PLUTO OĞLAK BURCUNDA 2008 - 2024

pluto oğlak burcunda, pluto oğlakta, pluto oğlakta neleri etkiler, plutom oğlakta, haritamda pluto oğlakta

Burçların Aylık Yorumları ve Öngörüleri
Kullanıcı avatarı
Şekerpare
*Yılan*
*Yılan*
Mesajlar: 127
Kayıt: Cum 07 Eyl, 15:24

PLUTO OĞLAK BURCUNDA 2008 - 2024

Okunmamış mesaj gönderen Şekerpare » Prş 03 Oca, 01:29

PLUTO Oğlak burcunda 2008 – 2024
Resim

Pluto ilk keşfedildiğinde Yengeç burcundaydı ve bu yolculuk 1. Dünya Savaşından çok kısa bir süre önce 1913’te başlamıştı. 1. Dünya Savaşından sonra güç grupları tam bir karışıklık içine girdi. Bu dönem süresinde Rusya’da yaşanan olayları düşünün. Çar’ın ve tüm ailesinin halk tarafından öldürülmesi, baskı altında olanların, “halk”ın ayaklanması. Sonuç; kalıcı olan ve tam bir değişim: hakiki bir Pluto hareketi. Avrupa dünyasında, ülke sınırlarının ve imparatorluklarının yıkıldığı dönemde, Pluto, 25 sene Yengeç burcunda kaldı. Aristokrasi ve monarşi gücünü Pluto’nun bir önceki Zodyak döneminden almaktaydı. Gücün yepyeni bir dönemi başlamış oldu: halkın (yengeç) gücü.

Bir şekilde yengeç burcunu kolaylıkla 4. ev’le özdeşleştirebiliriz, özellikle dünya astrolojisinden bahsediyorsak. Pluto’nun yengeç burcundaki konukluğunun sonlarına doğru, 2. dünya savaşının belirtilerini görebiliriz: Geçmiş günlerde gücün sahibi olanlara karşı toplu katliamdan kaçınmayan, halkı ve yığınları (yengeç) kontrol etmeye çalışan, diktatör bir demagog (pluto).

Gerçek anlamda 2. dünya savaşının Pluto’nun aslana geçmesiyle başlamasına rağmen, batı avrupasında Pluto’nun dünya haritasının 4. evinden geçiş süresi hep savaş dedikoduları ile dolu oldu. 1937/1938 de Pluto’nun 20 senelik Aslan Burcu dönemi başladı. Eğer Zodyak çemberini (ayın 8 fazı gibi) 8’e bölecek olursak; “0” derece yengeci “yeni ay” gibi görebiliriz; ne olacağının farkında olunmadığı ve tüm gelecek dönemin temelinin atıldığı - hatta belki sarsıldığı- bir dönem. Pluto’nun dünya haritasının en alt evinde olduğu zaman da böyle bir dönem gibi düşünülebilir. En dramatik dönem “0” derece yengeç ile “15” derece aslan dönemi ile çakışmakta. Bu noktadan itibaren, Pluto kendi döngüsünde büyüyen faza geçti. 2. dünya savaşından sonra, yeniden yapılanma ve doğum oranında büyük bir artış yaşanmaya başladı. Elbette, bu “çocuklar” da aslan burcu çocukları oldu. Batı’nın “dünya haritası”ndaki en alt noktasını harap ederek geçen Pluto, - yığınların katliamına sebep olan silahların (atom bombası) keşfi gibi -, aslanın 15. derecesinden itibaren yeniden yapılanma dönemine doğru yoluna devam etti. Ya da farklı bir şekilde söylersek; başlangıç noktasına yaptığı ilk 45 derecelik açıdan sonra ilk 90 derecelik kare açısına ( 0 derece terazi) gitmek üzere, dünya haritası üzerinde yukarı doğru hareketine devam etti.

2. faz; ilk 45 derecelik açı ile başlamış ve 90 derecelik kare açıda ( 0 derece terazi) bitmiş oldu. Yeniden yapılanma tüm bu dönem boyunca devam etti. İnsanlar çok çalıştı. Halklar ( yengeç, her şeyin ilk başlama dönemi) kendi kaderlerini belirleme konusunda gün geçtikçe daha fazla güç kazandılar. Para ve güç birlikte ilerledi. İnsanlar, harcamak için daha çok kazanmaya başladı. 1960larda, kazançlar daha da arttı, yavaş ama emin adımlarla, daha önceki pluto döneminde baskı altında olanlar güç ve ardından da statü sahibi olmak için gerekli olan maddi olanaklara sahip olmaya başladılar.

