SADECE VADEDİLEN OLUR

Kategoriler Dışındaki Genel Konularla İlgili Araştırma Yazıları.
Lal
*GriAkrep*
*GriAkrep*
Mesajlar: 379
Yaş: 42
Kayıt: Pzr 28 Nis, 14:34

SADECE VADEDİLEN OLUR

Okunmamış mesaj gönderen Lal » Cum 12 Tem, 18:55

"Sadece vadedilen olur" öngürüyle ilgili astroloji kitaplarında sık rastlanan bir cümledir. Örneğin, şöyle denir, "güneş döngüsü (solar return) haritalarında o yıl Yengeç veya Terazi burcu yükseliyorsa, kişi evlenebilir, ancak bu eğer doğum haritası vadediyorsa olabilir." Yani bu durumda doğum haritasında kişinin evlenme potansiyellerine bakmak gerekir. Eğer doğum haritası evlilik vadetmiyorsa, kişi hangi transiti alırsa alsın, progresyonlar nereye ilerlerse ilerlesin, yıllık haritada ne yükselirse yükselsin, nerede Güneş ya da Ay tutulması olsun, kişi evlenemez. Bunun önceden "yazılı" olması gerekir. Zaten buna da yazgı denmiyor mu?



Eğer sadece vadedilen oluyorsa gökyüzündeki hareketlerin yorumlarında ya da aylık, yıllık burç yorumlarında yazılanlara tepki verirken bunu unutmamak gerekir. Gökyüzünde olup bitenler yeryüzünde zorlu durumlara işaret etseler dahi bu sizin başınıza gelmeyebilir. Aslında bunun örneklerine her gün şahit oluyoruz. Depremde aynı yatakta birisi ölüyor, öbürü kurtuluyor. Ekonomik krizde birisi batıyor, öbürü kıt kanaat olsa da krizi atlatıyor. Aynı apartmanda sırasıyla 5-6 daire soyuluyor, ama sizin daireye kimse girmiyor.



Aynı şey olumlu olaylarda da geçerli. Siz yıllarca ilişkiler konusunda çaba sarf ediyorsunuz, yine de yanında kendinizi iyi hissedeceğiniz birisiyle karşılaşamıyorsunuz. Ama herkese kaba davranan arkadaşınızın yanında bir sürü insan oluyor. Veya çalışıp çabalıyorsunuz, ama sizin yarınız kadar çalışan arkadaşınız müdür oluyor.



Bunların tümü yazgınızla ilgili. Dolayısıyla yazgınızın hiç değilse ana hatlarıyla kavranması önemli bir konu. Astrolojide bu, doğum haritasının doğru yorumlanması ile mümkün. Dolayısıyla, kişiye özgü doğum haritası yorumlanmadan kişinin başına neler geleceğini anlamak olası değil. Yine de çoğumuz gökyüzündeki hareketlerle ilgili, özellikle zorlu, yorumları okuduğumuzda korkmadan edemiyoruz. Bu bir bakıma ayrı ve farklı bireyler olduğumuzu kavrayamamaktan kaynaklanıyor. Araştırmalar insanların yaklaşık %70-75'inin kitle psikolojisiyle sosyalleşmekle meşgul olduğunu gösteriyor. Yani bu insanlar içinde yaşadıkları topluma, kabileye ya da aileye adapte olmak, onlar tarafından onaylanmak süreciyle uğraşıyorlar. Dolayısıyla kendilerini ayrı, farklı bireyler olarak görmekte zorlanıyorlar. Bu durumda bir Güneş Tutulması o toplum için zorlu durumlara işaret ettiğinde kitlesel olarak korkuyorlar.



İnsanların yaklaşık %20'si ise bireyleşmek sürecinde. Yani hangi açılardan farklı olduklarını ve bu farklılıklarını nasıl ifade edeceklerini bulmaya çalışıyorlar. Bu süreçte psikolojik farkındalık öne çıkıyor. Farklı olmanın sancıları yaşanıyor ve bunlar aşılıyor. Sonra sıra spiritüelleşmeye geliyor. Bu aşama kendini gerçekleştirmekle mümkün oluyor. Bunu da, yine araştırmalara göre, insanların yaklaşık %3-5'i yapabiliyor. Son iki aşamadaki insanlar genellemelerden uzak yaşıyorlar. Dolayısıyla bir Güneş Tutulması o toplum için zorlu durumlara işaret ettiğinde kitlesel olarak korkmuyorlar. Ancak olsa olsa insanlığın acısını hissedebiliyorlar. Bu durumda kendilerinin birey olarak ne yapabileceklerini düşünüyorlar. Aslında uzun uzun anlatılması gereken bu derin konuları kısaca tanıtmaktaki amacım, bir birey olduğunuzu kavrayabildiğinizde kitlesel kehanetlerden daha az korkabileceğinizi söylemek. Birey olduğunuzda genel olarak Koç'ların bu yıl neler yaşayacağınızla ilgilenmezsiniz, sizin, yani o özel "Koç"un doğasının ne olduğuna ve o doğada, yani o "Koç"un yaşamında şimdi hangi mevsimin yaşandığına odaklanırsınız. Bir bakıma kendi yazgınızı gerçekleştirmekle meşgul olursunuz.



