ZAMANIN SONU(2012-Dünyanın sonu?..)

Kategoriler Dışındaki Genel Konularla İlgili Araştırma Yazıları.
Kullanıcı avatarı
MAVİ LOTUS
*GriAkrep*
*GriAkrep*
Mesajlar: 447
Yaş: 51
Kayıt: Çrş 06 May, 13:29

ZAMANIN SONU(2012-Dünyanın sonu?..)

Okunmamış mesaj gönderen MAVİ LOTUS » Pzt 18 May, 16:37

Resim

DÖNÜŞÜM ZAMANI(2012 Öncesi ve Sonrası)


Son yıllarda herkesin dilinde “Dünyanın Sonu” teorileri dolanmakta, çeşitli Kıyamet senaryoları üretilmekte, 2012 yılında dünyanın sonun geleceği üzerine öngörümler yapılmaktadır. Küresel ısınma sonunda yeni tufanları, insan varlığının yok oluşunu, büyük felaketlerin dünyayı yaşanmaz hale getirmesini bekleyenlerin sayısı gittikçe artmakta.


İşte, deneyimli astrolog Öner Döşer, bu ilginç konuyu "DÖNÜŞÜM ZAMANI" adlı kitabında masaya yatırıp her açıdan incelemiş ve olabilecek en olumlu senaryolarla bize sunmuştur. Önce, kitabın başında “Dünyanın Sonu” teorileri özetlenmiş, bunlarla ilgili görüşler açıklanmış; ardından aynı konu, bilimsel verilerde nasıl seyretmiş, ona bakılmıştır.

Kitabın ilerleyen bölümünde, Maya takvimine göre 2012 yılının neden önemli olduğu ve “Galaktik Hizalanma” olayı açıklanmış, burada elde edilen verilerin, astrolojideki bulgularla bağlantıları kurulmuştur. Aslında, burada Öner Döşer Dünya Astrolojisine girmiş ve tarih boyunca dünyanın düzeninin değiştiren, gezegen döngülerini herkesin anlayabileceği bir dille anlatmaya çalışmıştır. Satürn, Uranüs, Pluto ve Neptün’ü içeren açı kalıplarını da inceleyerek, dünyamızda yaşanabilecek olaylara, “Tarih tekerrürden ibarettir” dedirtecek mimler koymuştur.

Sonunda da, 2009–2016 yılları arasında yaşanacak önemli olayların bizi hangi boyuta taşıması gerektiğini açıklamış; yaşanacak gezegen geçişlerinden dersler alınması gerektiği ve 2012 yılının bir sonlanma değil, yeni bir bilinç düzeyine çıkış kapısı olacağı sonucuna varmıştır.

Aslında kitap astrolojik bilgilerin yeniden gözden geçirilmesine, verilerin farklı bakış açıları ile değerlendirilmesine, her şeyin zamana göre yorumlanmasına yardımcı olacak bilgiler içermektedir.

Kitaptan bazı alıntılar vermek istiyorum, ama bunlar bütün hakkında fikir verebilir mi bilmem? “Anlatılmaz yaşanır” denen şey bu olsa gerek. Bu yüzden okunması gerekiyor. Dönüşüm Zamanı, bu tür konularla ilgilenen herkesin, bir kaynak olarak kütüphanelerinde bulunması gereken bir kitap. Bu kitap için, 2012 yılı geçince işi biter, sanmak büyük bir yanılgı olur; çünkü bu eser, Maya kehanetlerine değinmekle birlikte, dünya astrolojisini anlatan bir kaynak kitap özelliği taşımaktadır. İlgilenenlere, felaket senaryolarına inanıp evham içinde olanlara önemle tavsiye edilir! Bu konularda objektif bakış açısına sahip olmak, geleceğe yön vermek açısından son derece önemlidir.




ALINTILAR:

“Mayaların “Zamanın Sonu” olarak adlandırdıkları şey aslında, yaşamakta olduğumuz çağın sonuydu. Yani bu çağda yaşayan insanın dönüşümünün zamanı gelmişti. Yeni bir çağa ve zamana girilecek, eski çağ, yani “Zaman “ sona erecekti. Perulu şamanlar bu dönemde ortaya çıkacak insan türüne “Işıltılı İnsan “ demektedirler. Bu kez değişim, insanlar, bilinç ve teknoloji üzerine olacaktır.”




“Önemli bir değişim ve dönüşüm sürecindeyiz. 1980’lerden beri kendini hissettirmeye başlayan bu süreç, 2016 yılına kadar çok güçlü bir şekilde devam edecektir. Bunu bir geçiş dönemi olarak görebiliriz. 21 Aralık 2012 tarihi, bu süreçte çok önemli bir açılım noktasıdır. Ama her şeyin bir günde olup biteceğini, gelişim sürecimizde, bir anda hepimizin aynı düzeyde tekâmül göstereceğini düşünmüyorum. Bu yüzden 21 Aralık 2012 tarihini, önemli bir açılımın sadece başlangıcı olarak görüyorum. Bu tarihte tüm dünyayı bir anda değiştirecek, fiziksel tek bir olay gerçekleşmesini de beklemiyorum.”


“Bu zorlu dönemde, artık birbirimize ve yaşadığımız dünyaya karşı çok daha duyarlı olmalıyız. Sevgi ve saygı içinde olmayı, hoşgörülü davranmayı, merhamet göstermeyi, paylaşmayı ve en çok da şükretmeyi öğrenmeliyiz. Hayvanlara, bitkiler, etrafımızdaki canlı ve cansız tüm nesneler sevgiyle yaklaşmalı, onlara iyi davranmalıyız. Bu dünya hepimizin!”




“Diyelim ki, teknolojimiz çok gelişti ve uzayın başka yerlerine topluca seyahat edebilecek düzeye eriştik. Dünya’yı tükettik, kendimize başka bir gezegen bulalım, deyip çıkıp gidecek miyiz? Neden bunu yapmak yerine, elimizdekini iyileştirmeye çalışmayalım? Bence ebedi mutluluğa kavuşmak istiyorsak, onu dünyanın dışında değil, dünyanın içinde aramalıyız!”


Mukadder Altaylı 21.04.2009-


"BAZI KİŞİLERİN FİKİRLERİ SENİN GERÇEĞİN OLAMAZ"..


Kullanıcı avatarı
MAVİ LOTUS
*GriAkrep*
*GriAkrep*
Mesajlar: 447
Yaş: 51
Kayıt: Çrş 06 May, 13:29

Re: ZAMANIN SONU(2012-Dünyanın sonu?..)

Okunmamış mesaj gönderen MAVİ LOTUS » Pzt 18 May, 16:40

Bu konu ile ilgili bir alıntı daha yapmak istiyorum:

**

2012 Maya Kehanetleri ve Güneş Aktiviteleri


Mayaların 2012 kehaneti "Güneş Lekeleri Döngüsü" ve "Venüs Döngüsü" ile bağlantılı gözüküyor. Bundan "Dönüşüm Zamanı, 2012 Öncesi ve Sonrası" kitabımda genişçe bahsetmiştim. 6 Haziran 2012’de Venüs’ün bu yüzyıldaki ikinci geçişini yaşayacağız. Bu döngüleri, daha önceki döngülerden ayıran en önemli özellik, 26.000 yıllık Presesyon döngüsünün de sonuna gelmiş olduğumuz ve 21 Aralık 2012’de gerçekleşecek Galaktik Hizalanma. Bu aynı zamanda Mayaların 5125 yıllık 5. döngüsünün de tamamlandığı tarihe denk geliyor. Araştırmacı yazar Murice Cotterel’e göre Mayalar Güneş Lekelerinde yaşanan değişimlerin farkındaydılar ve bizi uyarmaya çalışıyorlardı. Venüs döngülerini bile, Güneş aktivitelerini takip etmek için gözlemliyorlardı. 20 döngüde bir tersinirlik bekliyorlardı. Bu tersinirlik, manyetik kutupların yer değiştirmesini gösteriyor olabilir.

