ne kadar kıskançsınız?
Kıskançlık Türkçe'de çok geniş kapsamlı bir ifade olup, "gıpta(imrenme)" ve "haset(çekememe)" gibi anlamları da barındırmaktadır. Herkes kendince bir kıskançlık yorumu yapmış, bir kavram kargaşası yaşanmış. Öncelikle burada bahsi geçen kıskançlığın bir tanımını yapmak gerek. Kıskançlık; "Kişinin özel biri olduğunu sanması, hissetmesi, düşünmesi, bilmesi vs. sonucu oluşan; sevdiği, sahip olduğu veya münasebet halinde bulunduğu şeyin başkalarıyla aynı tür ilişkiler içinde olmasına katlanamama durumu" olarak tanımladığım bir duygudur.
Yani kıskançlığın gerçekleşmesi için 3 temel koşul var.
1. Kişi özel olduğunu düşünecek.
2. Bir münasebet olacak.
3. Ve bu münasebet başkalarıyla da "aynı tür" olacak.
Tüm bu şartları içinde barındıran kıskançlık oldukça doğal ve sağlıklı bir duygudur. Eğer bu şartlardan biri bile gerçekleşmediyse, burada kıskançlıktan söz etmek mümkün değildir. Bu genelde çeşitli kişilik sorunlarına işaret eder. Mesela 3. maddeyi ele alalım; eğer kişi ilişki aynı tür olmamasına karşın, örneğin sevgilisinin karşı cinsten biriyle -ne kadar eğleniyor olursa olsun- ayaküstü sohbet etmesi sonucu da aynı tür duygulara kapılıyorsa, bu, kıskançlığın değil, kişinin karşısındakini tahakküm altına almak istemesinin, kişiliğini yok saymasının, çeşitli komplekslerin, özgüvensizliğin vs. işaretidir. Hatta burada bir sevgiden bile bahsedilemez. Kişi sevme değil, ilkel yollara başvurmak suretiyle kendisini değerli hissetme amacındadır. İşte Akrebin düşük süreci olarak da nitelediğimiz „yerde sürünen Akrep“ kişiliği bu yola sıklıkla başvurmaktadır.
2. maddenin göreceliliği de Akrebin kıskançlık duygusunu tanımlamamıza yardımcı olur. Kıskançlığın niteliği, münasebetin niteliğine göre değişir. Akrebin temel dürtüsü de, kalıcılık arzularından kaynaklanan; kişinin karizmasını ön plana çıkararak kişileri kendisine bağlama, bağımlı kılma isteğinde yatar. Bu vesileyle kişide kalıcı etkiler bırakılır, dönüşüme müsait bir zemin hazırlanır. Yani Akrep sevdiğinin başkalarını sevmesini değil, başkalarının da sevdiğini aynı şekilde sevmesini kıskanır esasında. Ancak tabii ki „etki tepki prensibi“ dediğimiz şey burada da geçerlidir. Sevmenin tepkisi sevilmedir. Sevgilinin başkalarını sevmesi de Akrebin bağımlı kılma idealinde çatlaklara yol açabilir ve bu, kıskançlığa sebebiyet verebilir.