Yazgımızı nasıl öğreneceğimize gelince... İşte o biraz zor. Bunu ancak aktif biçimde yaşarken, o da ancak kısmen, kavrayabiliyorsunuz. Kuşkusuz doğum haritası bununla ilgili bilgi veriyor. Ama bunu bir şehrin tüm sokaklarını gösteren detaylı bir haritadan ziyade, anayollarını gösteren bir haritaya benzetebiliriz. Bu eksiklik astrolojik sembolizmden kaynaklanmıyor, insanın zihninden kaynaklanıyor. Kişisel fikrimce aslında bir doğum haritası insanın yaşamını dakikası dakikasına açıklayabilir, ancak bunu biz insanlar yapamayız. Zihnimiz o kadar olasılığı bir arada kavrama, tablonun hem tüm detaylarını, hem de bütününü görme kapasitesine sahip değil. Sembolik dilin her türlü tezahürünü tahayyül edebilme yetimiz henüz yok. Kısıtlı hayat bilgimizle kendimizi engelliyoruz. İnsan zihinin yetersizliği aynı zamanda kişinin kendini tanımamasından kaynaklanıyor. Kadim çağlardan beri söylenen "Kendini Bil" cümlesinin bir hikmeti var. Kişi ancak kendini bildiği oranda yaşamın geri kalanını kavrayabiliyor. Her şeyi ancak kendi üzerinden anlayabiliyor. Kendini az tanıyorsa, diğerleri hakkındaki bilgileri de sığ oluyor. Sembolik dilin seçenekleri üç-beş olasılıkla sınırlı kalıyor. Örneğin Terazi burcunu sadece ilişkilerden ibaret sanıyor. Satürn'ün Terazi'deki transitini de evlilik ya da boşanmadan ibaret olarak düşünüyor. O halde doğum haritasında kişinin yazgısının yorumu da yorumlayanın kendini bilme oranıyla sınırlı kalıyor. Bunu sadece teknik bir çalışma olarak düşünmek yeterli değil. Doğum haritasından kişinin yazgısını okuyabilmek önce temel bilgileri, yani kapsamlı biçimde teknikleri, daha sonra da hayat bilgisini, doğa bilgisini ve kişinin kendisini bilmesini gerektiriyor.



Astrolojinin atalarının bunu nasıl yaptığına gelince, öncelikle onların dönemine gitmek ve kendimizi o koşullarda hayal etmek lazım. O zamanlarda ilk önceleri kralın doğum haritasına bakılıyor ve onun kaderi hakkında hüküm veriliyor. Daha sonra bu halk için de yapılır oluyor, ama ağırlıkla erkeklerin haritası bakılıyor. Bu nedenle 13. yüzyılda bile 7. evin "kadın"ı simgelediğine rastlıyoruz. Kralın, prensin, ya da şehzadenin hayatı hakkında hüküm vermeden önce ömrünün hesaplanması gerekiyor. Öyle ya, 2 yaşına ölecek birisi hakkında nasıl hüküm verebilirsin. Zaten ülkeyi yönetemeden ölüp gidecek. Eğer kişi yeteri kadar yaşayacaksa babasıyla, kardeşleriyle ilişkilerine, nasıl bir evlilik yapacağına, kadınlara düşkün olup olmadığına bakılıyor. Malum kadınlara düşkün birisi kolay baştan çıkar ve hatalar yapar. Ona güven olmaz. Sonra çocukları olacak mı, çocukları hayırlı olacak mı, yüksek mevkilere gelecekler mi, bunlar da önemli konular. Bu tür yorumlama krala en azından hangi çocuğuna tahtı devretmesi gerektiğine dair bilgi sunar. Tabii düşmanlarını mağlup edip etmeyeceği, diğer krallarla dost olup olmayacağı da önemli konular.