Astrofizikçi Percy Seymour’a göre, belli periyotlarda Güneş döngüsüne bazı gezegen dizilimi çiftleri hakim olmaktadır. Bu, bazı kavuşum, kare ya da karşıtlıkların diğerlerinden daha fazla yoğunluğa sahip oldukları anlamına gelebilir. Merkür ve Venüs Güneş’teki yüksek aktiviteleri başlatmakta başrole sahip olan gezegenlerdir. Bu şartlarda, 2012 yılında Venüs'ün Güneş diskinin önünden geçişi çok daha önem kazanıyor. Tarihte Venüs geçişleri esnasında meydana gelen önemli olayları "Dönüşüm Zamanı, 2012 Öncesi ve Sonrası" kitabımda "Ekler" bölümünde detaylı bir biçimde inceledim. Burada sadece başlıklar halinde sıralayacağım:

Bilimsel gelişmeler, yayıncılıkta, iletişimde ve bilgi alışverişlerinde ilerlemeler
Paranormal olaylar, UFO-USO’larla bağlantılı olaylar
Doğal felaketler, hava koşullarında, ısıda değişimler
Huzursuzluklar, ayaklanmalar, savaşlar
İnançlarda reform, yeni düşüncelerin ortaya çıkması
Ekonomik çalkantılar
Bu yüzyılda Venüs'ün bir önceki geçişi 2004 yılı Haziran ayında olmuştu ve takip eden aylarda doğal felaketler artmıştı. Bilimsel verilere göre, aslında 2004 ve 2005 yıllarında çok az güneş lekesi görülmesi bekleniyordu. 20 Ocak 2005 fırtınası, bir güneş maksimum yılı olan 1989 Ekim ayından beri görülmüş en büyük radyasyon fırtınasıydı. 2005 yılında fırtınalar devam etti. Eylül ayı içinde bire haftada güneş tarihinde kaydedilmiş en büyük fırtınalar görülmüştür. Eylül 2005 kasırgaları gibi korkunç fırtınalar güneş minimumuna yakın bir dönemde meydana geldiyse, 2012’de zirve yapacak güneş maksimumunda, güneşte ve dünyada olacaklar düşündürücüdür.


Güneş lekeleri, güneşin yüzeyini bozan, dünyadan büyük manyetik fırtınalardır. Bu nokta ya da benekler, nispeten daha serin alanlardır ve bu yüzden daha koyu renkli görünürler. Güneş lekelerinin sayısı arttıkça, güneşten yayılan gezegenler arası manyetik alan da o kadar yoğun olur. Güneş Lekelerinin maksimum yaptığı yıllarda doğal felaketlerde artış, savaşlar, ekonomik istikrarsızlıklar görülmüş. Şu bir gerçek ki doğal felaketler ve insan hareketleri (savaşlar, ekonomi, göçler, uygarlıkları doğuşu, yıkılışı) Güneş Lekelerinin yükseliş ve düşüşleriyle ilişkilidir. 1990-91 yılları ve 2000-02 yılları arasında bu aktivitelerin artışının depremleri, volkanları, savaşları tetiklediğini gözlemledik. 2 Ağustos 1990’da Irak Kuveyt’i işgal etti. Ardından 17 Ocak 1991’da çok uluslu hava güçlerinin taarruzu ile Körfez Savaşı başlamış oldu. George Herbert Walker Bush başkandı. 26 Şubat 1993’de Dünya Ticaret Merkezi bombalandı. 11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’ne saldırı düzenlendi. Bu dönemde de George W. Bush başkandı. 1990 yılı Sovyet sisteminin çöküntüye uğramasına sahne olmuştu. 1990’larda Francis Fukuyama teziyle “ideolojilerin sonunun geldiği” ilan edildi. Samuel Huntington da bu teze küresel bir boyut getirdi. Ona göre bundan sonra ideolojiler değil, medeniyetler çatışacaktı. 2001 yılında İkiz Kuleler’in bombalanması ABD sisteminin çöküntüye uğraması olarak algılandı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.



Güneş lekeleri, 9 ile 13 yıl arasında değişen dönemlerde, çoğu zaman 11 yılda meydana gelirler. Bu, bir güneş maksimumundan, diğerine kadar geçen normal süredir. Güneş maksimumundan, minimumuna kadar geçen süre 5-6 yıl arasındadır. Biz 2007 yılından beri Güneş Lekesi döngüsünün minimum fazındayız. En yakın Güneş Lekesi maksimumu 2012 yılı için öngörülüyor. Bu Güneş’in, Galaktik Merkez’le çakışmasının da olacağı yıl ve aynı zamanda Venüs’ün ikinci geçişinin yaşanacağı yıl. Görülüyor ki Mayalar bu zamansal çakışmaların farkındaydılar. Bu kez 1990 ve 2001 yıllarında yaşananlara nazaran çok daha etkin, dönüştürücü ve dramatik etkilere açık bir süreçte olduğumuz aşikar. Zira Dünya'mızın manyetik alanı iyice zayıflamış durumda. Manyetik alan zayıflaması bizi, uzaydan gelen radyasyon bombardımanına karşı daha savunmasız bırakabilir. Zararlı güneş ışınlarına karşı temel savunmamız olan dünya manyetik alanı, Kalifornia büyüklüğünde çatlaklar açılması sonucunda zayıflamaya başladı. Bu savunmanın sıfıra yakın bir düzeye inebileceği bir kutup değişimi, yani kuzey ve güney kutuplarının yer değiştirmesi yaklaşıyor olabilir. Manyetik kutupların yer değiştirmesinde ilk aşama tüm manyetik alanda zayıflama olması olarak görülüyor. Bilim adamlarına göre aslında bunu yaşamaya başladık. New Mexico Üniv. Prof. Bannerjee'ye göre, manyetik alan son 4000 yıldaki yoğunluğunun yarısını kaybetti ve manyetik kutup tersliğinin bir delili bu alan güçlülüğü olduğu için, Prof. Bannerjee bir manyetik kutup değişiminin gelmek üzere olduğuna inanıyor. Bannerjee Dünya’nın "kalp atış" hızı artarken, manyetik alanındaki güç zayıflıyor.



Manyetik kutupların yer değiştirmesine neyin neden olduğu konusunda çeşitli spekülasyonlar var. Bunlardan bir tanesi gezegenler arası manyetik alanlardaki değişimler. Rus bilim adamlarının sözcüsü Dr. Dmitriev bu durumu şöyle açıklıyor: Güneş'in kendisi de bir manyetik alana sahiptir ve Güneş'teki değişimler gezegenlerin işleyiş biçimini ve destekleyebilecekleri yaşamın türünü de değiştiriyor. Hatta DNA sarmalının da değişim geçirmekte olduğunu söylüyor. Rus bilim adamlarına göre Venüs, Mars, Jüpiter, Uranüs, Neptün ve Ay'ın atmosferi değişim geçiriyor. Venüs'ün genel parlaklığında belirgin bir artış gözlemleniyor. Manyetik kutupların değişiminin dünyada birçok manyetik kutup meydana gelmesine neden olacağı, pusulaların çok çeşitli yönleri göstereceğine, kuşların ve balıkların yönlerini şaşırmasına neden olacağına, hava koşullarının garipleşeceğine, fırtınaların, kasırgaların ve diğer elektriksel olayların yönlerinin ve şiddetlerinin değişeceğine yönelik teoriler ortaya konulmakta.