İşte burada da bir çatal noktası var. Kalıcılığın en temel yansıması „vericilik“tir, daha öte anlamıyla da „kendini adama“dır. Vermeden kalıcı olamazsınız. Eğer Akrep, bu kendine bağımlı kılma durumunu tüm tutkusuyla severek, kendini adayarak gerçekleştiriyorsa, yatın kalkın böyle bir Akrep bulduğunuza şükredin. Yok eğer bunu sizin zayıf yönlerinizden faydalanarak ruhunuzu hapsetmek suretiyle yapıyorsa, işte o zaman vay halinize! Bu, „Akrep sizi sokup kendi karanlık dehlizinde kaybolacak!“ demektir. Tek derdi ardından aylarca adının sayıklanması, gözyaşı dökülmesidir. Ve burada Kartal-Akrep gibi bir ayrım da yoktur; Kartallar da yapabilir. Tedbirli olmak ve zaaflarınızı açığa çıkarmamak burada esastır. Ancak Akrep bu, bir şekilde bir yerden açığınızı yakalar ve sokacağı varsa sokar. Görüş alanında olmayın yeter ki…
Tabii burada bir parantez açmam gerek. Misalen ben de yanımda kız arkadaşım varken, elimde olmadan onun başkalarıyla ilgilenmesine katlanamıyorum. Ancak bu tam olarak kıskançlıkla ilgili değil, Kral’ın ilk safyada bahsettiği durumla alakalı. Çünkü benim yanımda değilken, istediği kişiyi öpebilir, istediği kişiye şen kahkalarını gönderebilir; en ufak bir kıskançlık duygusu hissetmem. Burada olayın püf noktası "benimle olmasıdır". Benimle beraberken ben nasıl kendimi ona adıyorsam o da bana adamalı, tam adanmışlığıyla yanımda olmalıdır. Mühim olan benim yanımda yapmamasıdır.
Tüm bunların dışında bir de Akrebin rekabete girmeyi kabul ettiği durumlarda yaşadığı kıskançlık nitelemesi yapılan hisler vardır. Bu, Akrebin en iyi olma arzusundan kaynaklanır, o her zaman kazanmak zorundadır. Buna "benim neyim eksik?" yaklaşımı da diyebiliriz. Akrep üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey olduğuna inanmaz, inanamaz. Eğer eksik olduğunu gösteren durumlarla karşılaşmışsa, eksik taraflarıyla yüzleşip onları gidermek için canla başla mücadele edecektir. Yani burada kıskançlık Akrebin en temel motivasyon kaynağıdır. Tabii burada gene bir Kartal-Akrep ayrımı mevcut. Eksikleriyle yüzleşmeye cesareti olmayan Akrep, olayı hasete vardırıp çeşitli iç karalamalarda bulunur, hatta rekabeti başka bir alana çekip, rakibinin zayıf noktalarından hareketle elde ettiği galibiyetle bir süre kendini avutur. Buna "bel altından vurma" denir. Er meydanına çıkmaya cesareti yoktur; yeraltından süreci yönlendirir. Eğer onu da yapamıyorsa döner kendini sokar.
Yani kıskançlığın gerçekleşmesi için 3 temel koşul var.
1. Kişi özel olduğunu düşünecek.
2. Bir münasebet olacak.
3. Ve bu münasebet başkalarıyla da "aynı tür" olacak.
Tüm bu şartları içinde barındıran kıskançlık oldukça doğal ve sağlıklı bir duygudur. Eğer bu şartlardan biri bile gerçekleşmediyse, burada kıskançlıktan söz etmek mümkün değildir. Bu genelde çeşitli kişilik sorunlarına işaret eder. Mesela 3. maddeyi ele alalım; eğer kişi ilişki aynı tür olmamasına karşın, örneğin sevgilisinin karşı cinsten biriyle -ne kadar eğleniyor olursa olsun- ayaküstü sohbet etmesi sonucu da aynı tür duygulara kapılıyorsa, bu, kıskançlığın değil, kişinin karşısındakini tahakküm altına almak istemesinin, kişiliğini yok saymasının, çeşitli komplekslerin, özgüvensizliğin vs. işaretidir. Hatta burada bir sevgiden bile bahsedilemez. Kişi sevme değil, ilkel yollara başvurmak suretiyle kendisini değerli hissetme amacındadır. İşte Akrebin düşük süreci olarak da nitelediğimiz „yerde sürünen Akrep“ kişiliği bu yola sıklıkla başvurmaktadır.