Pluto yeni dönemdeki ilk çeyrek daire yolculuğu sırasında – “0” derece yengeçle başlayan dönem – güç dengeleri arasında dönüşler yaşandı. Rusya’da ve doğu Avrupa da yeni bir diktatörlük yükseldi : toplum hareketleri ve pek çok karşılıklı casusluk olayları. Zaman yeni bir faza gelmiş oldu, “0” derece terazi ile “0” derece oğlak arası döneme, yani 1971-2008 arasına. Bu çeyrek döngünün ortalarında, Pluto 8. burç olan akrepteyken doğu avrupadaki bu yeni diktatörlük gözden düşmeye başladı. Pluto’yu ilgilendiren meseleler genellikle kanlı olaylarla ortaya çıkar. Görünüşe göre biz şu anda “insanların” çok da baskı altında olmadığı bir Pluto dönemi içindeyiz.

Tam şu anda Pluto’nun büyüyen fazının sonuna gelmiş bulunmaktayız; Zodyak çemberinin ortasına. Yay’ın ikinci yarısında fark ettik ki dünyanın her yerinde insanlar güvenlik, belirginlik ve özgürlük konularının özlemi içindeler. Hala baskı altında yaşayanlar, özgür batıya doğru sel halinde bir kaçış içindeler.

Pluto, yeni bir çeyrek döngüye ulaştığında neler olacak? Ay fazı terminolojisine paralel gidersek, bu dönem 2008 de; büyüme dönemi sona erdiğinde ve küçülme dönemine girildiğinde başlayacak; dolunay noktası gibi. 26 Ocak 2008 de, Pluto ilk kez Oğlak burcuna girecek ve aynı yıl 14 Haziran’la 27 Kasım arasında tekrar yay burcuna geri gidecek. 27 Kasım 2008 den itibaren 15/16 yıl boyunca Oğlak burcunda kalacak : 2008-2024 arası.

Günümüzde nüfus artışı zirve yapmış durumda. Eğer yengeç doğumu ve Pluto da en önemli ve toplumsal etkiye sahip faktörü ifade ediyorsa, bu artışın 2008’e kadar devam edeceğini ve bu tarihten sonra düşeceğini varsayabiliriz! Maalesef, nüfusun artması çok büyük problemlere yol açmakta : Batı Avrupa’da yaşam alanı (yay) gittikçe küçülmekte; bireysel olanakları genişletebilme arayışıyla, toplu göçler yaşanmakta. Biz “insanlar”ın, her zaman özgürlük gibi kavramlarla başa çıkma konusunda zorlanması ve hala kendi güvenliğimizi sağlama savaşı içindeyken başkalarının ve doğanın güvenliğini tehlikeye atarak gezegenimizi kötü kullanmamız gibi sebeplerle; bu büyüyen nüfus, düzene ve kurallara gittikçe artan bir şekilde ihtiyaç duymaktadır. Pluto şu anda hala insanlar arasında “karşılıklı ilişkiler”in gündemde olduğu çeyrek dilimde ( Terazi, Akrep ve Yay), fakat daha kolektife ait ( Oğlak, Kova ve Balık) bir çeyrek dilime doğru ilerliyor . Bu çeyrek dilim ise bize : “ Hepimizin bireyselliğini koruyabildiği fakat yine de birlikte olabileceğimiz bir yeri nasıl bulacağımızı; dünyanın daha büyük bir mertebede nasıl çalışacağını” soruyor.

Yeni bir baskı unsuru şimdiden fark edilmeye başlandı : Dış güçler, otorite’ler (oğlak) tarafından empoze edilen kuralların baskısı. Eğer yapabiliyorsak, toplumun bir üyesi olarak, kendi sorumluluklarımızı üstlenerek daha disipline olmayı ve dolayısıyla daha az kurala ihtiyaç duyarak çalışmayı denemek de bizim için mümkün. Etki her zaman tepki doğurur. Biz ne zaman başkalarına saygı duymadan bireysel özgürlüğümüzü çok fazla kullanmaya başlarsak, bir tepki oluşacaktır. Bu tepki belki de bize egemen güçler tarafından ceza verilerek ortaya çıkacaktır. Yengeç burcu döneminde ise, kendi gücünü talep etme adına halk bu insanları öldürmüştü. Bu insanlar (yani “biz”) güç kazandı ve günümüzde politik nüfuza ve otoriteye sahip pozisyonlara geldiler. Bu dönemde, aynı otorite figürleri düşmanca bir tavır içinde öldürülecekler mi, yoksa bu insanlar (biz) sorumluluğu gerçekten kabul ederek bireysel özgürlüğü idare edebilecek mi ?

