yALNIZLIK tUTKUDUR bENDE
- Nefer Titi
- Mesajlar: 42
- Yaş: 44
- Kayıt: Prş 14 Tem, 10:08
Ne kadar güzel dile getmişsiniz meseleyi. Yalnızlık, Biz akrep burçları için abartılı olmadan her insanın ihtiyacından biraz daha fazladır. Evet gerçekten de bizler zaman zaman yalnızlığa çok fazla ihtiyaç duyarız. Kendimizi toparlayabilmek için bu şarttır. Çoğunluğun görüşüne ben de katılıyorum
Bir Güzel Daldır Hayat Hangi Tarafından Çekersen O Tarafından Kırarsın.
- AkrepRomans
- Mesajlar: 43
- Yaş: 50
- Kayıt: Prş 18 Ağu, 18:30
Yalnızlık Kaderimiz mi? Sorusu sorulmuş olsaydı eğer; Kaderin için biz akrepler Yalnızlık adı altında varolmuşuz derdim herhalde. Yalnızlık konusu biz akrepler ve su grubu burçları için kaçınılmazdır. Kalabalıklardan hoşlanmadığımız, herşeyin sessiz, derinden ve sakince olmasını istediğimiz için yapı olarak yalnızlık bizi çekiyor. Tabi ki biz de O'nu
- MoonScorpion
- *GriAkrep*
- Mesajlar: 220
- Yaş: 42
- Kayıt: Cum 25 Mar, 22:19
- Deli Akrep
- *GriAkrep*
- Mesajlar: 384
- Yaş: 45
- Kayıt: Cum 12 Ağu, 04:09
yalnızlık
yalnızlığın sesi bu.korkutur insanı.çekip gitmek gibi yalnızlık da korkutur.can acısı dediklerinn bu olduğunu anlarsın.tek başına kalmak da değil bu,tek başına hissetmek kendini.
en çaresiz zamanlarında kedini tüketirsin de kimsenin ruhu duymaz.haa artık ağlamıyosan sorun yok demektir.susmuşsun,içine içine dalmışsın.kimsenin haberi olmaz.sn de daha çok yalnızlaşırsın.daha da daralır odalar.
birileri gelir yanına.sevgilindir,dostundur ne farkeder...yalnızsın işte.ve onlar yabancı.ve onlar senden uzak.ve onlar sadece seni anlamaya çalışıp da bir süre sonra bundan vazgeçenlerdir.
yok onlar aslında.sadece sen varsın.acılarıduyan ,çaresizleşen,içine içine daha da çok tükenen işte senin.işte o karşındaki de yalnızlığın.adı gibi sade,adı gibi yalın.yalnızlık bu,sensin yani diğer adıyla.niye korkuyorsun ki bu kadar ondan,yani kendinden...sadece böyle alıştığın için.
böyle alıştırdı seni annen.doğduğunda sarıdı sana.yalnızlığa alıştırmadı.başka ve karanlıkodalarda yatırmadı seni.o yüzden alıştın işte,nsan kokusuna,sesine,dokunuşuna.alıştın ve bir gün...
bir gün o sesi duydun.yalnızlık sesini.korktun.canın acıdı.oysaki korktuğun ve acı duduğun sadece kendindin...
zuus
en çaresiz zamanlarında kedini tüketirsin de kimsenin ruhu duymaz.haa artık ağlamıyosan sorun yok demektir.susmuşsun,içine içine dalmışsın.kimsenin haberi olmaz.sn de daha çok yalnızlaşırsın.daha da daralır odalar.
birileri gelir yanına.sevgilindir,dostundur ne farkeder...yalnızsın işte.ve onlar yabancı.ve onlar senden uzak.ve onlar sadece seni anlamaya çalışıp da bir süre sonra bundan vazgeçenlerdir.
yok onlar aslında.sadece sen varsın.acılarıduyan ,çaresizleşen,içine içine daha da çok tükenen işte senin.işte o karşındaki de yalnızlığın.adı gibi sade,adı gibi yalın.yalnızlık bu,sensin yani diğer adıyla.niye korkuyorsun ki bu kadar ondan,yani kendinden...sadece böyle alıştığın için.
böyle alıştırdı seni annen.doğduğunda sarıdı sana.yalnızlığa alıştırmadı.başka ve karanlıkodalarda yatırmadı seni.o yüzden alıştın işte,nsan kokusuna,sesine,dokunuşuna.alıştın ve bir gün...
bir gün o sesi duydun.yalnızlık sesini.korktun.canın acıdı.oysaki korktuğun ve acı duduğun sadece kendindin...
zuus
Re: yalnızlık
Evet gerçekten öyle. Kazdıkça çıkıyor alttan. Eski forum konularına bakayım diye girdim kazma kürek elimde neler çıkıyor nelerAnonymous yazdı:yalnızlığın sesi bu.korkutur insanı.çekip gitmek gibi yalnızlık da korkutur.can acısı dediklerinn bu olduğunu anlarsın.tek başına kalmak da değil bu,tek başına hissetmek kendini.
