gönderen EffEndY » Pzr 29 Nis, 09:24
Yengeç burcu duygusallığın ve dolaylılığın burcudur. Sembolündeki yengecin yampiri yürüyüşü gibi Yengeç burcunun tavır ve tepkileri de çok dolaylı ve çözümlenmeye muhtaçtır. Çok duygusal ve değişken bir yapıya sahip olan Yengeç karakteri, tıpkı Ay’ın ortalama her 2.5 günde bir burç değiştirmesi gibi hızla değişen duygularımızı sembolize eder.
Yengeç burcu eskiden beri annelikle ilgili görülür. Her insan yeryüzüne fedakar ve merhametli bir annenin sıcak kucağında gözlerini açar. Kendi ayaklarının üzerinde durabileceği yaşa gelene kadar annesinin duygusallık ve hoşgörüsüne muhtaçtır. Anneler, akılla anlaşılamayacak, ilkel güdülerle izah edilemeyecek esrarlı bir duygunun sevkiyle, kendi bedeninde yaratılan bu mucizeye varlığını adar. İhtiyaç ve sıkıntılarını ifade edemeyen bu küçük yavruya karşı annesi o derece duygusaldır ki, yavrusunun yerine kendisini koyup onun her ihtiyacını hissetmeye çalışır. Yavrusunun varlık bilincini geliştirmesi ve kendini ifade etmesi döneminde yaptığı ilkelce bencillik ve kabalıklarını hoşgören anne, kimse için yapmayacağı kadar benliksizdir, edilgendir. Sanki anneler yavrular için özel bir fıtratta yaratılmışlardır. Asla mantık kurallarıyla açıklanamayacak bu özel yapı, duygularımızın remzidir.
İşte Yengeç karakteri böyle son derece merhametli ve empati sahibi yapıdadır. Kuvvetli sezgileriyle kelimelere dökülemeyecek manaları hisseden Yengeç karakteri, hayatı bu şekilsiz ve sessiz kelimelerle kucaklar. Bilinç yapısı açısından Yengeç, akli kavramlardan ziyade sembolleri ve benzetmeleri kavramaya yatkındır. Bu bilinç, kainattaki çokluk ve nesnelliği çözümleyip birleştirir, soyut manalara erişir.
Yengeç burcu duygusallığın ve dolaylılığın burcudur. Sembolündeki yengecin yampiri yürüyüşü gibi Yengeç burcunun tavır ve tepkileri de çok dolaylı ve çözümlenmeye muhtaçtır. Çok duygusal ve değişken bir yapıya sahip olan Yengeç karakteri, tıpkı Ay’ın ortalama her 2.5 günde bir burç değiştirmesi gibi hızla değişen duygularımızı sembolize eder.
Yengeç burcu eskiden beri annelikle ilgili görülür. Her insan yeryüzüne fedakar ve merhametli bir annenin sıcak kucağında gözlerini açar. Kendi ayaklarının üzerinde durabileceği yaşa gelene kadar annesinin duygusallık ve hoşgörüsüne muhtaçtır. Anneler, akılla anlaşılamayacak, ilkel güdülerle izah edilemeyecek esrarlı bir duygunun sevkiyle, kendi bedeninde yaratılan bu mucizeye varlığını adar. İhtiyaç ve sıkıntılarını ifade edemeyen bu küçük yavruya karşı annesi o derece duygusaldır ki, yavrusunun yerine kendisini koyup onun her ihtiyacını hissetmeye çalışır. Yavrusunun varlık bilincini geliştirmesi ve kendini ifade etmesi döneminde yaptığı ilkelce bencillik ve kabalıklarını hoşgören anne, kimse için yapmayacağı kadar benliksizdir, edilgendir. Sanki anneler yavrular için özel bir fıtratta yaratılmışlardır. Asla mantık kurallarıyla açıklanamayacak bu özel yapı, duygularımızın remzidir.
İşte Yengeç karakteri böyle son derece merhametli ve empati sahibi yapıdadır. Kuvvetli sezgileriyle kelimelere dökülemeyecek manaları hisseden Yengeç karakteri, hayatı bu şekilsiz ve sessiz kelimelerle kucaklar. Bilinç yapısı açısından Yengeç, akli kavramlardan ziyade sembolleri ve benzetmeleri kavramaya yatkındır. Bu bilinç, kainattaki çokluk ve nesnelliği çözümleyip birleştirir, soyut manalara erişir.