gönderen EffEndY » Cmt 27 Oca, 17:24
Öncelikle, bu portal dahilinde kullanılan "marjinal" ifadesi toplumda uç, aykırı, sapkın yollara kaymak anlamında değil de, genellikle duygularını ve düşüncelerini uçlarda yaşamak, hissetmek anlamında kullanılagelmiştir. Dolayısıyla ben bu ifadede bir sakınca göremiyorum. Bu, akrebin elinde olmayan bir duygudur. Çünkü Akrep derin ve yoğun yaşadığı için herşeyi derinine analiz etme dürtüsü ruhuna hakimdir. Fakat bu eğilimini kendi üzerinde gereğinden fazla yoğunlaştırması da tehlike oluştururur. Bunu zihninden hiçbir zaman atamayacağı bir baskı haline getirir ve bunun sonucunda da takıntılı, kibirli, megaloman Akreple tanışmış oluruz.
İşte bu noktadan yola çıkarsak bir Akrebin gelişmesi, içindeki gücün farkına varması ve bu gücü (olumlu)kullanması bir zorunluluktur. Çünkü gelişmemiş bir Akrep, şu dünyada Aslan burcuyla birlikte en çekilmez karakteri oluşturur. Bu nedenledir ki burada akrep karakterinin üstün yönleri üzerinde sıklıkla durmak zorundayız.
İçindeki gücün farkına varmak, bu güçten faydalanıyor olmak ve dünyaya olan tavrını bu gücü gözeterek belirlemek kesinlikle bir kibir değildir. Peki Akrep olmak bir üstünlük müdür? O ifadeyi kullanmak istemiyorum, buna ayrıcalık da demek istemiyorum, sanırım farklılık demek daha yerinde olur. Ama şu da var ki ben de toplum içine çıktığım vakit kendimi diğer insanlardan üstün hissediyorum. Çünkü insanların zayıflıklarını pek bir uğraş sarfetmeden saydam bir şekilde görebiliyorum. Bu zayıflıklar bende yok, varsa da zamanında bunların üstesinden gelmişim. Bu da benim kendimi diğer insanlardan daha güçlü hissetmeme neden oluyor. Bu elimde olan bir şey değil. Ne yapayım yani, durup dururken kendimi mi kötüleyeyim? Akrebe bu gücü veren şey şüphesiz farkındalığıdır. Ancak bu o kadar da iyi bir şey değildir. Çünkü bu duygu insana sürekli bir huzursuzluk hali verir(Dikkat: Mutsuzluk değil). Bu yüzdendir ki akrep insanları bilhassa da toplum içinde genelde huzursuzdurlar. Buna iç dünyalarının zenginliği de eklenince dış dünyayla iyi ilişkiler kuramayan bir yapı ortaya çıkar. Siz bunu yüzeysel bir biçimde ele alırsanız, tabii ki bu durumu kibir olarak yorumlamamanız mümkün değildir. Ben de hep düşünmüşümdür bunu, neden ben de diğer insanlar gibi hafif yaşamıyorum, ne güzel dertsiz tasasız... Ama olmuyor işte. Ne diyoruz burada hep, Pluto'dan bahsediyoruz, en büyük korkusu acizliktir falan diyoruz. Ve insan bu acizliklerinin farkına da ancak bilincinin ve bilinçaltının derinliklerine inerek farkına varabilir. Derin yaşamak bu yüzden bir zorunluluktur akrep için. Diğer insanlar bu derinliği yakalayamadıkları için acizler, çünkü acizliklerinin farkında değiller; ama huzurlular bir diğer yandan da... Aslında akrep karakterinin diğer bütün özelliklerini sadece bu cümleden çıkarımlar yapmak suretiyle tespit edebiliriz: "Bir Akrebin en büyük korkusu acziyettir." Bu yüzden sürekli kendini sorgulayıp inceler, kendinde acizlik arar. Bulduğunda da bu gerçekle yüzleşme konusunda kendisine hiç acımaz. Mutlak hedef ondan kurtulmaktır çünkü. Akrebin bütün tutkusu da, acımasızlığı da, gururu da, amaca bağlılığı da, üstün sezgisi de, kararlılığı da, cazibesi de, ince fikirliliği de, anlayışlılığı da, sır saklaması da, gizliliği de,gururu da, kuşkuculuğu da, kıskançlığı da, inatçılığı da, başına buyrukluğu da, hepsi bu gerçekten ileri gelir. Yani sonuç olarak kendimizi analiz ederken bu gerçeği gözeterek hareket edelim.