Eğer doğum haritası halktan birine aitse, o kişinin yüksek mevkilerdeki kişilere yakın olup olmayacağı, kendisinin yüksek bir mevkiye gelip gelmeyeceği, orada uzun süre kalıp kalmayacağı çok önemli konular. Bu açıdan kadınlar talihsiz, onların en önemli konuları yüksek mevkiden birisiyle evlenip evlenmeyecekleri, çocuk doğurup doğurmayacakları. Bu nedenlerle doğum haritası yorumunda yukarıdaki soruları yanıtlamak üzere çok sayıda teknik geliştirilmiş durumda. O dönemlerde bu tekniklerle yanıtları bulmak nisbeten kolay, çünkü seçenekler sınırlı. Doğduğun yerde kalma olasılığı yüksek, orada yapabileceğin işler, evlenebileceğin kişiler sınırlı, eğitim imkanları yok denecek kadar az. Üç aşağı beş yukarı nasıl bir hayat yaşayabileceğin bilgisine sahibiz ve böyle bir ortamda sana özgü yazgıyı görmeye çalışıyoruz. Yorumlamaya çalıştığımız her şey dış dünyadaki koşullarla ilgili. Dış dünyada ünlü olacak mısın, yaşlanınca çocuğun sana bakacak mı, dara düşsen kardeşin sana destek olacak mı? Geliştirilen yöntemlerle bu dışsal yazgıyı saptamak bir ölçüde kolay olabilir.



Günümüze gelince bu zorlaşıyor. Özetle insanın peşinde olduğu basit sorular bunlar olmakla birlikte seçenekler sonsuzlaşmış durumda. İnsanlar eskisine oranla daha fazla bireyleşmiş durumdalar. Artık bir kadının tek derdi evlenmek ya da çocuk doğurmak değil. Erkeklerin hepsi yüksek mevkilere çıkmaya ya da yüksek mevkidekilere yakın olmaya çalışmıyorlar. Belki sözü edilen %75 lik oran içindekiler için hâlâ ünlü birine yakın olmak ya da ünlü olmak önemlidir. Ama oldukça yüksek sayıdaki insan artık sadece dış dünyadaki başarıların peşinde değil. İçinde de huzur hissetmek istiyor. Bu arayış onu dış dünyanın simgelerini daha az önemsemeye yöneltiyor. İşte bu noktada astrolojinin sadece dış koşulları anlamak üzere geliştirilen bazı teknikleri eksik kalıyor. Kişi bilinçdışını ve onun dış dünyaya yansıtılması ile oluşturulan bir başka kaderin varlığını kavramaya başlıyor. Bu benim yazgım mı, yoksa bunu ben mi yarattım sorusu öne çıkıyor. Eğer ben yarattıysam bunu değiştirebilir miyim, nasıl değiştiririm ve asıl kaderimi nasıl kabul ederim, onunla nasıl uyumlu yaşayabilirim?



Kuşkusuz bunlar işleri daha karmaşık hale getiriyor ve doğum haritasının vadettikleri görmek zorlaşıyor. Çünkü doğum haritası sadece dış dünyada olacakları vadetmiyor. Vadettikleri arasında psikolojik ve ruhsal gelişimimiz de var. Bu durumda artık haritadan hüküm verecek kişinin hem dış dünyayı, hem de iç dünyayı iyi tanıyor olması gerekiyor. Ancak o zaman haritanın vadettiklerini idrak edebiliriz. Baştaki örneğe dönecek olursak, haritanın evlilik vadedip etmediğini görmek yeterli değil. Eğer etmiyorsa, niçin etmediğini de anlayıp anlatabilmeliyiz.



Aslında belki de eskiden beri kişiye hem dış, hem de iç koşullarını anlatabilir olmalıydık, çünkü bilinçdışı kavramı insanlık tarihinde yeni olmakla birlikte kişinin insani zaaflarıyla kendi yazgısının tersine bir kader yarattığı ve onunla kendi cehennemini oluşturduğu kavramı yeni bir şey değil.



Hz. Ali'nin dizeleri bunu çok güzel anlatıyor:



İlacın sendedir de bilmezsin,
Derdin de sendendir fakat görmezsin.
Sanırsın ki sen sade küçük bir cisimsin
Halbuki sende dürülmüş en büyük âlem.

(c)Barış İlhan

16 Aralık 2010


Sevgiyle yeşerttiği bahçede kendini kuruttuğunu
çok zaman sonra anlıyor insan...