Güneş'teki aktivitelerle ilgili gelişmeleri bir süredir basından ve dergilerden takip ediyorum. NASA tarafından hazırlanan raporda, Güneş'te meydana gelmesi beklenen büyük bir fırtınadan söz ediliyor. Raporda, Güneş yüzeyinde meydana gelen büyük fırtınalarla ortaya çıkan plazma toplarının Dünya'daki enerji şebekelerini çökerteceği uyarısı yapılıyor. Güneş'te meydana gelen enerji patlamalarının bugüne kadar Dünya'daki enerji ve iletişim hatlarında görece kısa süreli ve küçük çaplı hasarlara yolaçtığı, ancak büyük çaplı bir patlamanın Dünya'nın manyetik alanına muazzam bir hasar verebileceği kaydedidildi. En büyük hasarın Kuzey Amerika, İskandinavya, Avrupa ve Çin üzerinde oluşacağı tahmin ediliyor. Güneş yüzeyindeki olası bir büyük patlamanın, Dünya'da saatler içerisinde tüm enerji hatlarını eriterek kullanılamaz hale getirebileceği, bunun sonucunda da altyapının çökeceği öngörülüyor. NASA'nın raporunda böyle bir felaket için olası bir tarih de veriliyor: 12 Eylül 2012...


Aşağıda benzer nitelikteki haberlerden bazılarının linklerini veriyorum...

http://www.newscientist.com/article/mg2 ... rophe.html
http://news.nationalgeographic.com/news ... aches.html

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/SonDak ... 009&b=Iste yeni kabus&ver=17



Öner Döşer

21 Nisan 2009, Salı
"BAZI KİŞİLERİN FİKİRLERİ SENİN GERÇEĞİN OLAMAZ"..

Kullanıcı avatarı
elemor
*GriAkrep*
*GriAkrep*
Mesajlar: 412
Yaş: 41
Kayıt: Sal 21 Kas, 15:17

Re: ZAMANIN SONU(2012-Dünyanın sonu?..)

Okunmamış mesaj gönderen elemor » Sal 19 May, 23:47

kıyamet yakın yani

Kullanıcı avatarı
MAVİ LOTUS
*GriAkrep*
*GriAkrep*
Mesajlar: 447
Yaş: 51
Kayıt: Çrş 06 May, 13:29

Re: ZAMANIN SONU(2012-Dünyanın sonu?..)

Okunmamış mesaj gönderen MAVİ LOTUS » Çrş 20 May, 12:37

elemor yazdı:kıyamet yakın yani
Benim yukarıda ki alıntılardan anladığım kıyametin yakınlığı değil..Asrımıza "ahir zaman"denir ama bu ahir zaman süresinin başı sonu bilinmez..belki ahir zamanın ilk zamanlarındayız ama son günlerinde değiliz sanırım..yada hiç belli olmaz..belki de sona yaklaştık..

Ayrıca kıyametten önce "insanlık en yüksek bilince"ulaşacak..yani insani anlamda(iyilik,güzellik-doğruluk...)en iyi seveiyeye gelecek..ve daha bu olmadı..ama sanırım bu anlamda gelişmeler sözkonusu..insanlarda manevi bir gelişim gözlenebiliyor..ve sanırım 2012 yılı bu gelişime "İVME KAZANDIRACAK"bir zamanın başlangıcı olacak..

**

Kışın bu konularda kendi kendime kafa yormuştum..Yani 2012 hakkındaki bu yazıları okumadan önce insanlığın sonu ve manevi gelişimi üzerine kendimce Öner Döşer'in verdiği şu yorumu hissetmiştim:O'nun da belirttiği gibi insanlığı 2 seçenek bekliyordu:ya insan olma yolunda ilerleyecek yada yok olacak..Ben kışın bu tarz yazıları okumadan önce bunu düşünmüştüm..evet bizi kesinlikle bir son bekliyordu..yada felaketlerle dolu bir gelecek..ama bunu değiştirmek yada dünyayı tüm bu felaketlerden kurtarıp güzelleştirmek "İNSAN DAVRANIŞLARINA"bağlıydı..O davranışlardaki güzelliğe bağlıydı..

sanırım doğru düşünmüşüm..



**
AYNI KONU İLE İLGİLİ ÖNER DÖŞERDEN ŞU ALINTIYI DA YAPMAK İSTİYORUM:

Bir soru sorulmuş Öner Döşer'e..Soru şu:Sayın Öner Döşer bu bilgiler ışığında insanlara düşen sorumluluk nedir?

cevap:Dünyamız üzerinde nasıl yaşadığımızı,kaynaklarımızı nasıl kullandığımızı da gerçekçi bir biçimde gözden geçirmemiz,İlahi Düzen'in farkına varmamız,kendimize çeki düzen vermemiz gerekmektedir.Aksine davranmamız,kaosu,krizi ve yıkımı da beraberinde getirecektir.Daha barışçıl ve sürdürebilir bir yaşama kendimizi açmalı;sevgi,saygı,hoşgörü,paylaşma,şükretme ve merhamet gibi kavramların ulviyeti içerisinde bütünleşmeyi başarmalıyız.Mayalar 21 Aralık 2012'de gireceğimiz peryodu"Bir amaç için biraraya gelme"dönemi olarak nitelendirmişlerdir.Astrolojik olarak Kova Çağı'na giriyor olmamız da aynı şeyi gösteriyor.Birlikçi bilinç,eşitlik ve adalet duygusu giderek güçlenecek.Toplum için iyi ve faydalı insan tipinin ortaya çıkacağı bir çağa giriyoruz.

Bilim,teknoloji ve bilinçte büyük değişimler yaşayacağız.İnsanın gelişmesine,evrensel prensipleri anlamasına mani olan hallerin ortadan kalkması,beynin daha foksiyonel kullanılması mümkün olacak.Farklı yaşam formlarını ve bilinç düzeylerini keşfedeceğiz.Düşük bilinç düzeyinden kaynaklanan tüm çatışmalar çözülüp ortadan kalkacak.2012 yılı,bilincin evriminde bir geçiş noktası,büyük kozmik fırsat penceresi olarak görüyorum.Bu pencereden artık meydana geleceğin değil,olması arzu edilen şeyin ne olabileceğine bakmalıyız.Olası bir dünya değil,çocuklarımızın yaşamasını istediğimiz,en yüksek geleceğe odaklanmalıyız.
"BAZI KİŞİLERİN FİKİRLERİ SENİN GERÇEĞİN OLAMAZ"..

Kullanıcı avatarı
MAVİ LOTUS
*GriAkrep*
*GriAkrep*
Mesajlar: 447
Yaş: 51
Kayıt: Çrş 06 May, 13:29

Re: ZAMANIN SONU(2012-Dünyanın sonu?..)

Okunmamış mesaj gönderen MAVİ LOTUS » Cum 29 May, 15:18

İNSANLIĞIN EN İYİ SEVİYEYE GELMESİ İLE İLGİLİ OLARAK ŞUNLARI DA EKLEMEK İSTİYTORUM..

Bence insanlığı en iyi seviyeye yani üst bilinçlere taşıyacak en önemli gezegen Uranüs..Yani Uranüs üstün insan yaratacak nitelikler taşır..

Ve ben hayatım boyunca şu gayrette oldum:Kendimi üst bilinçlere taşımak..Ve özel biri olduğumu da düşünüyorum..ve hatta bunu eski sitemde de dile getirmiştim ve bu yalnış anlaşılmıştı..