Sevgili Vişnelekesi, sana bir konuda katılıyorum. Burada akreplerin özelliklerinden bahsederken, olumsuz da olsa, övüyoruz. Bu noktadaki eleştirinde haklısın. Bu özellikler de akrep olmanın alameti ya, hoşumuza gidiyor. "Merhametsiziz be, öfkelendik mi kimse karşımızda duramıyor ya, peah be!" falan diyoruz. Yazının başında da belirttiğim gibi kendimize soyut bir dünya yaratıp saplantılarıyla yaşayan bir kişilik olmaktan kaçınmamız lazım.
Son olarak bir akrebin bu dünyadaki görüntüsünün daha iyi anlaşılması hasebiyle hayvanlar aleminden bir örnek vermek istiyorum. Zaten burç isimleri de bu yüzden genelde hayvan isimleridir. Eğer bir kartal avlamayı düşündüğü bir koyun karşısında acziyete düşse siz o kartala nasıl bakarsınız. "Ulen, sen nasıl kartalsın be! Bir koyunun üstesinden gelemedin. Kartalsan kartallığını bil!" demez misiniz? Neden? Çünkü hayvanlar alemindeki canlıların hepsi ama hepsi, güçlü olan gücünün, zayıf olan da zayıflılığının farkındadır. Yoksa hayatta kalamazlardı. Bu nedenle ben de bütün akreplere diyorum ki: "Eğer Akrepseniz, Akrepliğinizi bilin."
Öncelikle, bu portal dahilinde kullanılan "marjinal" ifadesi toplumda uç, aykırı, sapkın yollara kaymak anlamında değil de, genellikle duygularını ve düşüncelerini uçlarda yaşamak, hissetmek anlamında kullanılagelmiştir. Dolayısıyla ben bu ifadede bir sakınca göremiyorum. Bu, akrebin elinde olmayan bir duygudur. Çünkü Akrep derin ve yoğun yaşadığı için herşeyi derinine analiz etme dürtüsü ruhuna hakimdir. Fakat bu eğilimini kendi üzerinde gereğinden fazla yoğunlaştırması da tehlike oluştururur. Bunu zihninden hiçbir zaman atamayacağı bir baskı haline getirir ve bunun sonucunda da takıntılı, kibirli, megaloman Akreple tanışmış oluruz.
İşte bu noktadan yola çıkarsak bir Akrebin gelişmesi, içindeki gücün farkına varması ve bu gücü (olumlu)kullanması bir zorunluluktur. Çünkü gelişmemiş bir Akrep, şu dünyada Aslan burcuyla birlikte en çekilmez karakteri oluşturur. Bu nedenledir ki burada akrep karakterinin üstün yönleri üzerinde sıklıkla durmak zorundayız.
