gönderen Ahmet » Cum 26 Tem, 01:24
Seyyan Hanım 2
seyyan hanimla görüsmeyeli tam bir ay oldu. Dogrusunu söylemek gerekirse benim gibi dünyanın umurunda olmadığı, hayatı olurunda yaşayan ve hele bu son günlerde serkeş dünyadan elini etegini iyice çekmiş, eskilerin ifadesiyle bitevi bir hayat süren bir insanın kendi dünyasından olmayan birini özleyecegi, onunla iki çift sohbet etmek isteyecegi hiç aklima gelmezdi.
Yalnızlıgın hüznü yüregime çökünce kendimi yine yollara vurdum. ağır adimlarla yürüdügüm yollar beni zannedersem istemsiz sahil kenarına kadar getirdi. deniz dalgalı. denizin üstü yakamoz. dilimde eskilerden kalma hüzünlü bir şarkı, yüregimde vaveyla, ben yine leyla... omuzumda dünyanın yükü, icim de kasvet, dert çok, derman yok, düsman kavi, talih zebun, dost bi vefa devran bi sükun.... Hitler alnina silahı dayarken benim gibi çaresiz miydi acaba? Ben içimi kasıp kavuran, boyumu geçkin sorulara cevap ararken birden bir ses yankilandi kulaklarımda. Ahmet bey!
seyyan hanım o narin birazda işveli sesiyle bana seslendikten sonra yine o kendinden emin birazda efevari tavriyla gelip yanıma oturdu. bunca kalabaligin bunca var olanin arasinda varlik adina hicbir emaresi olmayan hele son gunlerde gurbetin, hüznün ve acınin tazyiki altında iyice küculmüs olan beni nasil buldu ki? Bu sorunun cevabi ondaydı. Ben daha hoş geldiniz demeden, Elimi uzatıp selamını almadan, şaşkınlıgın yüzümde bıraktıgı o mahcup ifadeyi silmeden bana dediki "Ah ahmet bey ah...! Seni gördügüm günden beri ben dünyadan bihaber... Sende benden... Ne demek istedi ki acaba?
[size=150][b]Seyyan Hanım 2[/b]
seyyan hanimla görüsmeyeli tam bir ay oldu. Dogrusunu söylemek gerekirse benim gibi dünyanın umurunda olmadığı, hayatı olurunda yaşayan ve hele bu son günlerde serkeş dünyadan elini etegini iyice çekmiş, eskilerin ifadesiyle bitevi bir hayat süren bir insanın kendi dünyasından olmayan birini özleyecegi, onunla iki çift sohbet etmek isteyecegi hiç aklima gelmezdi.
Yalnızlıgın hüznü yüregime çökünce kendimi yine yollara vurdum. ağır adimlarla yürüdügüm yollar beni zannedersem istemsiz sahil kenarına kadar getirdi. deniz dalgalı. denizin üstü yakamoz. dilimde eskilerden kalma hüzünlü bir şarkı, yüregimde vaveyla, ben yine leyla... omuzumda dünyanın yükü, icim de kasvet, dert çok, derman yok, düsman kavi, talih zebun, dost bi vefa devran bi sükun.... Hitler alnina silahı dayarken benim gibi çaresiz miydi acaba? Ben içimi kasıp kavuran, boyumu geçkin sorulara cevap ararken birden bir ses yankilandi kulaklarımda. Ahmet bey!
seyyan hanım o narin birazda işveli sesiyle bana seslendikten sonra yine o kendinden emin birazda efevari tavriyla gelip yanıma oturdu. bunca kalabaligin bunca var olanin arasinda varlik adina hicbir emaresi olmayan hele son gunlerde gurbetin, hüznün ve acınin tazyiki altında iyice küculmüs olan beni nasil buldu ki? Bu sorunun cevabi ondaydı. Ben daha hoş geldiniz demeden, Elimi uzatıp selamını almadan, şaşkınlıgın yüzümde bıraktıgı o mahcup ifadeyi silmeden bana dediki "Ah ahmet bey ah...! Seni gördügüm günden beri ben dünyadan bihaber... Sende benden... Ne demek istedi ki acaba?[/size]