gönderen Ahmet » Pzt 11 Eki, 23:32
Her gün pavyon köşelerinde belki yüzlercesini
gördüğümüz ve bir insandan ziyade bir eşya muamelesi yaptığımız
Seyyan Hanım gibi bir kadının ağzından bu sözleri duyunca utandım.
Seyyan Hanım, bana olan sevgisini anlatırken, birbirine yabancı iki
bedenin bir araya gelerek; biraz sevgi, biraz şehvet sarmalında;
neticesi hayânın ve sonrası mahremiyetin ortadan kalkacağı pespaye
bir yatak odasında son bulan bir sevgiden bahsetmiyordu. Bunu,
döktüğü gözyaşlarından anlamıştım. O an duygularımı açığa vurmaktan
utanmasam, avazım çıktığı kadar “Seyyan Hanım, sen muhteşem bir
kadınsın!” diye bağıracaktım. Zira gecenin bir yarısı beni bulmak
için yollara düşen, sonra latif sözleriyle beni onurlandıran bu
kadına karşı; gönlümün hâlâ boş olmadığını anlamıştım.
Seyyan Hanım, dudaklarından dökülen bu güzel
cümlelerin ardından, vaktin geç olduğunu söyleyerek ani bir kararla
yerinden kalktı. Ardına dönüp bakmadan, hızlı adımlarla yürümeye
başladı. Sanki söylediklerine pişman olmuş gibi bir hâli vardı.
Yerimden doğrulmaya fırsat bulamadan, öylece ardından bakakaldım.
Yıllar sonra, yine bir masaldan çıkmış gibi yanıma gelmiş; sonra
bir bahaneyle tekrar masalına dönmüştü. Oysa o gece, dertli başını
omzuma yaslasaydı; onu bir ömür boyu sırtımda taşımaya
razıydım.
Her gün pavyon köşelerinde belki yüzlercesini
gördüğümüz ve bir insandan ziyade bir eşya muamelesi yaptığımız
Seyyan Hanım gibi bir kadının ağzından bu sözleri duyunca utandım.
Seyyan Hanım, bana olan sevgisini anlatırken, birbirine yabancı iki
bedenin bir araya gelerek; biraz sevgi, biraz şehvet sarmalında;
neticesi hayânın ve sonrası mahremiyetin ortadan kalkacağı pespaye
bir yatak odasında son bulan bir sevgiden bahsetmiyordu. Bunu,
döktüğü gözyaşlarından anlamıştım. O an duygularımı açığa vurmaktan
utanmasam, avazım çıktığı kadar “Seyyan Hanım, sen muhteşem bir
kadınsın!” diye bağıracaktım. Zira gecenin bir yarısı beni bulmak
için yollara düşen, sonra latif sözleriyle beni onurlandıran bu
kadına karşı; gönlümün hâlâ boş olmadığını anlamıştım.
Seyyan Hanım, dudaklarından dökülen bu güzel
cümlelerin ardından, vaktin geç olduğunu söyleyerek ani bir kararla
yerinden kalktı. Ardına dönüp bakmadan, hızlı adımlarla yürümeye
başladı. Sanki söylediklerine pişman olmuş gibi bir hâli vardı.
Yerimden doğrulmaya fırsat bulamadan, öylece ardından bakakaldım.
Yıllar sonra, yine bir masaldan çıkmış gibi yanıma gelmiş; sonra
bir bahaneyle tekrar masalına dönmüştü. Oysa o gece, dertli başını
omzuma yaslasaydı; onu bir ömür boyu sırtımda taşımaya
razıydım.