Kullanıcı avatarı
güzin
*AkrepKartal*
*AkrepKartal*
Mesajlar: 5576
Yaş: 51
Kayıt: Çrş 15 Haz, 12:51

Re: SADECE VADEDİLEN OLUR

Okunmamış mesaj gönderen güzin » Cmt 13 Tem, 14:29

Yıldız haritamızı yorumlamak evet gerçekten zor ama kendimiz hakkında bilgi verecek en güvenilir ve en kapsamlı bir sistem yinede.Kaderimizi gerçekten kendimiz mi çiziyoruz.Ben buna tam olarak katılmıyorum.Bazı şeyler mutlak kader gibi.İyi yada kötü hangi davranışı sergilersek sergileyelim değiştiremediğimiz bir yazgı var sanki.Bunu ben kendimde gözlemliyorum mesela.Bu belki benim haritamın kadersel bir harita olmasıyla ilgili.Bazı haritalar diğerlerine göre daha yazgıya bağlı olabiliyormuş.Benim haritam neden mi kadersel.Bu haritamdaki konumlanmayla ilgili.Şuan açıklamasını yapamıyorum.Ama daha önce incelerken haritamın kadersel olduğu bilgisini tespit etmiştim.Hatırlayınca yazarım bu konumlanmanın ne olduğunu.Batı vurgusu yoğun olduğunda böyle oluyordu sanırım.
Lotus#MAVİ LOTUS

https://akreportal.com.tr

Akrep-Burcu.Com

Kullanıcı avatarı
güzin
*AkrepKartal*
*AkrepKartal*
Mesajlar: 5576
Yaş: 51
Kayıt: Çrş 15 Haz, 12:51

Re: SADECE VADEDİLEN OLUR

Okunmamış mesaj gönderen güzin » Cmt 13 Tem, 15:06

YARIM KÜRE VURGUSU MERİDYENİN DOĞUSUNDA VE BATISINDA

Doğu ve batı konusunda geleneksel yorum çizgisini izleyeceğim. Eğer haritanın Doğu bölümünde daha çok gezegeniniz varsa, gösteriyi siz yönetirsiniz. Bir başka deyişle, kendi hayatınızı kendi tarzınızda sürdürme yeteneğine sahip olursunuz. Eğer planetler haritanın Batısındaysa, ne kadar isterseniz isteyin, s,z,n kendinizle yaptıklarınız daima diğer insanların ne istediklerine, neye ihtiyaç duyduklarına veya sizden ne beklediklerine bağlıdır. Dolayısıyla yaşam alanınızın bütününde o kadar özgürlüğe sahip olamazsınız. Doğum haritalarının Batısında çok sayıda planetleri olduğu halde yaşamlarının başkaları tarafından yönetildiğini hissetmeyen bir çok insan tanıyorum. Bu bir bakıma doğru da. Ancak bunların da meslekleri doğrudan diğer insanlarla bağlantılı. Öğretmenler, psikologlar, doktorlar, çeşitli danışmanlar... Bunlar genellikle bir çeşit grup biçiminde çalışıyorlar ve çoğu bunu yaptıkları için mutlular. Bazıları mutlu değiller, ama bunun nedeni diğer insanların onlardan istediklerini, gereksindiklerini veya beklediklerini düşündükleri şeyi yansıtıyor olmaları.

Çeviren: Barış İlhan

Yukarıdaki yazı Doris Hebel'in "Contemporary Lectures" kitabından alınmıştır
Lotus#MAVİ LOTUS

https://akreportal.com.tr

Akrep-Burcu.Com

Kullanıcı avatarı
güzin
*AkrepKartal*
*AkrepKartal*
Mesajlar: 5576
Yaş: 51
Kayıt: Çrş 15 Haz, 12:51

Re: SADECE VADEDİLEN OLUR

Okunmamış mesaj gönderen güzin » Cmt 13 Tem, 15:13

SINGLETON (TEK PLANET)

Eğer bir yarımkürede, Kuzey, Güney, Doğu veya Batıda, tek başına duran bir planet varsa, bu planet çok önemlidir ve, özellikle eğer haritadaki kişisel planetlerden birisiyse, gösterinin bütününü o yönetir. Kişisel planetler Güneş, Ay, Merkür, Venüs ve Mars'tır. Eğer o tek planet ağır hareket edenlerden birisiyse, büyük olasılıkla gösteriyi o yönetir, ama siz kontrolün sizde olduğunu hissetmezsiniz. Eğer bir kişisel planet tek başınaysa kontrolü hissedersiniz, o sizindir. Tek planet sosyal ilişkilerle alakalı olan planetlerden, yani Jüpiter veya Satürn'den birisiyse, gösteriyi yöneten sizin Jüpiter'e veya Satürn'e özgü yapıda olan sosyal ilişkilerinizdir. Eğer Uranüs, Neptün veya Pluto tek başınaysa, kontrole siz sahip olamazsınız.

