Ve Güneş Akrep'te

Astroloji ve Burçlarla İlgili Herşey.
Kullanıcı avatarı
Yönetici
Portal Yöneticisi
Portal Yöneticisi
Mesajlar: 4681
Yaş: 47
Kayıt: Sal 22 Şub, 11:33

Ve Güneş Akrep'te

Okunmamış mesaj gönderen Yönetici » Prş 03 Kas, 13:17

“En büyük evet, ölüme evettir” -E.M. Cioran
Perde arkasında ne olduğunu araştıran bir güç, kendi kimliğinin ne olduğunu bulmaya yönelik bir istek duymaya başladığı anda ulaşacağı asıl bilgi, görünen bilincin altında saklı olandır. Bu yerde saklı olan şey ise bilinçdışının ta kendisi yani bilinci etkileyen temalardır. Eğer gerçek cevherimiz bilinçdışının içinde saklıysa, öz kimliğimizi yani Güneş’imizi bütünleyen ve oluşturan şeyler bu karanlık, korkularımızla baskıladığımız, bilinmeyen, ancak sezgilerle bulunacak alandadır.

Akrep burcuna girecek olan Güneş bilinçdışının içine yolculuk etmemize olanak sağlayacaktır. Bu süreçte bize çürümüş olanları ayrıştırıp ıslah ettikten sonra neleri yaşama kazandırabileceğimizi bilmek yolunda ışık olacak ve bize zarar veren özelliklerimizden kurtulup dönüşmemizi sağlayacaktır. Bu dönüşüm yolunda karşımıza çıkacak en büyük tehdit, herkesin ismini duyduğu anda bile kendisini korkuyla korumaya alıp karşısında savunmaya geçtiği şey olan ‘Ölmeyi Kabullenmek’ kavramıdır. Bu kabullenişe evet demek güç gerektirir, çünkü ölüm karşısında bütün silahlarınızı bırakıp teslim olmak, düştüğünüz aciz durum içinde ona ‘evet’ demek, ömrünüz boyunca ağzınızdan çıkan en zor kabullenici ‘evet’ olacaktır.

Herkes Akrep gibi her başlangıcın bir sonu olduğunu bilir, ama bu sona karşı direnmek için de elinden geleni yapar. Burada Filozof Lancan’a kulak kabartmak iyi gelecektir. Der ki ‘ölüm bu hayatı katlanılabilir kılıyor, yoksa hayatın bu kadar zorluk ve mücadeleyle sonsuza kadar devam etmesi ıstırap olurdu’. Bu söz ile ölmeyi daha katlanılır bir şey olarak düşünebilir olduktan sonra ‘Neyi, ne zaman öldürmek gerekir? sorusu cevap bulmalıdır. Bu da akla Akrep’in ‘Sen beni öldürmeden, ben seni ya da kendimi öldüreyim’ şeklindeki davranışını akla getirir. Bu öldürme işlemi ironik bir şekilde bedenin son parçası olan Akrep’in kuyruğunun en ucundaki zehirli iğne ile yapılır. Aslında bu güce sahip olmak hem kendimize hem de karşımızdaki kişilere zarar verebilecek bir gücü nasıl kontrol edebileceğimizin sınavıdır.

Gölge yanlarımız olarak da görebileceğimiz bu silah, çoğunlukla yaşama sadece siyah ve beyaz olarak baktığımız zamanlarda kullanılır. Ya bizi ya karşımızdakini ya da içinde bulunduğumuz durumu yıkar. Oysa hayatın gri tonlarının olduğunu bize karşımızdaki insanlar ve içinde olduğumuz durumlarla kurduğumuz kaynaşık ilişkiler gösterir. Aslında bu kaynaşık ilişkiler hayatın gri tonlarıdır ve biz bu gri tonun ne kadarı siyah, ne kadarı beyaz olduğunun, yani ne kadarı biziz, ne kadarı karşıdaki insan olduğunun ayrımına varmak zorundayız. Ve bu zorunluluk kaçınılmaz olarak bizi güç savaşlarına sokar. Peki, bu güç savaşlarını biz nerede veriyoruz? Kendi güç savaşı arenamızı keşfetmek için hem kendi isteklerimiz hem de kendi tutkularımızın gerçekleşmesi adına hayatın hangi alanlarında takıntılı bir şekilde davrandığımıza bakmak yeterlidir. Orada durumların kendi isteklerimize yönelik sonuçlanması için başkalarını manipüle ettiğimiz, dolaylı olarak davranıp pusuda beklediğimiz, stratejiler belirlediğimiz görülecektir. Biraz daha dikkatli bakıldığında insanların ihtiyaçlarını gidererek onları etki altına alıp kendimize bağımlı kılmaya çalıştığımız ve kontrolümüz altında olması için baskıladığımız ortaya çıkacaktır. Bu türde davranışlar sergilemenin altında yatan motivasyon kıskançlık ve daha fazlasına sahip olma isteğidir. Bu isteklerimiz gerçekleşmediği zaman yapılanları unutmayıp, kin, nefret duygularını nasıl büyüttüğümüzü ve intikam almak için planlar yaptığımızı anladığımız anda işte o en zor ‘Evet’in söylenme vakti gelmiş çatmıştır. O anda sizden daha büyük bir iradeye teslim ol(ma)mak için seçme şansınız vardır. Bir şeyleri geride bırakıp gitmesine izin verecek ruhsal teslimiyet gücüne sahip olabileceksinizdir. Önünüzde kayıpların yasını tutup yeni bir hayata başlama şansıdır bu.

Bu daha büyük iradeyle karşılaşma durumunu açıklamak gerekirse, verilebilecek örnek biraz da iyi ve kötü şövalyenin kanlı mücadelesi gibi bir son sahnedir. Her iki tarafda çok yıpranmıştır. İyi olan mücadelesinin sonunda Kötü olanı diz çöktürmüş, son bir darbe ile düşmanını öldürebilecekken onun canını bağışlamış ve sırtını dönerek gitmeye başlamıştır. Biz de o ‘evet’ deme anında aynen bu sahnedeki gibi daha büyük bir iradenin önünde diz çökmüş durumdayızdır. Ya teslim olup kendimizi ıslah edip hayata yeniden başlayacağız ya da malum olan olur; Kötü Şövalye hırsına yenik düşerek bir hamle yapar, İyi Şövalyenin arkasından saldırır ama malum olan olur ve İyi Şövalye aniden döner, tek darbeyle onu öldürür. Aslında Kötü Şövalye bizden şanslıdır, çünkü o hayat sahnesinden silinip gider, ama biz yaşamın döngüsünü anlayıncaya kadar aynı ıstırap dolu mücadeleyi tekrar tekrar yaşarız.

Tanrı bizi krizle yaşamaya bağımlı olmaktan korusun.

Astroloji Dergisi/Tolgay Yılmaz
www.astrolojidergisi.com


"Sükunetin vereceği huzuru hiçbir maddi imkan sunamaz"


Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Astroloji” sayfasına dön