Ayrıca şunu da belirtmek isterim..İnsanlar eşit değildir..Kimisi elmas değerindedir..kimisi çamur..Ama şu da var:Elmasada çamura da yol açmnıştır yaradan..Elmas altın olsun çamur da elmas..Yani herkesin şansı vardır..Ama bence doğuştan elmas olmak bir başkadır..

**

Neyse Uranüs'e dönelim isterseniz..

Bence gelecek Uranüs'ün olacak..Ki zaten kova çağına giriyoruz..

Beklenen üstün insanları Uranüs yaratacak..

Ama şu da var bana göre:Güzel duygular taşımak gerek herşeyden önce..Güzel duygular taşımayan,kötü niyetli insanların üst bilinçlere çıkamayacağı kesin..

yani anahtar kelime Uranüsten önce:İYİ NİYET..

ÖZETLE bana göre haritasında Uranüs etkili insanlar şanslı..

**

URANÜS HAKKINDA

Uranüs insan bilincinin bireyleşmesi,serbest bırakılması ve bilinenden özgürleştirilmesi içeriğini kapsayan arketiptir.Satürn'ün yalnış uygulamaları ve problematik durumları için bir nevi panzehirdir.Toplumun,ailenin yada kimliğin bireyleşme yolunu kısıtlamaya çalışan diğer hapsedici ve ıslah edici kalıplardan özgürleşmeyi temsil eder.Uranüs'ün enerjisi yerine yepyeni yapıların konması için mevcut yapıları yıkmaya yöneliktir.(yeniye yer açmak için eskiyi yıkar)

Parçalanma,anarşi,başkaldırı,devrim,özgürlük,bireylik,insancıllık,orjinallik,buluşlar,deneyimler,sebatsızlık,düzensizlik ve kopuşlar getirir.Uranüs'ün enerjisi yıldırım çarpmış gibidir ve ani değişikliklerin gezegeni olarak da adlandırılır.Birden bire,şimşek gibi,şimşek hızıyla gelen fikirler,birden bire içe doğan bilgiler gibi durumlar söz konusudur.Hava grubu olduğu ve aklı temsil ettiği için Merküri ile bağlantılandırılır.

Genel anlamında aydınlanmanın,bilimin,elektroniğin,astrolojinin,başkaldırının,buluşların,hümanizmin gezegenidir.Kşinin bağımsızlığını geliştirme,kendini özgür olarak ifade etme enerjisini temsil eder.

Geleneksel,kısıtlayan yapıları sevmez,kişiyi yeniden,değişik bir şekilde,özgürce geliştirmeye zorlar.Problematik Uranüs tüm bilinen modellerden sonsuza dek özgürleşmeye ve onların hapsedici zincirini kırmaya çalışır.Bunu yapmaktaki niyeti bireyin kişilik kimlik duygusunu tanımlayan bu modellerin hepsini kaldırarak,henüz ıslah edilmemiş olan gerçek kimliğini ve doğasını ortaya çıkarmaktır.Tüm bu faktörler şartsızlandırma,kurtuluş ve geçmiş şartlandırmalardan özgürleşme ile ilintilidir.Bu faktörlerin birleşimi,bütün insanların içinde taşıdığı"herkesden farklı olma"duygusuyla bağlantılıdır.

Uranüs aynı zamanda bizim daha geniş olan geleceğimize ait bilginin bütünüyle de karşılıklı ilişki içindedir.Uranüs geleceğin soyut bilgisini taşıyan ve tasarlanmış gibi görünen bir yolun içinde yer alır(geleceği kapsayan tasarı,planlar).Geleceğimize yönelmeden önce geçmişimize gömdüğümüz ve geleceği görmekten alıkoyan bütün duvarlardan ve yaşantıdan kurtulmuş-yani hepsini bilince çıkartıp dönüştürerek özgürleşme sürecini oluşturur.Tüm bu ıslah edici şablonları ve içinde bulunduğumuz gerçekliği tanımlayan kuralların bizi gelecekten nasıl alıkoyduğunu anlayıp bastırılmış olandan kendimizi özgürleştirmektir.

Uranüs bireyleşme sürecine karşılık gelir.Aynı zamanda bizim arkadaşlar olarak tanımladığımız insanları ve sosyal bağlar kurduğumuz insan gruplarını da temsil eder.Benzer fikirlere ve amaçlara sahip olduğumuz insanlarla arkadaşlık kurup gruplar oluştururuz.Hepimiz sosyal olarak güvenliğe(satürn-uranüs birlikteliği)ihtiyaç duyarız.

Uranüs enerjisinin en yaygın semptomları, nedeni bilinmeyen huzursuzluk duygusu ve özgür olabilmek için herşeyi fırlatıp atma isteğidir.

Eğer kişi Uranüs'ün evrimsel ihtiyaçlarına cevap verirse,Uranüs ile açı oluşturan gezegenler ve bulundukları evler doğrultusunda kendi eşsizliğini,dehasını,bireyliğini ve yaratıcılığını gerçekleştirecek ve gittikçe ilerletecek bir deneyime sahip olur(alıntı)
"BAZI KİŞİLERİN FİKİRLERİ SENİN GERÇEĞİN OLAMAZ"..


Kullanıcı avatarı
MAVİ LOTUS
*GriAkrep*
*GriAkrep*
Mesajlar: 447
Yaş: 51
Kayıt: Çrş 06 May, 13:29

Re: ZAMANIN SONU(2012-Dünyanın sonu?..)

Okunmamış mesaj gönderen MAVİ LOTUS » Cum 05 Haz, 17:45

Sanırım yukarıdaki yaptığım alıntılar ve açıklamalarım "foton ışıması"adlı olaylada ilgili..

ve ben foton ışımasında olacak mucizevi gelişmelerin birdenbire olacağına inanmıyorum..

hayat adildir..ve hakettiğimiz ölçüde ödüllendiriliriz..yani ruhsal ve kişisel anlamdaki gelişimimiz bunu hakettiğimiz oranda olacaktır..

inşallah bu gelişimi yakalayanlardan oluruz..

ve ta çocukluğumdan beri içimde böyle bir his vardı..sanki birgün aradığım gerçek güzelliği bulacaktım..yasda kalbimde bir gün onu ne olursa olsun inşa etmeyi başaracaktım..

ve ne tuhaf o çocukça sezgim gerçekmiş..bunu içimdeki bir hayal ürünü olarak düşünmüştüm hep..ulaşılması imkansız güzel bir hayal olarak görmüştüm..MEĞER BÖYLE OLAĞAN ÜSTÜ GÜNLER VARMIŞ..işte o gün yaklaşıyor..ama o sevgiye ulaşıp ulaşmayacağım hala meçhul..inşallah ona ulaşırım..

Gerçek sevgiye ulaşmak yani kalbimdeki sevgiyi en temiz ve hakiki yapmak şu hayattaki en büyük amacım..yani "insan olmak"en büyük amacım oldu hep..
"BAZI KİŞİLERİN FİKİRLERİ SENİN GERÇEĞİN OLAMAZ"..

Kullanıcı avatarı
MAVİ LOTUS
*GriAkrep*
*GriAkrep*
Mesajlar: 447
Yaş: 51
Kayıt: Çrş 06 May, 13:29

Re: ZAMANIN SONU(2012-Dünyanın sonu?..)

Okunmamış mesaj gönderen MAVİ LOTUS » Prş 11 Haz, 16:37

Bence gelecekte bireysellik ile birlik ve beraberlik dengede olacak..yani bu ikisini birlikte yürütebilirsek belki ideale yakın bir yaşantı yakalayacağız..

yani tek başına bireyciliğe yada tek başına birlik ve beraberlik kavramlarını zararlı buluyorum..

her ikisini de başarmalıyız..

gelecek sanırım düşüncelerimizin güzelliğine kilitlenmiş durumda..

