gönderen keşmekeş » Sal 11 Ara, 21:46
ATLARIN VÜCUT YAPISI
Atların boylarının tespiti için cidago (iki omuz kemiği arasında ikinci ve on ikinci sırt omurlarının arasındaki bölge) bölgesi esas alınır. Atın vücut ağırlığının % 60’ını ön bacaklar, % 40’ını da arka bacaklar taşır. Bu duruma göre ön bacaklara daha fazla yük binmektedir. Atın ön bacakları gövdeye sağlam bir kas sistemi ile bağlanmıştır. Bu, atın koşması sırasında yerden gelen darbelerin biniciler tarafından hissedilmemesi için çok mühim bir hususiyettir. Atın vücut ağırlığının % 60’ı binicisinin ağırlığı ile birleştiğinde ön ayaklara daha da fazla yük binmektedir. Bu durum, atlardaki sakatlanmaların büyük bir nispette ön bacaklarda meydana gelmesini netice vermektedir. Ön bacakların vücuda kaslarla birleşmesinin yanında parmak kemikleri ile incik kemiği arasındaki topuk eklemi ve daha aşağıdaki parmak eklemleri; atlama, koşma ve yürüme esnasında yerden gelen darbeleri yumuşatarak yukarıya doğru iletir. Omuz bağlantısına yardımcı olan bu eklemler, normalden daha çok gerilerek, kısmen amortisör vazifesi yaparlar.
Florida Üniversitesi’nden araştırmacılar, 2002 yılında gerçekleştirdikleri bir çalışmada, atların bacağındaki üçüncü metakarpal kemiğine, evrimle izahı mümkün olmayan son derece mükemmel bir sistemin yerleştirilmiş olduğunu keşfetmişlerdir. Buna göre, yaklaşık 25 cm uzunluğundaki kemik üzerinde bulunan ve kan damarlarının geçişini sağlayan, fasulye büyüklüğünde bir delik, basıncı tolere edecek şekilde ayarlanmıştır. Lâboratuvar testlerinde defalarca kemiği kırma girişiminde bulunan bilim adamları, kemiğin delikten dolayı bu bölgeden kırılmadığını tespit ettiler. Çünkü delik çevresindeki kemik dokunun lifleri ve dairevî bir dizilim gösteren hücre toplulukları (Havers sistemi) basıncı geniş bir yüzeye dağıtacak ve atın bacağının bu noktadan kırılmasını engelleyecek şekilde yaratılmıştır. Bu mükemmel sistem, dikkate değer bulunduğu için bir mühendis, bunu uçak gövdelerinde kablo geçişlerinin sağlandığı deliklere taklit edebilmek gayesiyle NASA’dan finansman sağlayarak çalışmalara başlamıştır.
ATIN TIRNAĞI
Atların belirgin hususiyetlerinden biri de, tek tırnaklı olmalarıdır. Toynak olarak adlandırılan bu ölü keratin yapı çok serttir ve alttaki canlı hücrelerin bölünmesiyle sürekli uzar. Bu tırnaklar atların yürümeleri esnasında aşınmakta ve alttan gelen yeni tırnak dokuları diğerlerinin yerine geçmektedir. Karbon, azot, oksijen, hidrojen ve kükürt gibi maddeler ihtiva eden tırnaklar, ısıyı fazla iletmeyecek şekilde yaratılmıştır. Tırnağın içindeki canlı ve yumuşak kısımlar, kışın soğuğu, yazın ise sıcağı hissetmez. Sert ve katı görünen tırnak ile canlı doku arasında mükemmel bir süspansiyon sistemi mevcuttur. Atlar oldukça sert bir zeminde yürüseler de bu sertlik, canlı dokuya tesir etmez. At, ayağını yere bastığında tabandan içe doğru bir baskı gelir ve basınç ortaya çıkar.
