet kesinlikle, astrolojinin ve (bilimsellik olarak da bilinen) bilimin metafiziğinin birbiriyle gerçekten de uyumsuz olduğunu kabul etmek zorundayız. Tanrıya şükür!
Şimdi yeni çeşit astrolojinin bir başka boyutu: Ben tamamen, kesinlikle ve ezici bir şekilde astro-köktenciliğin her türlüsünü reddediyorum. Bunu Musevilik, Müslümanlık ve Hristiyanlığın bazı gruplarındaki deli fanatiklere bırakıyorum. Tamamen kurtarılması gereken bir antik astroloji yoktur. Çünkü astroloji, tek başına, tüm zamanlar için tamamen, kesinlikle ve pozitif olarak doğrudur. Ondan öğrenebilmek için, elimizden geldiğince onu kurtarmaya çalışırız ama bunlar mutlaka bizim yaptıklarımızdan "daha doğru" değildirler. Atalarımız da bizim gibi insandırlar. Astrolojinin İncil'de olduğu gibi ilahi bir vahiy sonucu geldiğini mi düşünüyorum? Belki başka açılardan ama bu şekilde dar İncil açısından değil. Bu, bütün olarak, tümüyle, mükemmel ve herhangi bir zamanda, herkese açıklanmamıştı. Eninde sonunda tam ve mükemmel hale gelebilir, ancak bu yalnızca vahiyin ortaya çıkarılması için gerekli çalışmaları yaptığımız içindir. Fakat muhtemelen bu hiçbir zaman tam bu şekilde olmayacaktır. Ben sadece bu ihtimali dışlamak istemiyorum.

Modern ve Geleneksel Yaklaşımları Dengelemek
Modernlerin ve gelenekselcilerin yaklaşımını dengelemeye ihtiyacımız var. Bu arada, sadece bir şeye açıklık getirmek istiyorum: Jyotish/Vedic topluluğunun bazı üyelerini astrolojik köktencilik hakkında konuşurken ağır bir şekilde eleştiriyor görünürsem, inanın bana, öyle değil. Lilly köktencilileri, Helenistik köktenciler, Arap köktenciler de var … Modern olmayan herhangi bir sistemi alın, buna yobazca inanan birisini bulursunuz. Veya -dini çevrelerde daha moda bir terim kullanmak için- bir literalist, kitapların kelimenin tam anlamıyla ve tamamen doğru olduğuna inanan birisini...

Modern tutum sadece en güncel eserin iyi olduğuna inanmaktadır, gelenekçi tutum modern şeylerin umutsuzca kusurlu ve bozuk olduğunu düşünmektedir. Nitelendirilmeden, bu bakış açılarının her ikisi de yanlıştır. Ve benimle aynı fikirde değilsen, olur. Ama bu benim bakış açım, al ya da bırak! (Ayım Akrep’te)

Post-modern astroloji, astrolojinin öğrenilmiş bir sanat olduğunu kabul etmelidir. Bir hece ile öğrenilen bir sanat değil, iki hecede öğrenilen, 'öğrenilen' bir sanattır. Ve meraklıları ve amatörleri katılmaya davet ederken, amatör astroloğun, geçersiz değil, ama sınırlı bir şekilde çalışan, amatör bilim insanlarına benzer bir role sahip olacağının farkına varmak zorundayız. Astroloji psikolojiden daha fazla bir eğlence değildir. Bu da her ikisinin de eğlenceli oyalayıcı şeyler yaratabileceğini söyler, ancak bu onların ne amaçları ne de değeri değildir.

