gönderen EffEndY » Cum 27 Nis, 18:17
Beynin yapısı incelendiğinde, iç yapısına nazaran daha koyu renkte gri bir kabuğun olduğu görülür. Cerebral corteks denilen bu kabuğu inceleyen bilim adamları, vücuttan gelen algı sinyallerinin bu kabuktaki çeşitli merkezlerde algılandığını görmüşlerdir. İşte bu sinyalleri getiren sinirlerin giriş kapısı olan talamus, şuurumuzun bedenimize dokunduğu noktadır.
İnsan vücudunun dış alemi görmesi, duyması, dokunup koklaması sonucu elde edilen algılar, beyinde, daha önce belletilmiş bazı isimleri çağrıştırır. İsimler zihinde o varlıkların yerini alır ve artık düşünme işlemine bu isimlerle devam edilir.
Şüphesiz varlıkları ayrı ayrı nesneler olarak tanıma ve tanımlama, onlardaki oluş ve işleri kavrama kabiliyeti, insanın kainatta bulunuş amacının gerçekleşmesinde mühim yere sahiptir. Yeryüzünü ömür gibi kısıtlı bir zaman için ama beden gibi mükemmel bir araçla ziyaret eden insan şuuru, bu ziyareti esnasında birçok şey seyredip tanımak, tadıp yaşamak fırsatına sahip kılınmıştır. Akıl, yeryüzünde bulunuş macerasının hedefine ulaşmasında en mühim role sahip olan en mükemmel aracımızdır.
İnsanoğlu aklı sayesinde kainat varlıklarını tanıdıkça, esrarlarını çözmüş ve onlara hakim olmuştur. Hatta insan merkezli objektif aklın gelişmesiyle kainat varlıkları, serbestçe kullanılıp yararlanılacak, hatta savurganca tüketilip yok edilebilecek metalar olarak görülmüş, bu da zulüm ve tahribatı ortaya çıkarmıştır. Bu durum aklın fesatçı bir alet olarak görülmesine sebep olarak romantik tepkilere zemin hazırlamıştır. Oysa akıl ancak kulluk sorumluluğundan uzak bencil şuurların elinde fena bir alet olur. Akıl, Allah(c.c)’ın yeryüzüne halifesi olarak indirdiği insanoğluna en büyük emanetidir.
Akıl, yeryüzünün imarı ve tabiat varlıklarının güzelce yönetilmesi için kullanılabileceği gibi, yeryüzünün yağmalanması ve tabiat varlıklarının zorbaca yok edilmesine de kullanılabilmektedir. Tıpkı akıllı bir kişinin yararlı ve yapıcı olabileceği gibi zararlı ve yıkıcı olabilmesi… Peki aklı zararlı olmaktan kurtarıp yararlı hale getiren nedir?
Bu sorunun cevabı hiç kuşkusuz vicdan ve merhamettir. Akıl ancak merhamet ve sorumluluk duygusuyla yararlı hale gelir. Merhamet hisleri ve sorumluluk duygusunun gerçek gelişimini ancak din duygusu sağlar.
İkizler burcu hızlılık ve beceri sembolü olduğu için bedende hızlılığın sağlayıcısı tiroid bezini, eller ve parmakları da temsil eder. Bazı kişilerde tiroid bezi çok hızlı çalışır. Böyle kişiler gözleri yuvalarından dışarı çıkmış gibi, çok zayıf ve asabidirler. Bazı kişilerde ise yetersiz çalışan tiroid bezi, laterjiye kadar varan duyarsızlığa neden olur. Laterji durumunda ise kişinin derisi kalınlaşır, kişi aşırı derecede umursamasız ve duygusuzdur. Bunlar Allah(c.c)’tan gelen hastalıklar olmakla birlikte, insana gelen her bela küçük de olsa bir kusurunun karşılığıdır. Dünya hayatında bazı hastalıklarla kusurlarından arınmak ve olgunlaşma fırsatına sahip kılınmak sadece bir şefkat uyarısıdır.