Tırnağın arka kısımları yani ökçeler, yanlara doğru açılır. Ön kısmın yukarısında çok hafif bir daralma olur. Ayak yerden kalkınca eski hâlini alır. Her adım atışta bu sistem ile tırnağın canlı dokularına kan gelir ve gelen kanın yukarıya doğru pompalanması sağlanır. Böylece tırnak, iyi bir şekilde beslenmiş olur, bu da onun uzamasını sağlar. Yaklaşık 1,5 m yükseklikten atlayan bir atın tırnağı, yere bastığında 10–12 ton basınca mâruz kalır. Atların yetersiz ve dengesiz beslenmeleri, tırnağın aşınabilmesi için yeterli büyüklükte arazinin olmaması, ağır yükler taşıması gibi durumlar, tırnakların değişik bölgelerinde çatlamalara ve bilhassa uç kısımlarında kırılmalara sebep olmaktadır. Buna benzer sebeplerden kaynaklanan bozuklukları önlemek için atların tırnaklarına bulundukları ülkelerin geleneklerine göre değişen tiplerde metalden yapılan nallar çakılır.
ATIN UYKUSU
Atlar; sığır ve koyunlara nispetle daha az uyur. Atlara ayakta uyuma ve dinlenme kabiliyeti verilmiştir. Boyundan sırta doğru uzanan bir kas ile ön ve arka bacaklardaki kasların hususi bir mekanizmayla kilitlenmesi, atın düşmeden uyuyabilmesini sağlar. Atların bazen açık havalarda güneşin sıcaklığından faydalanmak için yere yattıkları olur. Fakat yerde oldukları sürede solunum ve sindirim organları aşırı derecede basınca mâruz kaldığından, uzun süre yatamazlar. Uyumak için genelde günün en sıcak saatlerini tercih eder ve günde yedi saat kadar uyurlar. Ancak bu uyuma sürekli değil, kesintilidir.
DR. BURAK BİLAL BEY
KAYNAKLAR;
-Arpacık R., At Yetiştiriciliği, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Ankara,1999.
-Florida Üniversitesi: From the Bone of a Horse, a New Idea for Aircraft Structures, 2 Aralık 2002.
-Timney B, Macuda T, Journal of the American Veterinary Medical Association Vol 218, No. 10, May 15, 2001.
ATLARIN VÜCUT YAPISI
Atların boylarının tespiti için cidago (iki omuz kemiği arasında ikinci ve on ikinci sırt omurlarının arasındaki bölge) bölgesi esas alınır. Atın vücut ağırlığının % 60’ını ön bacaklar, % 40’ını da arka bacaklar taşır. Bu duruma göre ön bacaklara daha fazla yük binmektedir. Atın ön bacakları gövdeye sağlam bir kas sistemi ile bağlanmıştır. Bu, atın koşması sırasında yerden gelen darbelerin biniciler tarafından hissedilmemesi için çok mühim bir hususiyettir. Atın vücut ağırlığının % 60’ı binicisinin ağırlığı ile birleştiğinde ön ayaklara daha da fazla yük binmektedir. Bu durum, atlardaki sakatlanmaların büyük bir nispette ön bacaklarda meydana gelmesini netice vermektedir. Ön bacakların vücuda kaslarla birleşmesinin yanında parmak kemikleri ile incik kemiği arasındaki topuk eklemi ve daha aşağıdaki parmak eklemleri; atlama, koşma ve yürüme esnasında yerden gelen darbeleri yumuşatarak yukarıya doğru iletir. Omuz bağlantısına yardımcı olan bu eklemler, normalden daha çok gerilerek, kısmen amortisör vazifesi yaparlar.