Sorumluluk veya kurallar ? İnsanlar kendi sorumluluklarını üstlenmedikleri zaman kurallar yaratılır; kaos olduğunda, kolektif güvenliğin sağlanması adına kurallara ihtiyaç duyulur. Kişisel sorumluluğumuzu taşımayı kabullendiğimiz zaman daha az kurallara ihtiyacımız olacaktır. Pluto, Oğlak döneminde böyle bir şey, bizim oluşturduğumuz global yönetimler, olabilecek mi ? Tüm kuralları ve yasaları empoze eden (yine bizim yarattığımız) kolektif bir dikta rejimi yerine; bizim seçip oluşturduğumuz global hükümetler ... Pluto oğlakta kötü bir vaatte bulunmuyor. Asıl soru şu : insanlar kendi iç seslerini dinleme yeteneğine sahip olacak mı, yoksa sadece özgürlüklerini sonuna kadar kullanıp, başkaları pahasına kendi istediklerini yapma yolunu mu tercih edecekler ? Ya da; gücü isteyen “insanlar”, yani biz, gücü idare edebilme yeteneğine gerçekten sahip miyiz? Pluto, kişisel bir harita da 10. eve geldiğinde de sorulan soru budur : Güç ve bunu statümüzü etkileyen sosyal hayatımıza nasıl entegre ettiğimiz meselesi. Böyle bir tema vardır çünkü Pluto gücün temiz ve saf bir şekilde kullanılmasını ister, başkalarının zararına DEĞİL. Bizim global yönetimlerimizin böyle bir basiret gösterebileceklerini görme olasılığımız olacak mı? ( Aslında sadece iç sesimizi ve vicdanımızı dinlemek yeterli ) 2008 ve sonrasında sınavımızı veriyor olacağız. Tam olarak anlayana ve hayatımıza yerleştirene kadar pek çok gürültü ve şiddet olacaktır – Pluto arkasında iltihaplı yaralar bırakan bir cerrah değildir. Öte yandan, yaraların önce görünür olması ve sonra canımızı acıtması gerekir ki iyileştirilebilsinler.

Kendimizi güçsüz ve kolektif güçler tarafından sıkıştırıldığımızı hissettiğimiz zaman, bireyler olarak ne yapabiliriz? Sadece şunu : Gücü ait olduğu yere, yani kendimize geri getirmek. Her ne kadar korkularımızın üstesinden gelmemizi sağlayacak kudrete sahip olmaya çalışsak da, biz insanların, kendi ötemizde olan şartların üstünde gücü yok. Tüm sahip olduğumuz güç, kendi tepkilerimiz ve iç dünyamıza yönelik. Her birey kendi dünyasında bir fark yaratabilir. Kendi iç sesimiz tüm diğer diktalardan çok daha önemlidir – bu dikta ne olursa olsun, ister zamanın, ister modanın, ister statünün, isterse tüm global yönetimlerin diktası… Kendimizi bu diktalardan kurtaralım, kendimizi, kendimizden uzaklaşmaktan kurtaralım ! Gücü geri alın ve kendinizde tutun. Hayatınızı; iç dünyanızla, doğayla ve yakınınızdaki insanlarla uyum içinde olmaya doğru yönlendirin. Toplumun dayattığı statü, pozisyon, güç girdapları arasında telef olmak yerine, kendimizi, daha çok bu gibi şeylerle meşgul etmeliyiz. Başkalarına zarar vermeden kendi kişisel özgürlüğümüzü yaşamak isteyeceğimiz ve bunu yapacağımızı, gücün nasıl kontrol edileceğini öğreneceğimiz uzun bir Pluto dönemi içindeyiz. Pluto oğlak aslında bize, ilk keşfedildiği Pluto yengeç döneminin, gücün “halka” ait olduğu dönemin, sonuçlarını getirecek gibi görünüyor. Halk, yani biz, sen, ben, hepimiz. Pluto oğlak’tayken, sadece iç kurallarımızı dinleyerek ve dış dünyadan gelecek kurallara ihtiyaç duymadığımızı göstererek ama her halükarda kuralları olan daha iyi bir dünya yaratabilir miyiz ?