2. maddenin göreceliliği de Akrebin kıskançlık duygusunu tanımlamamıza yardımcı olur. Kıskançlığın niteliği, münasebetin niteliğine göre değişir. Akrebin temel dürtüsü de, kalıcılık arzularından kaynaklanan; kişinin karizmasını ön plana çıkararak kişileri kendisine bağlama, bağımlı kılma isteğinde yatar. Bu vesileyle kişide kalıcı etkiler bırakılır, dönüşüme müsait bir zemin hazırlanır. Yani Akrep sevdiğinin başkalarını sevmesini değil, başkalarının da sevdiğini aynı şekilde sevmesini kıskanır esasında. Ancak tabii ki „etki tepki prensibi“ dediğimiz şey burada da geçerlidir. Sevmenin tepkisi sevilmedir. Sevgilinin başkalarını sevmesi de Akrebin bağımlı kılma idealinde çatlaklara yol açabilir ve bu, kıskançlığa sebebiyet verebilir.
İşte burada da bir çatal noktası var. Kalıcılığın en temel yansıması „vericilik“tir, daha öte anlamıyla da „kendini adama“dır. Vermeden kalıcı olamazsınız. Eğer Akrep, bu kendine bağımlı kılma durumunu tüm tutkusuyla severek, kendini adayarak gerçekleştiriyorsa, yatın kalkın böyle bir Akrep bulduğunuza şükredin. Yok eğer bunu sizin zayıf yönlerinizden faydalanarak ruhunuzu hapsetmek suretiyle yapıyorsa, işte o zaman vay halinize! Bu, „Akrep sizi sokup kendi karanlık dehlizinde kaybolacak!“ demektir. Tek derdi ardından aylarca adının sayıklanması, gözyaşı dökülmesidir. Ve burada Kartal-Akrep gibi bir ayrım da yoktur; Kartallar da yapabilir. Tedbirli olmak ve zaaflarınızı açığa çıkarmamak burada esastır. Ancak Akrep bu, bir şekilde bir yerden açığınızı yakalar ve sokacağı varsa sokar. Görüş alanında olmayın yeter ki…
Tabii burada bir parantez açmam gerek. Misalen ben de yanımda kız arkadaşım varken, elimde olmadan onun başkalarıyla ilgilenmesine katlanamıyorum. Ancak bu tam olarak kıskançlıkla ilgili değil, Kral’ın ilk safyada bahsettiği durumla alakalı. Çünkü benim yanımda değilken, istediği kişiyi öpebilir, istediği kişiye şen kahkalarını gönderebilir; en ufak bir kıskançlık duygusu hissetmem. Burada olayın püf noktası "benimle olmasıdır". Benimle beraberken ben nasıl kendimi ona adıyorsam o da bana adamalı, tam adanmışlığıyla yanımda olmalıdır. Mühim olan benim yanımda yapmamasıdır.
Tüm bunların dışında bir de Akrebin rekabete girmeyi kabul ettiği durumlarda yaşadığı kıskançlık nitelemesi yapılan hisler vardır. Bu, Akrebin en iyi olma arzusundan kaynaklanır, o her zaman kazanmak zorundadır. Buna "benim neyim eksik?" yaklaşımı da diyebiliriz. Akrep üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey olduğuna inanmaz, inanamaz. Eğer eksik olduğunu gösteren durumlarla karşılaşmışsa, eksik taraflarıyla yüzleşip onları gidermek için canla başla mücadele edecektir. Yani burada kıskançlık Akrebin en temel motivasyon kaynağıdır. Tabii burada gene bir Kartal-Akrep ayrımı mevcut. Eksikleriyle yüzleşmeye cesareti olmayan Akrep, olayı hasete vardırıp çeşitli iç karalamalarda bulunur, hatta rekabeti başka bir alana çekip, rakibinin zayıf noktalarından hareketle elde ettiği galibiyetle bir süre kendini avutur. Buna "bel altından vurma" denir. Er meydanına çıkmaya cesareti yoktur; yeraltından süreci yönlendirir. Eğer onu da yapamıyorsa döner kendini sokar.
BİLİNÇALTINI HAPSET ki O SENİ HAPSETMESİN;
İÇGÜDÜLERİNE HAKİM OL ki ONLAR SANA HAKİM OLMASIN!!!
İÇGÜDÜLERİNE HAKİM OL ki ONLAR SANA HAKİM OLMASIN!!!
