gönderen EffEndY » Prş 22 Mar, 16:26
Koç burcu insanı, Güneşin en erkeksi ve en şiddet yanlısı burçta bulunduğu dönemde doğmuştur. Koç burcunun temsil ettiği ruh hali, eskiden beri "kan dökücü ve kavgacı" bir ruh hali olarak kabul edilir. Aslında Koç karakterinin temel vasfı, varlığını, benliğini ve haklarını savunma bilincidir.
Her insanda kendi benliğini, haklarını ve özgürlüğünü savunma güdüsü bulunur. Ancak Güneş bu burçtayken doğanlar, hakların savunulması gerektiğinin daha açık şekilde bilincindedirler. Öyle ki, haklarını müdafaa ederken büyük riskleri göze alabilirler, birçok küçük hesabı gözardı edebilirler. Çünkü bu bilinç, varlığımızın sürekli erozyona uğramakta, sınırlarımızın sürekli tehditlere maruz kaldığını sezmekte, varlık duygusunun ancak savunma davranışıyla korunacağını bilmektedirler.
Dünya'da her varlık sürekli yıpranır, tükenir. Bu yüzden eskiler duyularımızla hissettiğimiz maddi aleme "kevn ve fesat alemi" yani "var oluş ve bozuluş alemi" demişledir. Dünya'nın yüzeyi bir yazboz tahtası gibi her dakika yeni yaratılışlara ve yokedilişlere mekan olmaktadır.
İslam tasavvufuna göre her varlık, kendi mertebesinde bir nefse yani "varlık bilincine ve isteğine" sahiptir. Cansızlar, cansız nefsine; canlılar da bitki, hayvan ve insan nefsine sahiptirler. Modern bilimler her ne kadar varlığı bu gözle görmeseler de, buluşlarıyla bu gerçeği destekleyen delilleri gün yüzüne çıkarmaktadırlar. Mesela atomun kişiliği ve kimliği manasına gelen proton sayısı, dışarıdan gelen müdahalelere direnir, değişmek istemez. Canlılarda ise savunma duygusu daha kuvvetlidir. Bitkiler bile zararlı canlılara karşı kendilerini korumaya çalışırlar. Hayvanlar ise kaçar veya savaşırlar. İnsanın savunma duygusu ise çok daha büyük düşmanlarla başetmek zorundadır.
İnsan ruhu sonsuzluğu istediği için kısıtlı bir zamana sığmak istemez, ölümü büyük bir düşman olarak görür. Ancak ölüm çaresizce varacağımız mutlak sonumuzdur. O halde bu düşmana karşı savunmamız, bilinen kaçma ve savaşma yöntemlerinden farklı olacaktır. Koç bilinci, hayat sermayesini gerçek hedefin elde edilmesine kullanmayı, böylece hayat serüveninin amacını gerçekleştirmeyi tercih eder.
Koçun temsil ettiği karakter, dünyada bulunmanın büyük bir macera olduğunun farkındadır. Var olma bilinciyle dopdolu olan bu kişilik, bu varlığa ne gibi bir hedef belirlemişse onu gerçekleştirmek için büyük çabalar harcayabilir, büyük fedakarlıklar yapabilir. Yeter ki hayat amaçlarını doğru seçmiş olsun.
Not: Bu yazıyı okuyan Akrepler, kendilerinin de bir nevi Koç karakteri olduklarını düşünebilirler. Aslında bu pek de yanlış sayılmaz. Burada bahsi edilenler zaten bir nevi Mars türetimleridir. Ancak şu ayrımla: Pluto, astrolojide Mars'ın üstün hali kabul edilir. Yani en büyük korkusu "acziyet", en büyük tutkusuysa "güç" olan ve kendini kontrole adeta tapan Pluto, Mars'ı tutabileceği gibi, çok daha şiddetli bir biçimde cereyan etmesine de sebep olabilir. Akrep burcu insanları aslında Koç burcundan çok daha saldırgan ve yırtıcılardır. Ancak bu kolay kolay açığa çıkmaz. Çünkü Pluto'nun Akrep insanına verdiği gurur, Mars'ı kontrol etmektedir. Bir Akrebe göre aciz insanlarla savaşmak da bir acizliktir; onun bu konuda benimseyeceği yol hasmını korkutarak, ruhunu hapsederek uzak tutmaktır. Eğer savaşmaya karar vermişse de, bu, Koç burcundaki gibi açıktan değil de, saklı ve derinden olacaktır. Ve Akrebin kalıcılık ihtirasını burada da açıkça gözlemleriz. O, hasmına ona bir daha saldıracak gücü bulamayacak şekilde saldırır, yani kesin, vurucu, son darbe! Akrepler bu nedenle çok tehlikelidirler ve hasımlarının üzerinde onarımı mümkün olmayan yaralar ve acılar bırakırlar. Akreple rekabeti düşünenler onun bu yönünü de göze almak zorundadırlar. Bu noktadan yola çıkarsak Akrep burcunun bu konuda Koç burcu ile Aslan burcunun bir karması olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Aslan burcu da takındığı "gurur maskesiyle" rakibini uzak tutma eğilimindedir, ancak Akrep burcu gibi bu yüzeyin arkasında bitmek tükenmek bilmeyen bir savaşma gücü barındırmazlar. Aslan, benliğini çok sevmektedir ve ona zarar gelmesini göze alamaz. Bu yüzden genelde tırsaktırlar, onun güç gösterileri adı üzerinde birer "şovdur". Üzerlerine kararlı bir şekilde gelindiğini sezdikleri an, yollarını değiştirmek zorunda kalırlar.