İçindeki gücün farkına varmak, bu güçten faydalanıyor olmak ve dünyaya olan tavrını bu gücü gözeterek belirlemek kesinlikle bir kibir değildir. Peki Akrep olmak bir üstünlük müdür? O ifadeyi kullanmak istemiyorum, buna ayrıcalık da demek istemiyorum, sanırım farklılık demek daha yerinde olur. Ama şu da var ki ben de toplum içine çıktığım vakit kendimi diğer insanlardan üstün hissediyorum. Çünkü insanların zayıflıklarını pek bir uğraş sarfetmeden saydam bir şekilde görebiliyorum. Bu zayıflıklar bende yok, varsa da zamanında bunların üstesinden gelmişim. Bu da benim kendimi diğer insanlardan daha güçlü hissetmeme neden oluyor. Bu elimde olan bir şey değil. Ne yapayım yani, durup dururken kendimi mi kötüleyeyim? Akrebe bu gücü veren şey şüphesiz farkındalığıdır. Ancak bu o kadar da iyi bir şey değildir. Çünkü bu duygu insana sürekli bir huzursuzluk hali verir(Dikkat: Mutsuzluk değil). Bu yüzdendir ki akrep insanları bilhassa da toplum içinde genelde huzursuzdurlar. Buna iç dünyalarının zenginliği de eklenince dış dünyayla iyi ilişkiler kuramayan bir yapı ortaya çıkar. Siz bunu yüzeysel bir biçimde ele alırsanız, tabii ki bu durumu kibir olarak yorumlamamanız mümkün değildir. Ben de hep düşünmüşümdür bunu, neden ben de diğer insanlar gibi hafif yaşamıyorum, ne güzel dertsiz tasasız... Ama olmuyor işte. Ne diyoruz burada hep, Pluto'dan bahsediyoruz, en büyük korkusu acizliktir falan diyoruz. Ve insan bu acizliklerinin farkına da ancak bilincinin ve bilinçaltının derinliklerine inerek farkına varabilir. Derin yaşamak bu yüzden bir zorunluluktur akrep için. Diğer insanlar bu derinliği yakalayamadıkları için acizler, çünkü acizliklerinin farkında değiller; ama huzurlular bir diğer yandan da... Aslında akrep karakterinin diğer bütün özelliklerini sadece bu cümleden çıkarımlar yapmak suretiyle tespit edebiliriz: "Bir Akrebin en büyük korkusu acziyettir." Bu yüzden sürekli kendini sorgulayıp inceler, kendinde acizlik arar. Bulduğunda da bu gerçekle yüzleşme konusunda kendisine hiç acımaz. Mutlak hedef ondan kurtulmaktır çünkü. Akrebin bütün tutkusu da, acımasızlığı da, gururu da, amaca bağlılığı da, üstün sezgisi de, kararlılığı da, cazibesi de, ince fikirliliği de, anlayışlılığı da, sır saklaması da, gizliliği de,gururu da, kuşkuculuğu da, kıskançlığı da, inatçılığı da, başına buyrukluğu da, hepsi bu gerçekten ileri gelir. Yani sonuç olarak kendimizi analiz ederken bu gerçeği gözeterek hareket edelim.
Sevgili Vişnelekesi, sana bir konuda katılıyorum. Burada akreplerin özelliklerinden bahsederken, olumsuz da olsa, övüyoruz. Bu noktadaki eleştirinde haklısın. Bu özellikler de akrep olmanın alameti ya, hoşumuza gidiyor. "Merhametsiziz be, öfkelendik mi kimse karşımızda duramıyor ya, peah be!" falan diyoruz. Yazının başında da belirttiğim gibi kendimize soyut bir dünya yaratıp saplantılarıyla yaşayan bir kişilik olmaktan kaçınmamız lazım.
Son olarak bir akrebin bu dünyadaki görüntüsünün daha iyi anlaşılması hasebiyle hayvanlar aleminden bir örnek vermek istiyorum. Zaten burç isimleri de bu yüzden genelde hayvan isimleridir. Eğer bir kartal avlamayı düşündüğü bir koyun karşısında acziyete düşse siz o kartala nasıl bakarsınız. "Ulen, sen nasıl kartalsın be! Bir koyunun üstesinden gelemedin. Kartalsan kartallığını bil!" demez misiniz? Neden? Çünkü hayvanlar alemindeki canlıların hepsi ama hepsi, güçlü olan gücünün, zayıf olan da zayıflılığının farkındadır. Yoksa hayatta kalamazlardı. Bu nedenle ben de bütün akreplere diyorum ki: "Eğer Akrepseniz, Akrepliğinizi bilin."