Beynin yapısı incelendiğinde, iç yapısına nazaran daha koyu renkte gri bir kabuğun olduğu görülür. Cerebral corteks denilen bu kabuğu inceleyen bilim adamları, vücuttan gelen algı sinyallerinin bu kabuktaki çeşitli merkezlerde algılandığını görmüşlerdir. İşte bu sinyalleri getiren sinirlerin giriş kapısı olan talamus, şuurumuzun bedenimize dokunduğu noktadır.
İnsan vücudunun dış alemi görmesi, duyması, dokunup koklaması sonucu elde edilen algılar, beyinde, daha önce belletilmiş bazı isimleri çağrıştırır. İsimler zihinde o varlıkların yerini alır ve artık düşünme işlemine bu isimlerle devam edilir.
Şüphesiz varlıkları ayrı ayrı nesneler olarak tanıma ve tanımlama, onlardaki oluş ve işleri kavrama kabiliyeti, insanın kainatta bulunuş amacının gerçekleşmesinde mühim yere sahiptir. Yeryüzünü ömür gibi kısıtlı bir zaman için ama beden gibi mükemmel bir araçla ziyaret eden insan şuuru, bu ziyareti esnasında birçok şey seyredip tanımak, tadıp yaşamak fırsatına sahip kılınmıştır. Akıl, yeryüzünde bulunuş macerasının hedefine ulaşmasında en mühim role sahip olan en mükemmel aracımızdır.
İnsanoğlu aklı sayesinde kainat varlıklarını tanıdıkça, esrarlarını çözmüş ve onlara hakim olmuştur. Hatta insan merkezli objektif aklın gelişmesiyle kainat varlıkları, serbestçe kullanılıp yararlanılacak, hatta savurganca tüketilip yok edilebilecek metalar olarak görülmüş, bu da zulüm ve tahribatı ortaya çıkarmıştır. Bu durum aklın fesatçı bir alet olarak görülmesine sebep olarak romantik tepkilere zemin hazırlamıştır. Oysa akıl ancak kulluk sorumluluğundan uzak bencil şuurların elinde fena bir alet olur. Akıl, Allah(c.c)’ın yeryüzüne halifesi olarak indirdiği insanoğluna en büyük emanetidir.
Akıl, yeryüzünün imarı ve tabiat varlıklarının güzelce yönetilmesi için kullanılabileceği gibi, yeryüzünün yağmalanması ve tabiat varlıklarının zorbaca yok edilmesine de kullanılabilmektedir. Tıpkı akıllı bir kişinin yararlı ve yapıcı olabileceği gibi zararlı ve yıkıcı olabilmesi… Peki aklı zararlı olmaktan kurtarıp yararlı hale getiren nedir?
Bu sorunun cevabı hiç kuşkusuz vicdan ve merhamettir. Akıl ancak merhamet ve sorumluluk duygusuyla yararlı hale gelir. Merhamet hisleri ve sorumluluk duygusunun gerçek gelişimini ancak din duygusu sağlar.
İkizler burcu hızlılık ve beceri sembolü olduğu için bedende hızlılığın sağlayıcısı tiroid bezini, eller ve parmakları da temsil eder. Bazı kişilerde tiroid bezi çok hızlı çalışır. Böyle kişiler gözleri yuvalarından dışarı çıkmış gibi, çok zayıf ve asabidirler. Bazı kişilerde ise yetersiz çalışan tiroid bezi, laterjiye kadar varan duyarsızlığa neden olur. Laterji durumunda ise kişinin derisi kalınlaşır, kişi aşırı derecede umursamasız ve duygusuzdur. Bunlar Allah(c.c)’tan gelen hastalıklar olmakla birlikte, insana gelen her bela küçük de olsa bir kusurunun karşılığıdır. Dünya hayatında bazı hastalıklarla kusurlarından arınmak ve olgunlaşma fırsatına sahip kılınmak sadece bir şefkat uyarısıdır.