gönderen EffEndY » Çrş 23 May, 15:47
Yükselen Burcu Terazi Olanlar...
Özburcu, yani güneşinin yer aldığı burcu Boğa olan kişilerin yükseleni Terazi ise bunlar gerçekten çok özel kişiler oluyorlar. Olaylara nesnel bakabilme yetenekleri, duygularını çok derin yaşadıkları halde bunları günlük yaşamda ve ilişkilerde sorun çıkarmayacak şekilde kontrol etme, hümanist ve aynı zamanda rasyonel bir bakış açısı, sanat alanında yaratıcılık vs. vs...
(Bu kadar övdüğüme bakıp da benim ya da bir yakınımın böyle bir kombinezona sahip olduğunu zannetmeyin, henüz böyle birini tanımışlığım yok.)
Buna karşılık, Boğa dışında herhangi bir Güneş burcu üzerine Terazi yükselmiş ise...
Oooof of!..
Yazmakta en zorlandığım bölüm bu sevgili okurlar... Zira olumsuz kişilik özellikleri "geliştirmeye" ve bu kişilik özellikleri ile hayatı diğer insanlara zindan etmeye en müsait "yükselen burç" Terazi maalesef... (Özburcu Terazi olmakla, asendantı Terazi olmak birbiriyle ilgisiz şeylerdir, bir kez daha hatrlatmış olayım.)
Bu kişilerin yoğun duyguları (çocukluk dönemlerinde yaşadıkları sıradan sorunları bile yoğun yaşar bu insanlar ve bu olaylar kendileri için "travmatik" olabilir; dolayısıyla da burada duygular derken, her türlü istek, arzu, ihtiras, beklenti, korku vb. duyguları kastediyorum) diğer insanların gerçeklerini ve onların duygusal durumlarını "kaale almalarını" zorlaştırır.
Bakın, bu kişiler "empati yeteneğinden yoksundur" demiyorum. Böyle değillerdir çünkü. Sadece, kendi duygularının yoğunluğu ve bu yoğun duygular sonucu kapıldıkları "panik" çevrelerindeki kişilerin gerçeklerini görüp anlamalarına veya hissetmelerine engeldir.
Bu kişilerin "zaaf"ları vardır. Ve bu zaafları yaşamlarını yönetir genellikle. (Bu zaaf, cinselliğe veya aşka düşkünlükten yemek düşkünlüğüne, güvenlik saplantısından kaynaklanan "para biriktirme ve zengin olma" takıntısına kadar herşey/herhangi bir şey olabilir.) Genellikle, davranışlarının sonuçlarını taşıyabilecek kadar güçlü olmadıkları halde, toplumun gözünde "olumsuz" olan, hatta toplum tarafından "yasaklanmış" davranışları sergiler dururlar.
Yükselen burcu Terazi olanlar, yakın çevrelerinin "şu yaşın sahibi oldu, halâ çocuk gibi" dediği tiplerden olurlar.
Gerçekten de, çok zeki ve kendi beklentilerini gerçekleştirmek için şeytana pabucunu ters giydirebilecek kadar becerikli oldukları halde bu tiplerin çok saf (çocuk saflığında) bir tarafları vardır.
Kendi hallerine bırakıldığında, genellikle yetmişli yaşlarında olgunlaşmaya başlarlar. O zaman bütün hayatları boyunca ne için / neler için savaşmış oldukları ve yollarına çıkan kişileri nasıl çıldırttıları kafalarına dank eder...
Peki, yetmişli yaşlarına varmadan bu yazıyı okuma şansına erişmiş olanlar için bir "ümit" var mıdır?..
Kesinlikle "var"dır. Öncelikle bu yazıdan bir print-out alıp onbeş-yirmi kere okumalılar... Sonra, kendilerini çok iyi tanıyan kişilerle birlikte bu yazıyı tekrar okuyarak o kişilerden kendilerini "en tarafsız şekilde ve acımasızca" eleştirmelerini istemeliler. Eleştirileri not ettikten sonra iki-üç gün "hayatın" ve "kendi hayatlarının" anlamı üzerine düşünüp ardından profesyonel bir danışmanlık alarak kendilerini "dönüştürmeli" ve bir dizi prensip kararı alıp bunları uygulamak suretiyle "temelli bir özsaygı" tesis etmeliler.
"Neden yapsınlar bunu" diye sorulabilir tabii... Cevaplayayım: Bu kişiler, şu üstteki son paragrafta önerdiğim şeyleri yapmazlarsa da yaşarlar tabii... Hatta zengin olabilir, iyi bir mesleki kariyer yapabilir ve "neşeli" bir ömür sürebilirler ama "mutlu" olmaları için tek koşul "kendilerine saygı duymaları"dır... Zira bilinçaltlarımız tek "klik"le "empty" hale getirilebilen bir "recycle bin" değil -şimdilik...