Bu amaca ulaşmak için, bir çoklarının haberi olduğuna eminim, astrolojide akademik kurumların oluşturulmasına yönelik bir hareket başladı. Bunlardan biri Kepler Koleji'dir. Burası, "astrolojinin merceğinden" süzülen (okulun gayri resmi sloganı olan) gerçek bir liberal sanat programı içerisinde öğretir, ancak yine de bu “liberal bir sanat programı”dır. Orada ne öğretiyorum? Eski tarih, ortaçağ tarihi ve Latince'yi öğretiyorum. Fakat tabii ki Latince tüm Cicero değildir. Derste Seville’li John'u okudum ve insanlar onu sevdi. (Manilius'u okumuyoruz, çünkü kimse Manilius'u okuyamıyor.) Burada İngiltere'de Bath Spa müfredatı, Southampton programı, Canterbury Üniversitesi Üniversitesi programı ve muhtemelen farkında olmadığım diğerleri var. Ancak bu çok heyecan verici bir gelişmedir, çünkü astrolojinin bir sonraki seviyesinin üniversitelere benzer ortamlarda sürdürülmesi gereken noktaya gelindi. Bu alanda çalışan ve çok önemli ama genel bir astrolojik konferans için çok teknik veya ezoterik (kelimenin orijinal anlamıyla) çalışmaları raporlayan profesyoneller arasında konferanslar düzenlenmektedir. Örneğin, kesinlikle yalnızca uzmanlarının ilgi duyacağı, Ortaçağ Birincil İlerletme Tekniklerinin (Medieval Primary Directions’un) çeşitli tarzları, kökenleri, önemleri, uygulamaları ve bunun gibi konularımız var.

Farkettiğim bir şey hakkında bir fikir vermek için, Maşallah'ın ya da ona atfedilen eserin iki kişiye ait olduğuna inanıyorum, çünkü iki farklı astroloji çeşidi var, ama henüz bunu nasıl titizlikle belgeleyebileceğimi çözemedim. Bu, AA konferansında bile çok büyük kalabalığı çekecek bir konu değildir ve AA konferansları, diğer birçok konferansa kıyasla daha sofistikedir.

Alternatif? Eskiden çalıştığım şirket olan Astrolabe'de duvarda, cömertçe donatılmış, portatif bir kadının yüzünde çok sert ve şiddetli bir ifadeyle bir kürsü arkasında duran ve şunu söyleyen bir karikatür vardı: "Astroloji, Akademi'de kendine uygun bir yer bulana kadar dinlenmeyeceğiz.” ve arkasındaki duvardaki bir afişte "Önümüzdeki Hafta: Astroloji ve Evcil Hayvanınız” yazıyordu.

Şimdi, bunun yanlış bir yanı yok, ancak bunlar astrolojinin iki farklı yönü. Astrolojinin "Astroloji ve Evcil Hayvanınız" yönü oldukça uzun süredir devam ediyor ve bundan vazgeçilmesi gerektiğini söylemiyorum. Şu anda lisansüstü okulumun dördüncü yılındayım, bu nedenle Akademi'de astrolojinin ilerleyen evrimi için iyi ve faydalı olan şeyleri anlamaya başladım. Çoğunlukla buna sahip değiliz, ama oraya varıyoruz. Dolayısıyla bu akademikleşme, eğer bir kelime söyleyebiliyorsam, astrolojiyi daha akademik yapmamız son derece önemli bir adımdır.

Bu noktada, bu süreç hakkında çok önemli bir şeyi ifade etmek zorundayım. Astrolojiyi saygın yapmaya çalışmıyoruz. Astrolojiyi, kendi içsel faaliyetlerini toparlamaya zorlamaya çalışıyoruz. Bu aynı şey değildir. Akademisyenleri akademide ikna edeceğimizi söylediğimiz için ikna etmeyeceğiz. Hatta akademi ile herhangi bir zamanda entegre olup olamayacağımız bile belli değil. Önemli değil. Bu, bizim içindir, bizim saygınlığımız için değil, sanatımızın etkinliği içindir. Bunları yaparsak daha etkili oluruz. Kitap şeklinde veya online ulaşılabilen, uluslararası astrolojik metinlerin bulunacağı kütüphanelere ihtiyacımız var. Rafımızda çürüyüp giden tüm o eski astrolojik dergileri bulmalı, taramalı ve araştırmacılara sunabilmeliyiz.

Kaçınız bunun farkında bilmiyorum, ancak internette "Early English Books Online" adlı bir şey var. Bugüne gelebilen ve 1700'den önce İngiltere'de basılan her kitap bu veri tabanındadır. İstediğiniz gibi onları okuyabilir veya indirebilirsiniz. Astrolojide aynen buna ihtiyacımız var. Tüm bu dergilere, eski metinlere, araştırmacıların ulaşabileceği her şeye ihtiyaç duyuyoruz. Şu an büyük bir astrolojik bilgi, kaybolma eşiğindedir. 20. yüzyılda olanları belgeleyen modern araştırmacılara ihtiyaç duyuyoruz. Kim ne dedi, ne demek istedi, bunların fikirlerini anlatmamız, hayatlarından konuşmamız, hepsini korumamız gerekiyor. İronik olarak, astrolojinin tarihinin en büyük kaybolma tehlikesi altında bulunan tek parçası 20. yüzyıl astrolojisinin tarihidir. Tam olarak unutulmanın eşiğindedir. Bu nedenle, akademiye yönelik artan bu hareketi, saygıdeğer olmak için değil, kendi kullanımımız için gerekli kılmamızın nedeni de budur.