Henüz o noktaya ulaşmadık. Gelecek yıl, Pluto Galaktik merkezle birleşme noktasına gelecek ( 26 derece yay). 2008 de, dönem yeniden değişecek. Kişisel olarak, hala “Pluto yay” döneminde olduğumu söyleyebilirim. Gelecekte ne olacağını en fazla speküle edebilirim. Yine de, astroloji bize teoride hangi temaların ön plana çıkacağını gösteriyor. 1995 ten itibaren, Pluto Yay daki yolculuğuna başladığından beri, açıkça görülüyor ki, dünyada “zoraki başarı” konusunda büyük bir uyanış yaşandı. Yay, genişletici, çok coşkun ve vizyonlarla doludur. Ekonomi bir sürü vizyon sunan ama boş laflarla dolu sloganlarla var olmaya devam etti. Tüm bunlar başarılı güç sahiplerinin reklam dolu dünyasında gerçekleşti. 2008‘in başlarında hepsinin yerini gerçeklik alacak. Tüm bu korkunç paralarla dönen ekonomi ve boş sözler daha gerçekçi bir yapıya kavuştuğunda çok daha rahat nefes alıyor olacağım. Ama yine de, Yay’daki Pluto’nun, bizi başka insanlarla ve kültürlerle tanışmaya teşvik eden, bize daha çok yolculuk ve yeni dünyaların maceralarını sunduğu döneme veda ediyor olmaktan dolayı da üzüntü duymuyor değilim.

“Şimdi de yaşamak” Pluto Yaya göre çok daha Pluto Oğlaka uyan bir şey. Şu anda gelecekte (Yay ) yaşıyoruz. Oğlak’ın kendisi “zaman”dır. Kolektif olarak çok daha fazla “şimdi”nin içinde yaşıyor olacağız. Geleceğimiz buna bağlı. Geçmiş ve gücün kötüye kullanımı elbette ışığa çıkacak. Hiç de gerçekçi olmayan geleceğe dair hayaller de geçmişte kalmış olacak.

Günden güne, başkaları yerine kendi sorumluluğumuzu sahiplenerek dünyaya gösterdiğimizin saygının daha bir farkında olacağız. 2008 yılında, şimdi de yaşamaya başlayacağım ve bunun Pluto yeni bir burçta ve çeyrekte iken nasıl bir şey olduğunu öğreniyor olacağım. Tahminim, ilk yılların hiç de kolay olmayacağı : Uranüs, Satürn ve Pluto arasında öncü burçlarda gerilimli açılar olacak. Dünya değişecek; bu kesin. Umalım ki, büyük kurumlar (Pluto 4. evdeyken gücü ele geçirenler) bu gücü iyiye kullanırlar; başkalarına zarar vermeden ve içinde yaşadığımız çevrenin de sorumluluğunu alarak. Sahip olduğumuz statülerimiz yıkılabilir, ama yıkılan aslında sadece egomuz. Ruhumuz kendini ifade etmek isteyecek ve bizi iç varlığımıza katılmaya çağıracak ki ayakta sağlam durabilelim ve dış dünya ile bir bütün olabilelim. Aslına bakarsanız, Pluto oğlaktayken “statü” artık moda olmayacak…. ah, ne özgürlük !

Joyce Hoen DFAstrolS Hollanda ve Belçika’da yaşayan profesyonel bir astrologtur. Faculty of Astrological Studies Diploması’nı 1986 yılında kazanmıştır. 1988-1995 yılları arasında Doğal Sağlık Okulu’nda haftada üç gün tıbbi astroloji eğitimi vermiştir ve daha sonra parttime eğitimci olmuştur. Daha sonra, günümüze kadar olan dönemde yaklaşık 90 öğrenci ile online Astroloji eğitimine başlamıştır.Felemenkçe iki kitabı vardır. Birisi tıbbi astroloji diğer ise transitler ve ruhsal yön üzerinedir ve bu iki kitabı İngilizce’ye çevirmeyi ummaktadır. Joyce Hoen aynı zamanda dünya astrologlarını bir araya getiren ISAR e-dergisinin editörüdür.