HÜRRİYET
[size=150][b]Yükselen Burcu Terazi Olanlar... [/b][/size]
[size=150]Özburcu, yani güneşinin yer aldığı burcu Boğa olan kişilerin yükseleni Terazi ise bunlar gerçekten çok özel kişiler oluyorlar. Olaylara nesnel bakabilme yetenekleri, duygularını çok derin yaşadıkları halde bunları günlük yaşamda ve ilişkilerde sorun çıkarmayacak şekilde kontrol etme, hümanist ve aynı zamanda rasyonel bir bakış açısı, sanat alanında yaratıcılık vs. vs...
(Bu kadar övdüğüme bakıp da benim ya da bir yakınımın böyle bir kombinezona sahip olduğunu zannetmeyin, henüz böyle birini tanımışlığım yok.)
Buna karşılık, Boğa dışında herhangi bir Güneş burcu üzerine Terazi yükselmiş ise...
Oooof of!..
Yazmakta en zorlandığım bölüm bu sevgili okurlar... Zira olumsuz kişilik özellikleri "geliştirmeye" ve bu kişilik özellikleri ile hayatı diğer insanlara zindan etmeye en müsait "yükselen burç" Terazi maalesef... (Özburcu Terazi olmakla, asendantı Terazi olmak birbiriyle ilgisiz şeylerdir, bir kez daha hatrlatmış olayım.)
Bu kişilerin yoğun duyguları (çocukluk dönemlerinde yaşadıkları sıradan sorunları bile yoğun yaşar bu insanlar ve bu olaylar kendileri için "travmatik" olabilir; dolayısıyla da burada duygular derken, her türlü istek, arzu, ihtiras, beklenti, korku vb. duyguları kastediyorum) diğer insanların gerçeklerini ve onların duygusal durumlarını "kaale almalarını" zorlaştırır.
Bakın, bu kişiler "empati yeteneğinden yoksundur" demiyorum. Böyle değillerdir çünkü. Sadece, kendi duygularının yoğunluğu ve bu yoğun duygular sonucu kapıldıkları "panik" çevrelerindeki kişilerin gerçeklerini görüp anlamalarına veya hissetmelerine engeldir.
Bu kişilerin "zaaf"ları vardır. Ve bu zaafları yaşamlarını yönetir genellikle. (Bu zaaf, cinselliğe veya aşka düşkünlükten yemek düşkünlüğüne, güvenlik saplantısından kaynaklanan "para biriktirme ve zengin olma" takıntısına kadar herşey/herhangi bir şey olabilir.) Genellikle, davranışlarının sonuçlarını taşıyabilecek kadar güçlü olmadıkları halde, toplumun gözünde "olumsuz" olan, hatta toplum tarafından "yasaklanmış" davranışları sergiler dururlar.
Yükselen burcu Terazi olanlar, yakın çevrelerinin "şu yaşın sahibi oldu, halâ çocuk gibi" dediği tiplerden olurlar.
Gerçekten de, çok zeki ve kendi beklentilerini gerçekleştirmek için şeytana pabucunu ters giydirebilecek kadar becerikli oldukları halde bu tiplerin çok saf (çocuk saflığında) bir tarafları vardır.
Kendi hallerine bırakıldığında, genellikle yetmişli yaşlarında olgunlaşmaya başlarlar. O zaman bütün hayatları boyunca ne için / neler için savaşmış oldukları ve yollarına çıkan kişileri nasıl çıldırttıları kafalarına dank eder...
Peki, yetmişli yaşlarına varmadan bu yazıyı okuma şansına erişmiş olanlar için bir "ümit" var mıdır?..
Kesinlikle "var"dır. Öncelikle bu yazıdan bir print-out alıp onbeş-yirmi kere okumalılar... Sonra, kendilerini çok iyi tanıyan kişilerle birlikte bu yazıyı tekrar okuyarak o kişilerden kendilerini "en tarafsız şekilde ve acımasızca" eleştirmelerini istemeliler. Eleştirileri not ettikten sonra iki-üç gün "hayatın" ve "kendi hayatlarının" anlamı üzerine düşünüp ardından profesyonel bir danışmanlık alarak kendilerini "dönüştürmeli" ve bir dizi prensip kararı alıp bunları uygulamak suretiyle "temelli bir özsaygı" tesis etmeliler.
"Neden yapsınlar bunu" diye sorulabilir tabii... Cevaplayayım: Bu kişiler, şu üstteki son paragrafta önerdiğim şeyleri yapmazlarsa da yaşarlar tabii... Hatta zengin olabilir, iyi bir mesleki kariyer yapabilir ve "neşeli" bir ömür sürebilirler ama "mutlu" olmaları için tek koşul "kendilerine saygı duymaları"dır... Zira bilinçaltlarımız tek "klik"le "empty" hale getirilebilen bir "recycle bin" değil -şimdilik... [/size]
[b]HÜRRİYET[/b]