İşte kilit nokta: post-modern astrolojiyi oluşturmakta, astrolojimizin (tarihsel anlamda önceki astrolojilerle birlikte) tamamen devamlılığını sağlayabildiğimiz dereceye kadar başarılı olacağız. Bu onların bütün tekniklerini, unsurlarını kullandığımız anlamına gelmez, ama bir noktada geleneğimizi tamamen restore edilmiş ve sürekli bir gelenek olarak nitelendirebileceğimiz anlamına gelir. Post-modern astroloji sadece William Lilly'ye, Bonatti'ye veya Vettius Valens'e, Vahara Mihira'ya veya seçebileceğiniz herhangi bir kişiye geri dönmeyecektir. Ancak onlar orada olur, eserleri bilinir, değerlendirilir ve uygun olduğunda kullanılır. Ve uygunluk modern ihtiyaçlar -afedersiniz- post-modern ihtiyaçlar bağlamında belirlenir.

Şimdi, – astrolojik anlamda konuşmak gerekirse– teknik olarak değiştirmek isteyebileceğim şeylerin uzunca bir listesini yapabilirim, ama dün yaptığı konuşmada genelde anlaşıldığı şekilde teknik geliştirmenin, bizim burada yapmaya çalıştığımız şey olmadığını söyleyen Geoffrey Cornelius'a katılmak zorundayım. Kimyada, örneğin, bilinmeyen bir maddenin analizinde yanlış tekniği kullanırsanız, maddenin ne olduğunu bulamazsınız. Kimyadaki teknik, belirli bir sonuca ulaşmak için tasarlanmış, kesinlikle gerekli prosedürler dizisidir. Ancak astrolojideki teknik, aslında dilin ifadesidir; sadece bir dizi ya da uygun prosedürler değildir.

Size somut bir örnek vereyim. Ptolemy’den etkilenmiş herhangi bir geleneksel astroloji kitabı alırsanız, bunun cevaplandırılması gerekli bir takım sorular soduğunu görürsünüz. Doğum haritası yaşar mı? Yani, bu doğum haritasıyla doğmuş varlık yaşayacak mı? Ebeveynlerin zenginliği ve rütbesi/konumu nedir? Peki ya kardeşler? Peki ya para, kariyer, çocuklar? İşte bunların hepsi, Ptolemik sorular olarak atıfta bulunduğum standart bir kümeyi oluşturuyor.

Bu Ptolemik sorular, soruların cevaplanması için çok kesin teknikler kullanmaktadır. Ancak buradaki mesele bu tekniklerin “doğru” olup olmadığı değil, bu tekniklerin açık bir dil ile ifade edilip edilmediğidir. Bu sorulardan bazılarını sormayı seçmeyiz, örneğin, muhtemelen birinin ölümünün doğası ve şekli hakkında çok fazla şey söylememeye devam edeceğiz. Ancak, belki şu konuda biraz daha açık konuşabiliriz: bunlar yaşamın dikkat etmeniz gereken tehlikeli alanları ve belki bu zamanlarda, bu konularda daha dikkatli olmalısınız. Ancak astrolojide bu ve benzeri şeyler hakkında bir şeyi kendime gösterdim. Bunlar, felsefi terimiyle, şarta bağlıdır. Ölüm anınız, artık değiştirilemeyen koşullar nedeniyle kısa sürede meydana gelebilecek olmadıkça henüz yazılmamıştır. Ölebilme ihtimalimizin olduğu birden çok sayıda zaman olabilir. Ama eski zamanlarda şimdi engellenebilecek şeyler önlenemezdi. Dolayısıyla, ölüm zamanları veya her neyse bunlara bakmayız, tehlikeli olabilecek zamanları ararız. Fakat burada sorun, bir soruyu cevaplamak için ne yapıyoruz ve bu sorunun cevabı, doğru veya yanlış olup olmadığını söyleyebileceğimiz kadar, yeterince açık mı?