Yazan: Joyce Hoen
Çeviren: Gonca Sağlam
ISAR © 2005 - 2007




Kullanıcı avatarı
Şekerpare
*Yılan*
*Yılan*
Mesajlar: 127
Kayıt: Cum 07 Eyl, 15:24

Okunmamış mesaj gönderen Şekerpare » Sal 29 Oca, 20:09

PLÜTON OĞLAK BURCUNDA ( 2008-2024)

PLÜTON CÜCE MİYDİ YÜCE Mİ?

Plüton Güneş sistemimizde ilk kez 18 Şubat 1930 yılında görüldü. Ve Yunan tanrısı Pluto’nun adını aldı. Bu tanrının gerçek ünvanı ise cehennem olduğunu hatırlatmalıyım. Cehennem, rağbet gören bir tanrı değildi ve tapınaklarda büyük kitleler onu takip etmiyordu açıkçası. Ancak ifadelerinden biri olan ölüm öyle güçlü ve kaçınılmazdı ki! O aynı zamanda entrikaların, stratejilerin, gizemin tanrısıydı.

Plüton, Güneş etrafındaki dönüşünü yaklaşık olarak 247 yılda tamamlar. Dünya’ya en uzak, yörünge hızı en yavaş ve keşfedilmiş son gezegendir. Neredeyse kendisi kadar büyük olan uydusu Chiron’un (1977) etki alanı yüzünden hareketleri düzensiz; iki geri bir ileri görünümündedir.

Chiron’un yörüngesi aşırı eğik. Bu nedenle Aslan, Başak ve Teraziden süratle geçerken, Kova, Balık ve Koç burçlarında daha uzun kalıyor. Chiron’un yörüngesi Satürn ve Uranüs arasında. Kiron’un ( Chiron) bu nedenle, eski ile yeni arasında bir köprü olduğu düşünülüyor. Belki de bu yardım tanrısı, Plüton’un acı veren etkilerini hafifletme görevi üstleniyor.

Tarihle ilişkili Oğlak burcunda 26 Ocak 2008 den itibaren konumlanmaya başlayan Plüton,1778 den beri ilk kez Oğlak burcuna tekrar dönmüş oluyor. O yıllarda Plüton henüz keşfedilmemiş gibi görünse de, astrolojinin atası Sümerler yaklaşık 7000 yıl önce Plüton’u kabul etmişler. Günümüzde Plüton cüce gezegen olarak adlandırılmaktadır ve gezegen statüsünden çıkarılmıştır.

OĞLAK BURCUYLA KISA BİR SELAMLAŞMA

Yapılar, sistemler, otorite, kariyer, başarı alanlarının yöneticisidir Oğlak burcu. Oğlak; yönetici, otorite, bürokrat, lider ve idarecidir. Çalışmaları ödüllendirir, tembellik, isyan ve ihlalleri cezalandırır. Ona göre hırs başarı için gerekli koşuldur. Kararlılık ihtiyaç, dikkatse olmazsa olmazdır. Maddi başarısızlıklar ve zorluklar içe dönük Oğlak burcu için depresyon sebebidir. Güç ve girişimci eylemlerde Oğlak’la ifade edilirse de, sınırlanma, kısıtlama, yoksulluk, sağlıksızlık, ileri yaşlarda yalnızlık, umutsuzluk ve ölüm de Oğlak burcunun yönetimindedir. Oğlak zamanın ve sabrın bir ustasıdır. Aynı zamanda ertelemenin, başarısızlığın ve kötümserliğinde kurbanıdır.