Poison, eğer burada "güdüleri eline almayı, kontrol etmeyi" kastetmediysen, gönlü boş olup da cinselliği düşünmeyen Akrep, çürümüş Akreptir be:) Akreplikten çıkmıştır artık o. Ha gönlü boş değilse de bu güdü tek bir kişiye odaklanır. O da yok olursa gene çürüme sürecine girilmiş demektir.POİSON yazdı:akrebin kıskançlığı,
derin cinsel güdülerinden kaynaklanıyor.
eminim cinselliği hiç düşünmeyen bir akrep.
bu dünyanın en üstün varlığı olur.
ve ona ulaşmak asla kolay olmaz.
BİLİNÇALTINI HAPSET ki O SENİ HAPSETMESİN;
İÇGÜDÜLERİNE HAKİM OL ki ONLAR SANA HAKİM OLMASIN!!!
İÇGÜDÜLERİNE HAKİM OL ki ONLAR SANA HAKİM OLMASIN!!!
Ben sana hep diyorum zaten "sen Oğlaklaşmışsın" diye:) Tabii ki bu doğal bir süreç, "Oğlak oluşumunu" epey ilerletmişsin, bu oluşum süreci daha da devam edecek. Burçlar kişiliği ifade eden karakteristik süreçlerdir aslında. Çürüme mecazi bir ifade tabii ki burada; yükselen burcu Akrep olmayan herkes bu anlamda yaşı ilerledikçe bu süreçlerden geçecek.TheGirlofSuN yazdı:o halde Effendy diyebilirizki Thegirlofsun çürümüş bir akreptir. :D
Bu arada yanlış anlaşılmasın, burada kastettiğim cinsellik olgusu Pluto'nun temsil ettiği cinsellik, yani "derin birleşme/bütünleşme" dürtüsü. Yoksa Mars'ın temsil ettiği ya da tensel arzularla ilintili olan cinsellikten bahsetmiyorum.
BİLİNÇALTINI HAPSET ki O SENİ HAPSETMESİN;
İÇGÜDÜLERİNE HAKİM OL ki ONLAR SANA HAKİM OLMASIN!!!
İÇGÜDÜLERİNE HAKİM OL ki ONLAR SANA HAKİM OLMASIN!!!
Kıskançlık; "Kişinin özel biri olduğunu sanması, hissetmesi, düşünmesi, bilmesi vs. sonucu oluşan; sevdiği, sahip olduğu veya münasebet halinde bulunduğu şeyin başkalarıyla aynı tür ilişkiler içinde olmasına katlanamama durumu" olarak tanımladığım bir duygudur.
Yani kıskançlığın gerçekleşmesi için 3 temel koşul var.
evet bence de en doğru tanım budur...
1. Kişi özel olduğunu düşünecek.
2. Bir münasebet olacak.
3. Ve bu münasebet başkalarıyla da "aynı tür" olacak.
TÜRK DEMEK, TÜRKÇE DEMEKTİR, NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE...
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Güneş-pluto kavuşum yapıyor ve ay burcum akrep siz düşünün kıskançlık derecemi:):)
neyseki belli etmem fazla yani ben öle sanıyorum:)
neyseki belli etmem fazla yani ben öle sanıyorum:)
Ay Akrep’in çekiciliği mıknatıs gibidir. Enerjisi tükenmez. Fakat bunu kontrol altına alamazsa oldukça yıkıcı olabilir. Hiç bir meydan okuma onun için ürkütücü değildir ve hiç bir şey imkansız değildir. Dış etkenler ya da diğer kişiler onun yolunun üstüne taş koyamaz.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 5252 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Lal
-
- 0 Cevaplar
- 1452 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Akrep
-
- 0 Cevaplar
- 6141 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Akrep
-
- 1 Cevaplar
- 2620 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Akrep
-
-
Yeni mesaj Akrep burcu ne kadar sıradışı olabilir?
gönderen Santana » » forum Akrep Burcunda Sıra Dışılık, Mistisizm ve Gizemlilik - 1 Cevaplar
- 3221 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen güzin
-