Uzun yıllar astrolojideki 'planetlerin neden olmadıklarını, harekete geçirdiklerini' söyleyen eski deyişle uğraştım. Ben buna inanmıyorum. Benim ulaştığım sonuca göre kontrol edemeyeceğiniz üç tane planet var -Uranüs, Neptün ve Pluto. Kişisel planetleri kontrol edebilirsiniz, çünkü onlar sizindir. Onlarla nasıl başa çıkacağınızı Venüs kanalıyla öğrenirsiniz ve kişisel malzemenizi temel olarak biraraya toplayabilirsiniz. Mars biraz yarı-kişisel olmaya başlar. O dışarıya ulaşmakla, kişisel alanınızın dışında bir şeyler yapmakla daha fazla ilgilidir. O sizin inisiyatifinizdir. Yine de "kişisel" kategorisine dahildir, ama o kadar kişisel değildir.

Ben Jüpiter ve Satürn'ü "tasfiye edici, inceltici, arıtıcı" planetler olarak nitelendiriyorum. Kişisel planetlerinizi çözdükten, Mars'ınızla oldukça iyi biçimde başa çıktıktan sonra, sosyal tablonuzda arıtıcı bir süreç içine girersiniz. Bu, genel olarak dünyada sosyal anlamına gelmez, sizin için günlük yaşam düzeyinde sosyal demektir. Bu planetler size kendi sosyal alanınızda günlük temelde nasıl bir şeyin içine dahil olacağınızı ve bununla birlikte yaşayacağınızı öğretirler. Dolayısıyla bunlar da "kontrol edilebilirler", ama kontrol sizin sosyal alanınızla ilgilidir; kişisel planetler ve Mars sizin kişisel olarak ne yaptığınızla ilgilidirler.

Uranüs, Neptün ve Pluto kozmik bilincin planetleridir. Ben onlara yol gösteren planetler diyorum. Eğer onlar haritanızda güçlü bir konumdalarsa, onların vurguladıkları konular sizin kişisel kontrolünüzde olamazlar. Bu durumda siz dışsal kozmik faktörlerin rehberliği altında olursunuz.

Buradaki uygulamaya göre eğer Satürn dahil, Satürn'e kadarki planetlerinizle elinizden gelen en iyi biçimde başa çıkabiliyorsanız, o zaman Uranüs, Neptün ve Pluto'dan gelen rehberlik sizin için aşırı olmaz. Eğer Satürn'e kadarki planetlerinizi olumlu şekilde ifade edemiyorsanız, bu üç dışsal planetin titreşimlerini yapıcı biçimde idare etmeniz için gereken özdisiplin ve içsel bütünlüğü henüz oluşturamamışsınızdır. Size bir sürü sorun yaratmalarının nedeni budur.

Eğer bu üç planetten birisi yarımkürede tek planetse, gösteriyi yöneten odur ve onu kontrol edemezsiniz. Tek başına duran Uranüs, Neptün veya Pluto'nun kişinin hayatında olumlu mu, yoksa olumsuz mu olacağını bulmak için hemen geriye dönüp haritanın geri kalanına bakmanız ve kişinin Satürn'ünü nasıl kullandığına dikkat etmeniz gerekir.(alıntı)

Çeviren: Barış İlhan

Yukarıdaki yazı Doris Hebel'in "Contemporary Lectures" kitabından alınmıştır
Lotus#MAVİ LOTUS

https://akreportal.com.tr

Akrep-Burcu.Com

Kullanıcı avatarı
güzin
*AkrepKartal*
*AkrepKartal*
Mesajlar: 5576
Yaş: 51
Kayıt: Çrş 15 Haz, 12:51

Re: SADECE VADEDİLEN OLUR

Okunmamış mesaj gönderen güzin » Cmt 13 Tem, 15:32

Güzin:Bende batı vurgusu değil, doğu vurgusu hakimmiş.Yani MC-IC aksının sol tarafı hakimmiş.Sol tarafa doğu yarım küre deniyor.
Lotus#MAVİ LOTUS

https://akreportal.com.tr

Akrep-Burcu.Com


Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Araştırma Genel Konular” sayfasına dön