en çaresiz zamanlarında kedini tüketirsin de kimsenin ruhu duymaz.haa artık ağlamıyosan sorun yok demektir.susmuşsun,içine içine dalmışsın.kimsenin haberi olmaz.sn de daha çok yalnızlaşırsın.daha da daralır odalar.
birileri gelir yanına.sevgilindir,dostundur ne farkeder...yalnızsın işte.ve onlar yabancı.ve onlar senden uzak.ve onlar sadece seni anlamaya çalışıp da bir süre sonra bundan vazgeçenlerdir.
yok onlar aslında.sadece sen varsın.acılarıduyan ,çaresizleşen,içine içine daha da çok tükenen işte senin.işte o karşındaki de yalnızlığın.adı gibi sade,adı gibi yalın.yalnızlık bu,sensin yani diğer adıyla.niye korkuyorsun ki bu kadar ondan,yani kendinden...sadece böyle alıştığın için.
böyle alıştırdı seni annen.doğduğunda sarıdı sana.yalnızlığa alıştırmadı.başka ve karanlıkodalarda yatırmadı seni.o yüzden alıştın işte,nsan kokusuna,sesine,dokunuşuna.alıştın ve bir gün...
bir gün o sesi duydun.yalnızlık sesini.korktun.canın acıdı.oysaki korktuğun ve acı duduğun sadece kendindin...
zuus
Annemizi seviyoruz. Gerçekten bizi sımsıcak sevgisine öyle sarmışki hiçbir şey onun yerini tutamıyor.Tutmasıda gerekmiyor zaten.Sadece bildiklerimizi gördüklerimizle kıyaslıyoruz ve bildiklerimiz her zaman daha üste geliyor. O zaman yalnızlaştığımız doğru ama ben bunu seviyorum. Yani başka bir seçenek çok olmuştur. ama seçmezsin. mutluluğu kendi kendine oynayarak bulur akrep çocuğu illa ki bir arkadaşa gerekk duymaz. Ve belki o yüzden hiçbirşeyin çok fazla peşine düşmez..Çünkü önemsemez. Neyi önemser? Gerçek olan herşeyi önemser.. ama gerçek olduğunu anlaması içinde çok fazla fırsat yakalar..Yani test etmez hiç birşeyi ama o derinleri hisseden yüreği var ya onun sayesinde belkide herşey apaçık gözünün önünde cereyan eder...
Ve ilk mesajımız yalnızlığa gelsin...
Demekki normalim. Bu kadar yazıyı okuduktan sonra 
Bu durup dururken derin düşüncelere dalmamı ve gecenin bi vaktinde sokaklarda tek başıma dolaşmamı açıklıyor.

Bu durup dururken derin düşüncelere dalmamı ve gecenin bi vaktinde sokaklarda tek başıma dolaşmamı açıklıyor.
- TutanKamon
- Mesajlar: 94
- Yaş: 40
- Kayıt: Pzr 29 May, 02:26
Kılıç ve ben
iki sorunun cevabı da evet 
Hamle bilgisayara doğru...

Hamle bilgisayara doğru...
Yalnizlik, Kursat Basar
Yalnizlik bizim kulturumuzde genellikle aci veren, istenmeyen bir durumu ifade eder.
Dogu genellikle yalnizligin Allah'a mahsus oldugunu dusunur. Bati yuzyillar boyu tartisir yalnizligi. Kimi zaman "cehennemin baskalari" oldugunu soyler, kimi zaman "yalnizligin seytanin oyun alani" oldugunu one surer.
R. Louis Stevenson, "bedenimiz, bircok penceresi olan bir ev gibidir" diye yazar, "orada oturur ve gelen gecene kendimizi gosteririz. Onlara yanimiza gelmeleri ve bizi sevmeleri icin seslenir dururuz." Ama bircok dusunur de yalnizligin baskalariyla bir seyler paylasabilmek icin en gerekli sey oldugunu soyler. Ancak yalnizken kendimizi gercekten taniyabiliriz, kendimizi duyabiliriz.
Cogu insan yalniz kalmayi sevmedigini soyler. Pek cok tanidigim, birkac saat bile tek basina kalmaktan hoslanmaz.
Eger sevgilinize ya da arkadaslariniza biraz yalniz kalmak istediginizi soyleseniz mutlaka altinda baska nedenler ararlar. Hatta kirilir, bozulurlar.
Yalnizken yapacak pek cok isi olan benim gibi biri genellikle yalniz kalmak istedigini soyleyemeyip bunun yerine cesitli bahaneler uydurmak zorunda kalir.
Yalniz kalmaya duydugumuz korku, yalnizken duydugumuz sikinti, surekli ertelenip, gecistirilmeye calisildigindan gunun birinde bizi, hep baskalarina bagimli, birileri olmadan yasamayi beceremeyen insanlar haline getiriyor.