Yani bu yeni çağda anahtar kelime "iyi düşünme"olacak..yani iyi niyet olacak..buna bağlı şekillenecek bir gelecek bekliyor bizi..

yani bir cennet yada cehennem yaratmak tamamen düşüncelerimize bağlı olacak..

Keşke bir kez olsun insanlık bunu başarabilse..
"BAZI KİŞİLERİN FİKİRLERİ SENİN GERÇEĞİN OLAMAZ"..

Kullanıcı avatarı
MAVİ LOTUS
*GriAkrep*
*GriAkrep*
Mesajlar: 447
Yaş: 51
Kayıt: Çrş 06 May, 13:29

Re: ZAMANIN SONU(2012-Dünyanın sonu?..)

Okunmamış mesaj gönderen MAVİ LOTUS » Cum 03 Tem, 14:46

FOTON IŞIMASI..

Bu konuyu ilk defa elbetteki Akreportal'dan duydum..Ama ilk orada yazılmamıştı..başka sitelerde de vardı bu konu..

ve akreportalda foton ışımasının yaşamımıza getireceği yeniliklere "kişisel"yorumlarda yapılmıştı.ve bu yorumlardan birini belki de kopya ettiğim düşünüldü..

orda denilmiştiki foton ışıması belirgin değişimler getirmeyecek..yani mucizeler beklemeyin..

bu yorumu bende yaptım buraya..çünkü bende öyle düşünüyorum..evet şüphesiz değişimler olacak ama bu değişimleri hakettiğimiz kadar ruhumuzda göreceğiz..hakettiğimiz kadar..

yani bu yorumu yapmak için büyük bir düşünür olmaya gerek yok..biraz akıl ve mantık yürütmek yeterli bunu tahmin etmek için..yani benimde aklım var bende insanım benim de ruhum(sezgim,duygularım vs.)var ben de insanım..


zaten bu oluşumdan büyük değişimler,mucizeler beklemek "insanın imtihan"sırrınada ters olmazmıydı?..o zaman insanın dünya denen boyuttaki sınavına gerek kalmaz,dünya 2.bir cennet olurdu..

evet foton ışıması olayı mucizeler getirmeyecek..yani apaçık mucizeler..tek getirisi ruhsal gelişime ivme kazandırması olacak anladığım kadarıyla..

ve gelişimi de hakeden yaşayacak..
"BAZI KİŞİLERİN FİKİRLERİ SENİN GERÇEĞİN OLAMAZ"..

Kullanıcı avatarı
MAVİ LOTUS
*GriAkrep*
*GriAkrep*
Mesajlar: 447
Yaş: 51
Kayıt: Çrş 06 May, 13:29

Re: ZAMANIN SONU(2012-Dünyanın sonu?..)

Okunmamış mesaj gönderen MAVİ LOTUS » Cum 31 Tem, 15:24

BU KONU İLE İLGİLİ ŞU ALINTIYI BULDUM..BUNU DA GÖNDERMEK İSTEDİM:

**
Maya takviminin 21 Aralık 2012'de sona erdiğine inanmanın riskleri!


- Fatih Keçelioğlu'nun Carl Johan Calleman'dan çevirisidir. -



Yaklaşık sekiz yıl önce ben ve John Major Jenkins Maya takviminin son tarihinin anlamı üzerine bir tartışmaya girmiştik ve özellikle de Uzun Sayım enerjilerinin 28 Ekim 2011’de mi yoksa 21 Aralık 2012’de mi bittiğine odaklanmıştık. Bu hala “2012 fenomenine” ilgi duyan herhangi birisi için en önemli soru olarak duruyor. O zamanlar bu teorik ve hatta saç yoldurtan cinsten bir tartışma gibi gözüküyordu, ancak bugün bu soru çok önemli ve geleceğe nasıl baktığımızı somut olarak şekillendiriyor. Pek çok kişi son tarih meselesini halının altına süpürüp unutmayı tercih etse de aslında entelektüel dürüstlüğü bozulmamış kişiler için bu imkânsız. O tartışmadan sonra Jenkins 21 Aralık 2012 tarihinin dünyanın sonunun geleceği “kıyamet günü” olarak sunulduğu bir History Channel belgeselinde ekranlara çıktı. YouTube’da da yayınlanan bu belgeselin ardından aralarında genç insanlarında bulunduğu kişilerden bu tarihte dünyanın sonunun geleceğinden korktuklarını yazdıkları mektuplar almaya başladım. Pek çok bilgili kişi büyük ihtimalle Maya takviminin bu şekilde sunulmasını reddeder ama yine de bunun kime faydası olacağını sormak gerek. Kanımca bu tür belgesellerde gözüken kişiler ve onlardan hariç pek çok kişinin de Maya takviminin 21 Aralık 2012’de sona ereceğini iddia etmesinden çıkarı olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla 28 Ekim 2011 tarihinin medyada duyurulmamasının bir tesadüf olmadığını düşünüyorum. Her şeyden önce, bildiğim kadarıyla bitiş tarihini 28 Ekim 2011 olarak sunan hiç kimse bunu önceden belli bir kıyamet günü olarak sunmuyor ve uygunsuz bir şekilde Maya takvimini korku ile beraber akla getirmiyor.



Yukarıda belirttiğim tartışmadan beri iki olası son tarih arasında iki farklı entelektüel kültür oluştu, bir tanesi inanç (21 Aralık 2012) diğer ise delil üzerine kurulu (28 Ekim 2011). Bu iki kültür arasında ki mesafe neredeyse ikisinden birinin Gregoryen (güneş) takviminin kullanımına olan mesafesi kadar uzaktır. 21 Aralık 2012 önerisi kanıtlanmamış bir inanç olan yalpalama (precession) döngüsünün insan evrimi için bir anlamı olduğuna dayanıyor ve inanılmaz bir şekilde bu son tarihi savunan hiçbir kişinin bu basit öneriyi kanıtlamaya çalıştığını görmedim. Öte yandan 28 Ekim 2011 tarihi, eski Maya kaynaklarından bilinen Dokuz Altdünya ve On Üç Üstdünyanın evrensel evrimi tüm yönleriyle tanımladığını destekleyen muazzam kanıtlara dayanmaktadır. Dahası Mayaların kehanetlerini ve tahminlerini baktun, katun, tun gibi zaman birimlerine dayandırdığını kanıtlayan kapsamlı deliller olmasına rağmen tek bir Maya metni 26,000 yıllık yalpalama döngüsünden bahsetmez. 21 Aralık 2012 son tarihini savunanlar, bu son tarihe götüren Maya takvimi değişim noktalarını tanımlamıyorlar. Bu yüzden ciddi herhangi bir bilimsel teorinin temel taşı olması gereken, tahminlerden yola çıkarak test edilebilirlik vasfı onların hipotezinde yer almıyor. Dolayısıyla bu bilim olmaktansa inanç olarak tanımlanabilir. 21 Aralık 2012 tarihi etrafında inançtan başka hiçbir şeye dayanmayan bir kültür ortaya çıktı ve bu Maya takviminin kalıplarına dayanarak bilimsel olarak anlaşılabilen ve kanıtlanabilen bir şey olmaktansa fanteziler, korkular ve umutlar için uygun bir yansıtma perdesi görevi görüyor.



