Şifremiz: Vücudumuz

Kategoriler Dışındaki Genel Konularla İlgili Araştırma Yazıları.
Kullanıcı avatarı
keşmekeş
Mesajlar: 58
Yaş: 38
Kayıt: Prş 08 Kas, 23:21

Şifremiz: Vücudumuz

Okunmamış mesaj gönderen keşmekeş » Cum 07 Ara, 23:54

* Teknolojinin bir neticesi olarak, bugün birçok işin dijital ortamlarda yapılması, ortaya ‘dijital suçlular’ın çıkmasına, bu da geleneksel güvenlik metotlarının sorgulanmasına yol açmıştır. İnternette veya dijital ortamlarda kullandığımız şifre, parola ve kartlar güvenlik açısından yeterli mi?
* Gözümüzdeki sırlı anahtar nedir, artık, bakışlarımızla kapıları açabilecek miyiz?
* Parmak uçlarımıza yerleştirilmiş olan ‘kimlik kartı’mızı nasıl kullanabiliriz?
* İnsanın anatomik veya fizyolojik özelliklerindeki farklılık, güvenlikte nasıl kullanılıyor?
* Parola: İris!


İnsanın hayatında karşılanması gereken en mühim ihtiyaçlarından biri, emniyettir. Bu ihtiyacı karşılamanın yollarından biri, insanların sahip olduklarını, kötü niyetlilerin saldırısından koruma hususunda alınacak tedbirlerdir. Dinimiz korunması gereken beş hususu (mal, namus, akıl, can ve din) açıkça belirtmiştir. Emniyet, her dönemin bilgi birikimine ve teknolojik imkânlarına göre sağlanmıştır.

Günümüzde hızlı gelişen teknoloji, bu ihtiyacımızı karşılamada, ferdî tanımlama numaraları (PIN), kart ve şifre gibi çeşitli metotlarla hayatımıza girmiştir. Bugün bilgisayarın açılış düğmesine bastığımızda, bankamatiklerde, internette yaptığımız çeşitli işlemlerde ve daha birçok alanda, bir kart veya şifreye ihtiyaç duymaktayız. Hasılı şifresiz bir hayatı düşünemez olduk.

Hayatımızı birtakım kartlar taşıyarak ve bazı şifreleri hatırlamaya çalışarak mı geçireceğiz? Bu sorunun cevabı, farkında olmasak da, kendimizde saklıdır. İnsan kendine ihsan edilen bazı anatomik özellikler vesilesiyle diğer insanlardan kolaylıkla ayırt edilebilir. Parmak izi, yüzün ısı fotoğrafı, ses, iris ve retina bu ayırt edici özelliklerden birkaçıdır. İnsanoğlu gelecekte, birtakım kartları taşımak, ferdî tanıma numaralarını ve bazı şifreleri hafızasında tutmak zorunda kalmayacaktır. Günümüzde bu ayırt edici özellikler kullanılarak çeşitli 'biyometrik sistemler' geliştirilmektedir. Bir insanı diğer insanlardan ayırt etmede kullanılan biyometri sistemleri, aşağıdaki anatomik ve fizyolojik hususiyetleri içine almaktadır.

İris vasıtasıyla tanıma
İris, gözbebeğini çevreleyen dokunun renkli kısmıdır. Her bir iriste; taç, kriptler-kemerler, lifler, benekler-lekeler, çukurlar, ışınsal çizgiler ve hafif çizgiler gibi ayırt edici özellikler mevcuttur. Yapılan araştırmalar, bir kişiye ait irisin, bir başka kişinin irisine benzemediğini göstermiştir. Yaygın olarak test edilmemiş olsa bile, irisin güvenilir bir biyometri olduğu düşünülmektedir. Ayrıca bu tekniğin kullanımı kolaydır. Bu tekniğin uygulanmasında gözlükler, görüntüyü eğebileceği için, tam güvenilirlik açısından işlem sırasında kullanılmamalıdır. Koyu renkli gözlerin tanımlanması zordur, bu tip gözlerin tanımlanmasında iyi bir ışıklandırma gerekir. Bazı hastalıklar, irisin bu özelliğini bozar. Bu işlemin uygulanmasında pahalı bir kameraya ihtiyaç duyulması da maliyeti artırmaktadır.