Kadere karşı Özgür İrade
Kader mi, özgür irade mi şeklinde harika bir problemimiz var. Aslında, ben kısaca özetleyeceğim üzere, bu konuda bir cevaba vardım. Cevabı, Hermes'in, adı çoğu zaman farklı alfabelerle yazılan, müridi Tat ile konuştuğu Corpus Hermeticum'un Stobaeus bölümlerinden birinde buldum. Tat sorar: "Bana kader, ilahi takdir ve gereklilik nedir, yeniden söyleyin". Ve Hermes, ikincil açıklamaların çoğundan sonra "Kader bedenle ilgilidir. Gereklilik zihnin yalnızca bedenle çalışabilen kısmıyla ve ilahi takdir tamamen bilinçli zihin ile ilgilidir.”

Bu açıklamada açıkça belirttikleri şey, kader diye bir şeyin olmadığıdır. Belli bir türün maddi varlıkları olduğumuz için bir kader vardır. Ne kadar çok uğraşırsanız uğraşın, özgür iradenin (herhangi bir miktarı) bu yaşam zamanında sizi bir köpek veya bir kediye dönüştüremez. Bir ihtimal, belli tip bir meditasyoncu değilseniz, uçaksız uçamazsınız, bir kapı olmadan duvarları geçemezsiniz, bir pencere olmadan duvarların ötesini göremezsiniz, doğal yasayla sınırlandırılmışsınızdır. Eski Yunan felsefesindeki kaderin temel anlamı budur. Fiziksel yasadır.
Sonra kaderin gereklilik olarak adlandırılan ve gafletten kaynaklanan, gerçekten büyük bir kısmı vardır. Kendimizi basitçe başka bir alternatifi düşünemeyeceğimiz durumlara sokarız, çünkü hepimiz ne olup ne olmaması gerektiği konusunda düşüncelere sahibiz ve bunlar bizi belirleyen geçmiş kararlarımızın ve mevcut aptallıklarımızın sonuçlarıdır. Kaderimizin çoğunluğu bundan oluşur. Gezegenlerle hiçbir ilgisi yok!

Ve son olarak, ilahi takdir olarak adlandırılan, kesinlikle geri alınamaz olan bir başka kader vardır. Olduğun kişi olmaktan başka seçimin yok. Seçimin, mümkün olan en yüksek seviyede olduğun kişi olmak veya olmamaktır. Ve şunu söyleyecek kadar ileri gideceğim: gerçekten kim olduğunuz, şu an kim olduğunuzdan önce vardır ve sizi kendine doğru çeker ve bu çekim kaçınılmazdır. Sizin oraya ulaşmanız,tamamen gerçekleşmiş bir varlık olmanız, kaçınılmaz değildir. Koşullar, kazalar ve elbette her zamanki aptallık ya da bilinçsizlik –nasıl istersen öyle tabir edebilirsin– değişen derecelerde bizi mükemmel şekilde kendimizi gerçekleştirebilmekten alıkoyar. Fakat bizim herhangi bir zamanda kendimizi tamamıyla gerçekleştirebilip gerçekleştiremeyeceğimiz yıldızlarda yazmaz. Yıldızlarda yazan, bunun nasıl yapılacağıdır –eğer haritayı bu açıdan okuyabilirsek.

Bu, 20. yüz yılın bize öğrettiği şeylerden biridir, ancak 20. yüz yıl bunun nasıl yapılacağı konusunda biraz zayıf kalmıştır. Diğer taraftan, Yunan ve Ortaçağ astrolojisinde, bunun nasıl yapılabileceğini, haritadan nasıl okunabileceğini gösteren teknikler buldum. Post-modern astroloji, kaderci bir şekilde geleceğin öngörülmesine yönelik bir astroloji olmayacaktır. O, astrolojinin tüm geri kalanını kapsayan, aydınlanmanın, kendi kendini gerçekleştirmenin ve bilinçliliğin astrolojisi olacaktır.

Biz değerlendirir, yargılar ve bütünleştiririz. Ben bunun geldiğini görüyorum.

Çok teşekkür ederim.

(c) Robert Hand 2005
Türkçesi: Pınar Uyar/Astroloji Dergisi


Sevgiyle yeşerttiği bahçede kendini kuruttuğunu
çok zaman sonra anlıyor insan...


Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Astroloji” sayfasına dön