Koç burcu insanı, Güneşin en erkeksi ve en şiddet yanlısı burçta bulunduğu dönemde doğmuştur. Koç burcunun temsil ettiği ruh hali, eskiden beri "kan dökücü ve kavgacı" bir ruh hali olarak kabul edilir. Aslında Koç karakterinin temel vasfı, varlığını, benliğini ve haklarını savunma bilincidir.
Her insanda kendi benliğini, haklarını ve özgürlüğünü savunma güdüsü bulunur. Ancak Güneş bu burçtayken doğanlar, hakların savunulması gerektiğinin daha açık şekilde bilincindedirler. Öyle ki, haklarını müdafaa ederken büyük riskleri göze alabilirler, birçok küçük hesabı gözardı edebilirler. Çünkü bu bilinç, varlığımızın sürekli erozyona uğramakta, sınırlarımızın sürekli tehditlere maruz kaldığını sezmekte, varlık duygusunun ancak savunma davranışıyla korunacağını bilmektedirler.
Dünya'da her varlık sürekli yıpranır, tükenir. Bu yüzden eskiler duyularımızla hissettiğimiz maddi aleme "kevn ve fesat alemi" yani "var oluş ve bozuluş alemi" demişledir. Dünya'nın yüzeyi bir yazboz tahtası gibi her dakika yeni yaratılışlara ve yokedilişlere mekan olmaktadır.
İslam tasavvufuna göre her varlık, kendi mertebesinde bir nefse yani "varlık bilincine ve isteğine" sahiptir. Cansızlar, cansız nefsine; canlılar da bitki, hayvan ve insan nefsine sahiptirler. Modern bilimler her ne kadar varlığı bu gözle görmeseler de, buluşlarıyla bu gerçeği destekleyen delilleri gün yüzüne çıkarmaktadırlar. Mesela atomun kişiliği ve kimliği manasına gelen proton sayısı, dışarıdan gelen müdahalelere direnir, değişmek istemez. Canlılarda ise savunma duygusu daha kuvvetlidir. Bitkiler bile zararlı canlılara karşı kendilerini korumaya çalışırlar. Hayvanlar ise kaçar veya savaşırlar. İnsanın savunma duygusu ise çok daha büyük düşmanlarla başetmek zorundadır.
İnsan ruhu sonsuzluğu istediği için kısıtlı bir zamana sığmak istemez, ölümü büyük bir düşman olarak görür. Ancak ölüm çaresizce varacağımız mutlak sonumuzdur. O halde bu düşmana karşı savunmamız, bilinen kaçma ve savaşma yöntemlerinden farklı olacaktır. Koç bilinci, hayat sermayesini gerçek hedefin elde edilmesine kullanmayı, böylece hayat serüveninin amacını gerçekleştirmeyi tercih eder.
Koçun temsil ettiği karakter, dünyada bulunmanın büyük bir macera olduğunun farkındadır. Var olma bilinciyle dopdolu olan bu kişilik, bu varlığa ne gibi bir hedef belirlemişse onu gerçekleştirmek için büyük çabalar harcayabilir, büyük fedakarlıklar yapabilir. Yeter ki hayat amaçlarını doğru seçmiş olsun.
Not: Bu yazıyı okuyan Akrepler, kendilerinin de bir nevi Koç karakteri olduklarını düşünebilirler. Aslında bu pek de yanlış sayılmaz. Burada bahsi edilenler zaten bir nevi Mars türetimleridir. Ancak şu ayrımla: Pluto, astrolojide Mars'ın üstün hali kabul edilir. Yani en büyük korkusu "acziyet", en büyük tutkusuysa "güç" olan ve kendini kontrole adeta tapan Pluto, Mars'ı tutabileceği gibi, çok daha şiddetli bir biçimde cereyan etmesine de sebep olabilir. Akrep burcu insanları aslında Koç burcundan çok daha saldırgan ve yırtıcılardır. Ancak bu kolay kolay açığa çıkmaz. Çünkü Pluto'nun Akrep insanına verdiği gurur, Mars'ı kontrol etmektedir. Bir Akrebe göre aciz insanlarla savaşmak da bir acizliktir; onun bu konuda benimseyeceği yol hasmını korkutarak, ruhunu hapsederek uzak tutmaktır. Eğer savaşmaya karar vermişse de, bu, Koç burcundaki gibi açıktan değil de, saklı ve derinden olacaktır. Ve Akrebin kalıcılık ihtirasını burada da açıkça gözlemleriz. O, hasmına ona bir daha saldıracak gücü bulamayacak şekilde saldırır, yani kesin, vurucu, son darbe! Akrepler bu nedenle çok tehlikelidirler ve hasımlarının üzerinde onarımı mümkün olmayan yaralar ve acılar bırakırlar. Akreple rekabeti düşünenler onun bu yönünü de göze almak zorundadırlar. Bu noktadan yola çıkarsak Akrep burcunun bu konuda Koç burcu ile Aslan burcunun bir karması olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Aslan burcu da takındığı "gurur maskesiyle" rakibini uzak tutma eğilimindedir, ancak Akrep burcu gibi bu yüzeyin arkasında bitmek tükenmek bilmeyen bir savaşma gücü barındırmazlar. Aslan, benliğini çok sevmektedir ve ona zarar gelmesini göze alamaz. Bu yüzden genelde tırsaktırlar, onun güç gösterileri adı üzerinde birer "şovdur". Üzerlerine kararlı bir şekilde gelindiğini sezdikleri an, yollarını değiştirmek zorunda kalırlar.