Bu belki biraz da cocukluk gunlerimizden geliyor. Anne babalar hep cocuklarinin odasina dalip merakla sorarlar, "ne yapiyorsun kizim saatlerdir tek basina?" Bu sorunun altinda genellikle bir kusku vardir.
Ben de cocukken evde oturup kitap okudugum ya da bir seyler yazdigim cumartesi gunleri, neden disari cikmadigimi sorarlardi. Neyse ki sonradan sosyal olmayi da basardim.
Ya da ben oyle saniyorum.
Mesela artik haftada bir sinemaya filan gidersem fazla mi gezdim acaba diye kendi kendime bunalima girmiyorum.
Yalnizliktan korkmak aslinda biraz kendimizden korkmak gibi geliyor hep bana.
Yalnizligin araclarini iyi kullananlar, yalniz gecen saatlerinde kendilerini gelistirmeyi, zenginlestirmeyi, saatlerce gevezelik etmek yerine baskalarini dinlemeyi, kitap okumayi, farkli ilgi alanlarina yonelmeyi basaranlar aslinda toplum icinde de daha rahat ediyorlar.
Sabahattin Kudret Aksal bir siirinde, "bir yalnizliktan gidilir kalabaliga" diyordu.
Yalniz saatlerini iyi degerlendirenler cogu zaman kendisini daha iyi taniyan, o zaman baskalarini da anlayabilen insanlar oluyor.
Cogu kez kendimizi dinlerken baskalarini duymaz miyiz?
Yeni Yuzyil, 30 Nisan 1998
Yalnizlik bizim kulturumuzde genellikle aci veren, istenmeyen bir durumu ifade eder.
Dogu genellikle yalnizligin Allah'a mahsus oldugunu dusunur. Bati yuzyillar boyu tartisir yalnizligi. Kimi zaman "cehennemin baskalari" oldugunu soyler, kimi zaman "yalnizligin seytanin oyun alani" oldugunu one surer.
R. Louis Stevenson, "bedenimiz, bircok penceresi olan bir ev gibidir" diye yazar, "orada oturur ve gelen gecene kendimizi gosteririz. Onlara yanimiza gelmeleri ve bizi sevmeleri icin seslenir dururuz." Ama bircok dusunur de yalnizligin baskalariyla bir seyler paylasabilmek icin en gerekli sey oldugunu soyler. Ancak yalnizken kendimizi gercekten taniyabiliriz, kendimizi duyabiliriz.
Cogu insan yalniz kalmayi sevmedigini soyler. Pek cok tanidigim, birkac saat bile tek basina kalmaktan hoslanmaz.
Eger sevgilinize ya da arkadaslariniza biraz yalniz kalmak istediginizi soyleseniz mutlaka altinda baska nedenler ararlar. Hatta kirilir, bozulurlar.
Yalnizken yapacak pek cok isi olan benim gibi biri genellikle yalniz kalmak istedigini soyleyemeyip bunun yerine cesitli bahaneler uydurmak zorunda kalir.
Yalniz kalmaya duydugumuz korku, yalnizken duydugumuz sikinti, surekli ertelenip, gecistirilmeye calisildigindan gunun birinde bizi, hep baskalarina bagimli, birileri olmadan yasamayi beceremeyen insanlar haline getiriyor.
Bu belki biraz da cocukluk gunlerimizden geliyor. Anne babalar hep cocuklarinin odasina dalip merakla sorarlar, "ne yapiyorsun kizim saatlerdir tek basina?" Bu sorunun altinda genellikle bir kusku vardir.
Ben de cocukken evde oturup kitap okudugum ya da bir seyler yazdigim cumartesi gunleri, neden disari cikmadigimi sorarlardi. Neyse ki sonradan sosyal olmayi da basardim.
Ya da ben oyle saniyorum.
Mesela artik haftada bir sinemaya filan gidersem fazla mi gezdim acaba diye kendi kendime bunalima girmiyorum.
Yalnizliktan korkmak aslinda biraz kendimizden korkmak gibi geliyor hep bana.
Yalnizligin araclarini iyi kullananlar, yalniz gecen saatlerinde kendilerini gelistirmeyi, zenginlestirmeyi, saatlerce gevezelik etmek yerine baskalarini dinlemeyi, kitap okumayi, farkli ilgi alanlarina yonelmeyi basaranlar aslinda toplum icinde de daha rahat ediyorlar.
Sabahattin Kudret Aksal bir siirinde, "bir yalnizliktan gidilir kalabaliga" diyordu.
Yalniz saatlerini iyi degerlendirenler cogu zaman kendisini daha iyi taniyan, o zaman baskalarini da anlayabilen insanlar oluyor.
Cogu kez kendimizi dinlerken baskalarini duymaz miyiz?
Yeni Yuzyil, 30 Nisan 1998
UTANDIĞIN ŞEYİ YAPMA,YAPIYORSAN SÖYLEMEKTEN UTANMA!