Retina ile tanıma
Retina, insanoğluna bahşedilmiş ölçüm vasıtası olarak kullanılabilecek eşsiz mikro-anatomik özelliklerden biridir. Bazı araştırmacılar; retinanın, irise göre daha üstün bir biyometrik özelliğe sahip olduğu kanaatindedirler. Ferdî tanıma sistemlerinde kullanılan retina tarama sistemi, bir lâzerin gözün arkasına ışıtılması ve böylelikle retinanın damar desenlerinin ölçülmesi esasına göre çalışır. Retina oldukça güvenilir bir biyometridir. Çünkü, gözle görülmez ve kolayca taklit edilemez. Ayrıca, yaşlanma ve hastalık dışında yıpranmaz. Bununla beraber iris biyometrisi gibi tam olarak test edilmiş bir sistem değildir. Ayrıca lâzer kullanılmasından dolayı, sağlık açısından potansiyel riskler taşır, maliyeti yüksektir.

Geçmişte Darwin'in gözün mükemmelliği karşısında hayrete düşmesi ve teorisinin bu husustaki acizliğini söylemesi gibi bugün de birçok araştırmacı, iris ve retinanın ayırıcı özelliklerindeki bu harikalıklar karşısında hayrettedir.

Yüzün biyometrik özellikleri
Her insana (tek yumurta ikizleri hariç), farklı bir yüz yapısı verilmiştir. Yüz tarama ve tanımlama sistemleriyle, yüzün karakteristikleri (diğer yüzlerden ayırt edici vasıfları) ve yüzdeki diğer organlarla münasebetleri ölçülür. Bu özellikler kullanılarak yapılan tespitler, genellikle sunî zeka gibi çalışmaları da içine alan kompleks işlemlerdir.
Yüz bilgisini elde etmek için, standart video ve termal görüntüleme teknolojileri kullanılmaktadır. Video kamera ile yüzün birtakım görüntüleri alınır. Yüzün fotoğrafı çekildikten sonra, ayırt edici bilgi noktaları haritalanır. Meselâ, gözlerin, burnun ve ağzın birbirleriyle olan konumu belirlenir ve bir bilgi deseni hazırlanır. Termal görüntüleme kamerası vasıtasıyla, yüzün altındaki kan akışının oluşturduğu ısı analiz edilir. Meydana getirilen desene göre de belirleyici bir kod oluşturulur. Termal görüntüleme kameraları, iyi aydınlatma şartına bağlı değildir, bundan dolayı karanlık ortamlarda da kullanılma avantajına sahiptir.
Yüz tarama için hızlı ve güvenilir kameralar mevcuttur. Termal görüntü; plâstik cerrahi gibi yüzde yapılan değişikliklerden etkilenmez.
Fakat yüzün pozisyonu ve yönü, doğru karar verilmesini zorlaştırır. Ancak yüz deseni ile tanımlamanın doğruluk derecesi, taklit edilebilme riski en düşük olanıdır.

Ses biyometrisi
Ses biyometrisi, sesin zaman içindeki spektrumunun ve frekansındaki değişikliklerin belirlenmesiyle ortaya çıkmış, kişiyi tanımlamada kullanılan bir sistemdir. Ses tanımlama, şablon olarak kaydedilmiş bir sesle, algılayıcı tarafından elde edilmiş sesin eşleştirilmesi üzerine kurulu bir sistemdir. Sesle ferdi tanıma sisteminde, eğer kişiden önceden kaydedilmiş belirli bir ifadeyi söylemesi istenirse, doğruluk artmaktadır. Ses taramanın kullanıcılara verdiği herhangi bir rahatsızlık söz konusu değildir. Ancak, bu ölçümün doğruluğu henüz retina ve iris biyometrilerinin doğruluğuna ulaşamamıştır ve davranışlara dayalı bir biyometri olduğu için, oldukça çok çeşitliliğe sahiptir. Sesin hacmi, hızı ve kalitesindeki değişimler, tanımlamayı güçleştirir. Meselâ heyecan, korku ve üşüme durumlarında olduğu gibi. Günümüz teknolojilerinde, kaydedilmiş bir ses ile, ses tanımlama araçlarını kandırmak da mümkündür. Bundan dolayı bu tekniğin uygulanması zordur.

Parmak izi
Parmak izi, parmak ucu derisinde, göz ile görülebilen çıkıntıların meydana getirdiği şekillerdir. Dış deriye ait bu çıkıntılara, papilla veya hat denir. Parmaklarımızı dikkatlice incelersek, parmak izlerinin, birçok hattın farklı biçimlerde biraraya getirilmesiyle yapıldığını görürüz.