28 Ekim, 2011 son tarihi ise mantıkla anlaşılabilir. Bu son tarih ayrıca birtakım tahminlerle onaylandı ve en güncel olanı benim ekonomik çökümün geleceğini ve zamanını tahmin etmem: “Böyle bir [finansal] çöküş hangi şekilde vuku bulursa bulsun, öyle görünüyor ki bu büyük olasılıkla Beşinci Gecenin Kasım 2007’deki [daha net konuşursak 19’u] başlangıcına yakın bir tarihte vuku bulabilir” (Maya Takvimi ve Bilincin Dönüşümü, sayfa 278). Bu tahminle uyumlu bir şekilde bugün ekonomistler başlangıç tarihinin Aralık 2007 olduğunda hemfikirler (Bakınız Şekil 1). Bu tahmini benim İngilizce de ki ilk kitabım olan, 1999 yılında yazdığım ve 2001'de basılan Zamanımızın En Büyük Gizemini Çözmek: Maya Takvimi (sayfa 187) adlı eserde açık olarak belirtmiştim bile. Bu gerçektende Edgar Cayce’in zamanında yaptığı meşhur New York borsasının çöküşü tahmini ile paralel, ancak benim tahminim yaklaşık on yıl öncesinden yapılmıştı ve herhangi bir profesyonel ekonomist bu kadar zaman öncesinden böylesi bir ekonomik düşüşü tahmin edemezdi. Ancak ben sıra dışı psişik yeteneklerim olduğunu savunmuyorum aksine bu tahmin, doğru son tarih olan 28 Ekim 2011 ile Maya takvimin gizeminin çözüldüğünü tasdik ediyor. Bu tahminlerin doğru olduğunu kitaplarımda belirttiğim sayfaları incelerseniz sizde onaylanabilirsiniz. Öte taraftan Maya takviminin 21 Aralık 2012'de biteceğini öne süren herhangi birisi benzer bir tahminde bulunmadı ve aslında Maya takvimine dayanarak bir tek isabetli tahmin yaptıklarını iddia edemezler. Bu Maya takvimi ile medeniyetin evrimini anlamaya çalışan birisi için kırmızı ışık anlamına gelmeli.

Resim

Maya takvimini kanıta dayalı veya inanca dayalı olarak yorumlamanın pratik sonuçlarına gelmeden önce zamanın doğasını ve Maya takvimini özel kılan şeyin ne olduğunu ele almamız gerekiyor. Diğer bir deyişle Maya takvimi ile ilgilenmek için nedenlerimiz olup olmaması önemlidir. Neden diğer tüm takvimlerden farklı olarak Maya takviminin bir son tarihi var? Bunun cevabı, Maya takviminin diğer takvimlerden tamamen farklı bir tür zamanı ifade etmesidir. Çoğu takvim, Gregoryen, İslam, Budist ya da İbrani takvimleri astronomik döngülere dayanırlar ve sürekli devam eden bir zaman algısı getirirler. Ölçülebilir mekanik zamanı tarif ederler ki bu zamanın Eski Yunanlıların Chronos dedikleri yönüdür. Aslında modern dünyada zamanın tanınan tek yönü budur. İster ayın ister dünyanın döngüleri olsun isterse yalpalama döngüsü olsun bu döngüler önümüzde ki milyarlarca yıl boyunca devam edecekler ve bu yüzden bu döngülere dayanan takvimlerin sonra ermesi için bir neden yoktur. Maya takviminin ise bir sonu olduğundan bunun mekanik zamandan farklı bir zaman türüne dayandığı ortadadır ve dolayısıyla son tarih konusuda bilince dayalı zaman çerçevesi içinde tartışılmalıdır. Bilince dayalı zaman Eski Yunan’da Kairos olarak bilinirdi ve dolayısıyla biz bunun kaynağının ne olduğunu sormalıyız.





Eğer Maya Uzun Sayımının kaynağı için bilgi bulma amacıyla eski kaynaklara gidersek bunun astronomik döngülere dayandığını asla söylemediklerini görürüz1. Aksine Palenque’de ki Yazıtlar Tapınağı gibi Maya kaynaklarının açıkça söylediği şey Uzun Sayımın Dünya Ağacına ya da diğer kaynaklarda geçtiği ismiyle Yaşam Ağacına dayandığıdır. Yakında yayınlanacak olan The Purposeful Universe (Inner Traditions, Aralık 2009) adlı kitabımda* ele alacağım gibi Maya zamanı aslında nicemlenmiş (quantized) zamandır ve Evrensel Yaşam Ağacının farklı kuantum hallerini tanımlamaktadır. Maya takvimi daima böylesi kuantum zaman değişimleri çerçevesindedir ve sürekli devam eden astronomik döngülere dayanmaz. Bu sayede hem kendi bireysel hayatımızın hem de insanlığın ve uygarlığın önemli anlarını anlayabiliriz. Bu kuantum değişimlerinin arkasında olan evrenimizin merkezinde ki Evrensel Yaşam Ağacı, modern bilim tarafından ancak 2003 yılında bulundu. Onun gerçekliğinin artık kanıtlanmış olması ve sadece bir sembol veya mit olmaktan çıkması bizim tüm varoluşu anlayışımızda bir devrim çağrısıdır. Bu sadece bilimi etkilemez, aynı zamanda sık sık Yaşam Ağacına göndermelerde bulunan dini kehanetleri nasıl anladığımızı da etkiler. Mesela İncil’in Vahiyler Kitabı buna göndermede bulunur ve biz farkındalığımızı buna odaklanmaya başladık. Maya takviminin Yaşam Ağacından meydana gelmesi sadece günlük düzeyde geçerli değildir, her günün bir işareti ve sayısı olduğu gibi her katun, baktun, pictun vs bir sembolle ifade edilir ve farklı kuantum hallerini ifade eder. Bu haller ise Mayaların çağlar dediği, evrensel evrimin coğrafi ve tarihi dönemlerini yaratır. Pek çok insan Maya takvimi sona ererken kuantum sıçramaları bekliyor ve bunda da haklılar. Ancak sürekli devam eden astronomik döngüler tanımları gereği asla kuantum sıçramalarını bize göstermezler. Maya takviminin fosil kayıtlarında ve insanlık tarihinde ki zihinsel dönüşümlerde (bunlar yavaş ve düzenli olmaktan çok uzaktırlar) bulunan bu kadar çok kuantum sıçramasını açıklayabilmesinin nedeni diğer takvimlerden farklı olarak nicemlenmiş olmasıdır.**



Maya zamanını nicemlenmiş olarak anlamak, aynı zamanda potansiyel olarak bile dünyanın sonu olmayan sözde son tarihe daha anlamlı bir şekilde bakmamızı sağlıyor (Bu yüzden 28 Ekim 2011 tarihini kucaklayan hiç kimse bunu dünyanın sonu olarak görmüyor). Son tarih basit olarak Evrensel Yaşam Ağacının en yüksek kuantum haline eriştiği nokta anlamına geliyor. Bu aynı zamanda başlayacak yeni bir döngünün olmaması demek. Bu temeli oturtmak Kehanetler Kitabında tanımlanan “Yeni Kudüs”te barış dolu bir mutluluk çağı yaratacak halide rasyonel olarak anlamanın da tek yolu. Ya da bunun yerine bir Hindu benzetmesi kullanırsak bu en yüksek halin Karma tekerleklerinden (döngülerinden) özgürleşmek anlamına geldiğini düşünebiliriz. Kanıt temelli Maya takvimini inceleyen bir öğrenci bilir ki neredeyse insanlık tarihinde ki tüm savaşlar ve çatışmalar evrensel enerjiler arasında ki kuantum değişimlerinden meydana gelir ve Dünya’da uyumun hâkim olması için ciddi bir umut ancak bu kuantum değişimlerinin sona ermesi ile mümkündür. Dolayısıyla bu tür bir Maya takvimi yorumunda son tarihin yaşamın sonu veya dünyanın sonunun geleceği bir “kıyamet günü” olarak düşünülmesi için kesinlikle hiçbir neden yoktur.