Florida Üniversitesi’nden araştırmacılar, 2002 yılında gerçekleştirdikleri bir çalışmada, atların bacağındaki üçüncü metakarpal kemiğine, evrimle izahı mümkün olmayan son derece mükemmel bir sistemin yerleştirilmiş olduğunu keşfetmişlerdir. Buna göre, yaklaşık 25 cm uzunluğundaki kemik üzerinde bulunan ve kan damarlarının geçişini sağlayan, fasulye büyüklüğünde bir delik, basıncı tolere edecek şekilde ayarlanmıştır. Lâboratuvar testlerinde defalarca kemiği kırma girişiminde bulunan bilim adamları, kemiğin delikten dolayı bu bölgeden kırılmadığını tespit ettiler. Çünkü delik çevresindeki kemik dokunun lifleri ve dairevî bir dizilim gösteren hücre toplulukları (Havers sistemi) basıncı geniş bir yüzeye dağıtacak ve atın bacağının bu noktadan kırılmasını engelleyecek şekilde yaratılmıştır. Bu mükemmel sistem, dikkate değer bulunduğu için bir mühendis, bunu uçak gövdelerinde kablo geçişlerinin sağlandığı deliklere taklit edebilmek gayesiyle NASA’dan finansman sağlayarak çalışmalara başlamıştır.
ATIN TIRNAĞI
Atların belirgin hususiyetlerinden biri de, tek tırnaklı olmalarıdır. Toynak olarak adlandırılan bu ölü keratin yapı çok serttir ve alttaki canlı hücrelerin bölünmesiyle sürekli uzar. Bu tırnaklar atların yürümeleri esnasında aşınmakta ve alttan gelen yeni tırnak dokuları diğerlerinin yerine geçmektedir. Karbon, azot, oksijen, hidrojen ve kükürt gibi maddeler ihtiva eden tırnaklar, ısıyı fazla iletmeyecek şekilde yaratılmıştır. Tırnağın içindeki canlı ve yumuşak kısımlar, kışın soğuğu, yazın ise sıcağı hissetmez. Sert ve katı görünen tırnak ile canlı doku arasında mükemmel bir süspansiyon sistemi mevcuttur. Atlar oldukça sert bir zeminde yürüseler de bu sertlik, canlı dokuya tesir etmez. At, ayağını yere bastığında tabandan içe doğru bir baskı gelir ve basınç ortaya çıkar.
Tırnağın arka kısımları yani ökçeler, yanlara doğru açılır. Ön kısmın yukarısında çok hafif bir daralma olur. Ayak yerden kalkınca eski hâlini alır. Her adım atışta bu sistem ile tırnağın canlı dokularına kan gelir ve gelen kanın yukarıya doğru pompalanması sağlanır. Böylece tırnak, iyi bir şekilde beslenmiş olur, bu da onun uzamasını sağlar. Yaklaşık 1,5 m yükseklikten atlayan bir atın tırnağı, yere bastığında 10–12 ton basınca mâruz kalır. Atların yetersiz ve dengesiz beslenmeleri, tırnağın aşınabilmesi için yeterli büyüklükte arazinin olmaması, ağır yükler taşıması gibi durumlar, tırnakların değişik bölgelerinde çatlamalara ve bilhassa uç kısımlarında kırılmalara sebep olmaktadır. Buna benzer sebeplerden kaynaklanan bozuklukları önlemek için atların tırnaklarına bulundukları ülkelerin geleneklerine göre değişen tiplerde metalden yapılan nallar çakılır.
ATIN UYKUSU
Atlar; sığır ve koyunlara nispetle daha az uyur. Atlara ayakta uyuma ve dinlenme kabiliyeti verilmiştir. Boyundan sırta doğru uzanan bir kas ile ön ve arka bacaklardaki kasların hususi bir mekanizmayla kilitlenmesi, atın düşmeden uyuyabilmesini sağlar. Atların bazen açık havalarda güneşin sıcaklığından faydalanmak için yere yattıkları olur. Fakat yerde oldukları sürede solunum ve sindirim organları aşırı derecede basınca mâruz kaldığından, uzun süre yatamazlar. Uyumak için genelde günün en sıcak saatlerini tercih eder ve günde yedi saat kadar uyurlar. Ancak bu uyuma sürekli değil, kesintilidir.
DR. BURAK BİLAL BEY
KAYNAKLAR;
-Arpacık R., At Yetiştiriciliği, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Ankara,1999.
-Florida Üniversitesi: From the Bone of a Horse, a New Idea for Aircraft Structures, 2 Aralık 2002.
-Timney B, Macuda T, Journal of the American Veterinary Medical Association Vol 218, No. 10, May 15, 2001.