Tek yumurta ikizleri de dahil olmak üzere herkes, eşsiz parmak izlerine sahiptir. Bir başka deyişle, insanların kimlikleri parmak uçlarında kodlanır. Bu kodlama sistemi, günümüzde kullanılan barkod sistemine benzetilebilir.

Derin kesik ve yaralar olmadığı sürece, parmak izlerindeki bu hatlar, insan hayatı boyunca değişmez. Parmak izlerinin bu değişmez ve herkes için farklı özellikleri (tek yumurta ikizlerinde bile bu farklılık mevcuttur), onları kimlik tespiti konusunda çok kullanılan bir özellik haline getirmiştir. Yaratıcı, parmak izlerine o kadar fazla eşsiz bilgiyi derc etmiştir ki, doğru tanımlama için parmak izinin küçük bir parçası bile yeterli olmaktadır.

Parmak izlerinin ferdi tanıma gayesiyle kullanılması fikri, 1890´lı yıllarda, Hindistan´da görev yapan İngiliz polis şefi Sir Edward Henry tarafından ortaya atılmıştır. Bu teknik günümüzde en yaygın kullanılan biyometridir.

Güçlü bir biyometri olan parmak izlerine, Kur'an-ı Kerim'de; "İnsan zanneder mi ki ölümünden sonra Biz kemiklerini toplayıp onu diriltmeyeceğiz? Evet, toplarız, hem de parmak uçlarına varıncaya kadar eski halinde düzenleriz." (Kıyamet, 3-4) beyanıyla işaret edilmektedir. Bu âyet-i kerimede geçen ifadenin, parmak izi olduğu hususunda genel bir mutabakat vardır.

Parmak izleri, tanımlama doğruluğu konusunda güçlü bir şablon sağlamak için yeterince karmaşıktır. Daha sağlıklı bir güvenlik isteniyorsa, birden çok parmağın izi kullanılabilir. Çünkü her parmağın izi farklı yaratılmıştır. Parmak izinin taranması, hızlıdır ve kişilere herhangi bir rahatsızlık vermez. Parmak izi tarayıcıları, kolaylıkla küçültülebilir ve düşük maliyetle çok sayıda üretilebilir. Bugün bazı ülkelerde sadece sol ve sağ işaret parmakları bile yeterli görülmektedir. Bununla beraber bazı insanların parmak izlerinin görüntülenmesi güçtür. Yeni teknolojilerle, parmak izlerinin görüntü olarak değil, kodlanarak saklanması da tercih edilebilmektedir.

Bilim ilerledikçe, biyometrik olarak kullanılabilecek insana has hususiyetler daha da artacaktır. Bu sebeple insan biyometrisi; çağın gerisinde kalmak istemeyen toplumların, araştırma ve geliştirme çalışmalarında ihmal etmemeleri gereken bir çalışma sahasıdır.

Salih UYAR
____________

Kaynaklar
- Biometric solutions to personel identification, www.rfrancis.com/digital_persona/ biometricsolutions.pdf
- Authentication, www.dis.shef.ac.uk/mark/courses/cit/07.pdf
- Ahmet Orun, Dr., TÜBİTAK-MAM, Bilişim Teknolojileri Enstitüsü, http://www.biltek.tubitak.gov.tr/dergi/ ... armak.html


Arif isen,deme sırrın asla dostuna;dostunun da dostu vardır,o da söyler dostuna...


Kullanıcı avatarı
Elan_Vital
*SiyahAkrep*
*SiyahAkrep*
Mesajlar: 1141
Yaş: 38
Kayıt: Pzt 09 Oca, 20:40

Okunmamış mesaj gönderen Elan_Vital » Cmt 08 Ara, 14:05

Bu ilgi çekici öz paylaşım için tşk keşmekeş..

Umarım bu biyometrik günleri : ) bizde görürüz..
"Azınlık Raporu (Yönetmen : Steven Spielberg ) " nda 2054 yılında benzer gelişmelerin son raddesine gelinmişti; ancak Gerçek dünyada ne? ne zaman? olur.. umarım bunu bize zaman gösterir..
Sarsılmaz Benim Derinliğim: ama yüzen bilmeceler ve gülüşlerle parıldar...

Cevapla

“Araştırma Genel Konular” sayfasına dön