28 Ekim 2011 son tarihi enerjiler arasında ki değişimlerin sona ereceği anlamına gelir ve bu yüzden bunu takip edecek yıl olan 2012’nin çok özel olduğunu pek çok kişinin sezmesine şaşırmamak gerekir. Şimdiye kadar evrensel evrimi yürüten süreçler sona erecekler ve bir süre sonra her şey sakinleştiğinde insanoğlu kendi başına evrimi yaratmaya devam edecek. Benim görüşüme göre son tarih sadece yeni bir değişim demek değil. Aksine bu o noktaya kadar Yaşam Ağacının kuantum hallerinin birbirini izlemesinden kaynaklı değişimlerin sonu anlamına geliyor. Bu değişimlere bir örnek olarak Beşinci Gece’nin başlangıcında ekonominin düşüşe geçmesine yol açan kuantum değişiminden yukarıda bahsetmiştim. Böylesi bir yeni Cennet Bahçesi vizyonu (daha üst bir seviyede de olsa) Maya takviminin mekanik astronomik döngülere dayandığına ve dolayısıyla yeni bir döngünün başlayacağına inanan insanlara rasyonel gelmeyecektir. İnsanlığın kurtuluşunu ve gelecekte geri gelecek bir Cennet Bahçesini anlamak temelde nicemlenmiş zamanı anlamayı gerektirir. Bu önemli bir prensibi ortaya koyar: kanıt temelli Maya takvimini anlamak zor değildir ve o saçma değildir. Bu sizin eski düşünme kutunuza düşüncesizce koyabileceğiniz bir şey değildir. Maya takvimi diğer tüm takvimlerden temelde farklıdır ve bunun neden ve nasıl olduğunu anlamak onu derin bir şekilde şereflendirmeyi ve saygı duymayı gerektirir.

Resim

Bu perspektiften bakıldığında görüyoruz ki döngüsel dönüşümlerin sonuna ve evrenin en yüksek kuantum seviyesine yaklaşıyoruz. Bu durumda mantıken yaşadığımız ekonomik düşüş takvimin daha önce ki Gecelerinde yaşadığımız gibi sadece bir “durgunluk” veya “geri çekilme” olmayacaktır. Bu gerileme aslında ekonominin döngülerinin sonunun başlangıcıdır. Maya takviminin zaman döngülerini incelediğimizde ve Gecelerde ki ekonomik daralmaları göz önüne aldığımızda, ekonomik döngülerin nasıl sona ereceğine dair bazı tahminler yapabiliriz. Büyüme ekonomisini aşağı çeken ilk dalga Beşinci Gece ile geldi ve büyümede, borsa değerlerinde ani bir düşüşe yol açtığı gibi işten çıkarılmalar ve hacizler arttı. Biz şu anda böylesi Geceler arasındayız, Altıncı Gündüzde (Bkz. şekil 2) aynı süreçler daha yavaş bir hızda devam ediyor ve hatta geçici olarak tersine dönebilir. Altıncı Gecenin başladığı tarih olan 8 Kasım 2009’a doğru ekonomik gerilemenin güçlenmesini ve Amerikan Dolarının çökmesini ve buna bağlı olarak dünyada kurulu para sisteminin çöküşünü bekleyebiliriz. Pek çok olay böylesi bir etkinliği tetikleyebilir ama önemli olan bunu ne tetiklerse tetiklesin, kaldı ki bu bir politik olay olabilir, sonuçta Altıncı Gecenin enerjisinin bir sonucu olacaktır. Aklıma gelmişken bu Altıncı Gündüzün ikinci yarısında ki yeniden doğuş enerjisinin neden bu kadar önemli olduğunu da açıklamaktadır.


Böylesi bir çöküşün ne anlama geleceğini ancak hayal edebiliriz ancak sanıyorum herkes bunun günlük hayatlarımıza yansımasının çok güçlü olacağı konusunda hemfikirdir. Zorlukların çok fazla gelmesinden dolayı pek çok insanın Yaratılışa inancını kaybetmesi veya cezalandırıldığımızı düşünmesi sözkonusu olabilir. Ben buna farklı bakıyorum: Galaktik Altdünya’nın bilinci gezegen için önceden planlanan bir koruma mekanizmasını uygulamaya koyuyor ve öncelikle büyümeyi durduruyor, tıpkı bir kanser doktorunun bir iyileşme olmadan önce yapması gerektiği gibi.2 Şimdi belki fark ettiğiniz üzere Maya takviminin son tarihi tartışması önemli bir konu haline geliyor çünkü gelecekle nasıl bağımızı kuracağımız buna dayanıyor. Bu ne saç yoldurtan türden akademik bir tartışma ne de sorumsuz bir Yeni Çağ fantezisidir. Kanıt temelli Maya son tarihi olan 28 Ekim 2011’i savunanlar, aslında Altıncı Gece ile gelecek olan daha derin bir ekonomik kriz için insanların hazırlık yapmasını öğütlüyorlar. 21 Aralık 2012 hakkında konuşanlar ise mantıkları ile tutarlı bir şekilde gelecekte ki bu fantezi sahnesine yansıtma yapmaya devam ediyorlar. Bu kişilerin aslında söyledikleri şey şu: “Kendinizi şimdi Yeni Dünya için hazırlamayın! 21 Aralık 2012’de değişim gelene kadar bekleyin!”. Çünkü onlar bu tarihten önce ki kuantum sıçramalarının farkında değiller. Son tarihi tam olarak bilmek insanlar için son derece büyük bir öneme sahip çünkü bu şimdiki anda hangi kuantum sıçramasını yaşamakta olduğumuzu bilmenin tek yoludur. 21 Aralık, 2012 tarihini savunanlar basitçe modaya ayak uydurup kendilerini öne çıkarma çabasındalar (ve bir takım ürünler satma peşindeler). Bence artık bu kişilerin yaptıklarından dolayı başkaları için nasıl bir sorumluluk taşıdıklarını fark etmeleri gereken zaman geldi. Büyük ihtimalle bu yüzden Maya takvimi ve 21 Aralık 2012 tarihi ile ilgili çekilen ve kesinlikle insanların kafasını karıştırmak için yapılan ilk Hollywood filmi Kasım 2009’ta gösterime girecek, yani Altıncı Gece başladığında. Sonrasında hâkim olan medya 21 Aralık 2012 tarihini gerçeği çarpıtmak için kullanacak ve elbette ki bu oyuna katılmak isteyenler olacak. Bu durumda Maya takvimini onunla uyumlanmayı imkânsız kılan geç bir tarihe yansıtmanın kimin işine yaradığını görmek oldukça kolaydır.



Kurulu olan uluslararası para sistemi Altıncı Gecede çöktüğünde gidilebilecek iki yol olacak. Birinci yolda bankalar, kâr ve büyümenin olmadığı sokakta ki insanın organize ettiği yeni bir ekonomiye geçilecek ve bu yenidünyada hâkimiyetin yeri olmayacak. Uluslar arası para sisteminin çöküşü özellikle de tüm borçların donmasına yol açacağından gerçekten tamamıyla eşitçi, gönüllü ortaklaşmaya dayalı ve açgözlülüğün dünyayı yok etmeyeceği bir dünyayı yaratma potansiyelini taşıyor. Bu tabii ki bir azınlığın kârı için organize edilmiş ve insanların ihtiyacındansa soyut değerlere yönelinen bir banka ve para sistemini dışarıda bırakıyor.



Yine de evrensel plana göre böylesi bir Yeni Dünya’nın uygulamaya konmasının dirençle karşılaşmamasını beklemek çok naifçe olur diye düşünüyorum. Bazı insanlar diğerleri üzerinde kurdukları güçlere tutunmak isteyeceklerdir. Pek çok kişi için mevcut olan insanın insana hâkimiyeti düzeninin düşüşü şoke edici olacaktır, çünkü bu alışageldikleri güven içinde yaşanan bir dünya deneyimini bozacaktır. Bankacılar, hükümetler, medya kuruluşları ve dünya çapında hüküm süren kurumlar tek bir yeni dünya para birimi oluşturmaya çalışacak ve egemenliklerini sürdürmeye çalışacaklardır ve buna da çok iyi hazırlanmış olduklarını düşünüyorum. Bilhassa insanlar kanıta dayalı Maya takviminin farkında değillerse ve bu zor dönemin yeni bir dünya yaratmak için gerekli sürecin bir parçası olduğunu görmezlerse bu durum gerçek olacaktır. Ancak ben yaklaşan Evrensel Altdünyanın yeni bir birlik bilinci getireceğini ve sırf varoluşun mutluluğunun ve var olan her şeyi olduğu gibi kabul ederek sevgi ve şefkat duyma halinin geleceğine ikna oldum. Yani belki her şey eski ekonomi açısından “daha iyi” olmayacak, ancak hayat daha eğlenceli olacak çünkü daha yeni bir bilinç seviyesi sayesinde dünyanın farklı bir şekilde algılanması mümkün olacaktır. Bu yüzden önümüzde ki yıllarda gerçekleşecek, görünüşte çelişkili görünen gelişmelerin kafa karışıklığı bizleri bekliyor. Buna hazırlığın kritik bir parçası ise (her ne kadar gelişmelerin yerine oturması son tarihten sonra bir süre daha devam edecek olsa da) en azından insanlara evrimin ritmini isabetli bir şekilde gösterecek olan ve 28 Ekim 2011’de biten, kanıta dayalı Maya takvimi bilgisidir.



Bu yüzden önümüzde ki dönem için ortaya çıkan vizyon ne “dünyanın sona ereceği” ne de “hepimizin mutlu şekilde uçacağıdır". Bunun yerine biz geleceği anlamak için elimizde ki en iyi delillere dayanan oldukça karmaşık bir senaryo görüyoruz. Bunun Vahiyler Kitabında anlatılan “Yeni Kudüsün” zorlu doğum senaryosu ile çok benzerliği vardır. Bu kitapta anlatıldığı gibi bu Yeni Dünya herkes için değildir ve ona tahammül edebilmek için kişinin kesinlikle manevi güce ve bütünlüğe ihtiyacı vardır. Bu tartışmaya dini bir hava katmak istemiyorum ama kesin olan bir şey var ki bu yeni dünyaya adım atmak isteyen herkes samimi bir şekilde hakikati aramalı ve basite kaçan açıklamalardan kaçınmalıdır.



Maya takvimi evrensel olsa da ve Vahiyler Kitabına özünde bağlı bulunsa da bugün ki Mayaların kendi son tarihlerini nasıl gördüğünü bilmek önemlidir. Doğal olarak bazıları takvimlerinin dünya çapında ilgi görmesinden mutlular ve arkeologların onlara söylediklerine yani 21 Aralık 2012 tarihine basitçe inanıyorlar. (Bu tarihin kökeninin dayandığı Uzun Sayım, Mayaların uzun süredir kullanmadığı bir sistemdir, dolayısıyla bu tarih onlara modern arkeologlarca iletilmiş durumdadır). Ancak İhtiyarlar Heyeti Lideri Don Alejandro Oxlaj gibi daha güven duyulan kaynaklar bu sürüye dahil olmuyorlar. Onunla iki yıl önce yaptığım röportajı izleyenler (Mayan Majix sitesinde DVD olarak bulabilirsiniz) onun 21 Aralık 2012 tarihini yanlış bir hesaplama olarak reddettiğini görebilirler (Bu o sırada benim için bir sürpriz olmuştu). O da On Üç Baktun ve 13 Ahau kehanetini taşıyor ve bu 28 Ekim 2011 tarihi ile tutarlıdır (bu tarihte bir 13 Ahau günüdür). Her ne kadar o benim gibi bir son tarih belirtmese de son katun döngüsünün (son 7200 günlük kehanetsel dönem) 1992’de başladığı konusunda hemfikir olduk. 10 Şubat 1992’de başlayan bu katun ile yeni bir dünyanın ortaya çıktığı önemli olayların ve kuantum sıçramalarının gerçekleştiğini kolaylıkla görebiliriz: Soğuk Savaşın sonu ve Sovyetler Birliğinin çöküşü (25 Aralık 1991), Avrupa Birliğinin Kuruluşu (7 Şubat, 1992) ve Dünya Çapında Ağın (WWW) başlatılması (Ağustos 1991). 21 Aralık 2012 insanları tarafından savunulan katun döngüsü (John Jenkins History Channel’da ki “Kıyamet Günü” belgeselinde Nisan 1993 diyor) yeni dünya çoktan ortaya çıkmıştı bile. Bu son tarihi kucaklayan insanlar gelecekte de her zaman için dünyada gerçekten olan şeylerin su birikintisinde yüzecekler. Bu durum son tarihin en büyük önemini ortaya koyuyor. Yaklaşan kuantum sıçramalarının bilinçli olarak bir parçası olmak isteyen ve bunlardan kaynaklanan yaratılış dalgalarında sörf yapmak isteyenler eğer kanıt temeli Maya takvimini ve 28 Ekim 2011 son tarihini reddederlerse bu fırsatları kaçıracaklardır. Eğer delilleri görmezden gelirseniz ve 21 Aralık 2012 “hizalanma” 3 peygamberlerini dinlerseniz büyük ihtimalle sizin hayatınızda çok ciddi direk sonuçlar doğacak ve bu geleceğe nasıl yaklaştığınızı etkileyecektir. Galaktik Altdünya’da hızlanan zaman yüzünden iki son tarih arasında ki 420 günlük fark gerçekten gece ve gündüz arasında ki fark kadar büyük olacaktır. (ALINTI)
"BAZI KİŞİLERİN FİKİRLERİ SENİN GERÇEĞİN OLAMAZ"..

Kullanıcı avatarı
MAVİ LOTUS
*GriAkrep*
*GriAkrep*
Mesajlar: 447
Yaş: 51
Kayıt: Çrş 06 May, 13:29

Re: ZAMANIN SONU(2012-Dünyanın sonu?..)

Okunmamış mesaj gönderen MAVİ LOTUS » Cum 31 Tem, 15:28

LOTUS'UN NOTU:Bu konu gerçekten ilgimi çekti..Ve bu mucize tarih 21 Aralık 2012 midir yada 28 Ekim 2011 midir bilinmez ama benim bu tesbiterden çıkardığım sonuş şu:İnşallah bu tarihlerden önce insani anlamda epeyce bir mesafe katma dileğim ve duamdır..yoksa anlıyorum ki en büyük amacımı gerçekleştirmem ya zor olacak yada hiç olmayacak..

inşallah bunu başarabilirim..
"BAZI KİŞİLERİN FİKİRLERİ SENİN GERÇEĞİN OLAMAZ"..

Kullanıcı avatarı
ashlı
*Yılan*
*Yılan*
Mesajlar: 120
Yaş: 43
Kayıt: Pzr 19 Tem, 13:56

Re: ZAMANIN SONU(2012-Dünyanın sonu?..)

Okunmamış mesaj gönderen ashlı » Cum 31 Tem, 17:56

İlgi çekici bir konu evet.. Birkaç yıl önce izlediğim The X Files dizisinin finalinde 21 Aralık 2012 tarihinden bahsediyorlardı..
I'd like to run away from you.
But if you didn't come and find me..
I would die..


Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Araştırma Genel Konular” sayfasına dön