PLÜTON’LA KISA VE ÜRKÜTÜCÜ BİR TANIŞMA

Plüton keşfinden ve astrolojiye girişinden bu yana: ölüm, ölüm ötesi, dönüşüm( transformasyon), kronik depresyon, şizofreni, paranoya, obsesyon, buhranlar, sinir krizleri, korku, endişe gibi mental rahatsızlıkların tamamı yenilenme, yeniden doğuş, görünenin ardındaki gerçeği keşfetmek, süper güç, büyük ve gizli/gizemci örgütler, ani bitiş/başlangıçlar, cinsel hastalıklar, başkalarının düşüncelerini okuma gücü, hipnoz, derin duygular, korku, endişe, propaganda, diktatörler, bombalar, ölüm, finans, ekonomi, saplantılı davranışlar, bilinçaltı, en derin dürtüler ve arzular gibi konularla ilişkilendirilmiştir. Plüton, saplantıları yönetir, davranışlar, bilinçaltı ve bizim en derin dürtülerimiz ve arzularımızı da yönetir. Acımasızlık, karşı konulmazlık gibi saklı güçlerin Tanrısıdır. Gizlenen gerçekleri bulmak için gizlice çalışır. Plüton’un keşfinin fazişmle ve nazi Almanyası’nın doğuşuyla aynı döneme gelmesi rastlantı değildir. Atom bombasının bir ülkenin yıkılıp yeniden doğuşunu kullanım deneyleri de keşif yıllarının hemen ardından gerçekleşmiştir. Atomun gizli güçlerini kullanmak ve açığa çıkarmak için atomu parçalamak gerektiği aynı yıllarda keşfedilmişti. İnsanoğlu Plüton’un keşfiyle birlikte kendi doğasının gölge yönünü de keşfetti: kendi eliyle kendi soyunu tüketebilme gücünü!

Plüton keşfinden beri, küresel felaketi her gün biraz daha çağıran, çoğaltan saklı kötücül duygularımızı ve eylemlerimizi patlatmamızı sağlıyor. Biz hiç kimsenin kazanamayacağı bu savaş bittiğinde küllerimizden yeniden doğmayı başarabilecek miyiz? Yoksa ölüm ötesinin gizemli katanlığında bilinmezimi yaşayacağız?

BİR DEVİR KAPANIYOR PLÜTON’UN BURÇ DEĞİŞİKLİĞİ

Plüton’un bir burca girişi önceki burçla işini tamamen bitirmesi anlamını taşımıyor. 1930 yılının Şubat ayında keşfedilen Plüton, Yengeç burcundayken Dünya astrolojisine konuk olmaya başladı. Aslan, Başak, Terazi ve Akrep de geçirdiği yıllardan sonra Yaydaki yolculuğunu 2008 de tamamlayacak. Kasım 2008 de tamamen Oğlak burcuna yerleştiğinde geçmiş transitlerin yani 1930 dan bu yana sürdürdüğü yolculuğun tarihsel ölçüsünü kontrol edecek. Ne ekilip neler biçildiği önem kazanacak. Tahminlere göre yönetim, yöneticiler, liderlik, iş dünyası konularında korkutucu sonlar, değişimler ve dönüşümler yaklaşıyor.

Plüton bize yaşayan bütün şeylerin önemli olduğunu öğretmeye yemin etmiş bir müfettiş gibidir. Yaşam ve ölüm gibi bütün gizemler seksin kalbinde saklıdır. Plüton’un gücü sizin gücünüzü parçalara ayırarak direncinizi ve dayanma sınırınızı test edebilmesindedir. Yaşamda kalma gücünüz, dönüşme ve yeniden doğma yeteneğinize bağlıdır.


PLÜTON OĞLAK DA GEÇMİŞİ SORGULAYACAK

Köklü değişimlerin ve üretimlerin simgesi olan Plüton, ateş grubu burçlardan Yay'da 13 yılı geçirdi. Düzensiz hareketleri nedeniyle Plüton her burçta değişen süreçlerde ( 12-35) kalır. Oğlak burcunda neler yaşanacağını daha net öngörebilmek için yüzümüzü tarihin tozlu sayfalarına biraz çevirmemiz gerekiyor: zira Oğlak burcu geçmişin, zamanın, zamanla sağlanan birikimin burcudur. Plüton 1778 den beri ilk kez Oğlak burcuna dönüyor ve o tarihten bu yana belki de ilk kez geçmişte yapılanlarla bu günü gerçek anlamda ilişkilendiriyor olacak.

Plüton Aslan burcunda ( 1938-1956 yılları arasında) ortalama 16 yıl kaldı. Bu faşizmin doğduğu, nazi Almanya’sı dönemidir. Atom bombası da aynı dönemin eseridir. Bazı ülkelerin egosu, varlığı, yaratıcılığı, projeleri ve çocukları yok edildi. Bazı ülkelerdeyse spekülasyonlar ve yaratıcı projeler geliştirme konularında yenilikler ortaya çıktı: otomotiv sektörünün canlanmaya başladı. Bu dönemde Türkiye’de, gerçek lider Atatürk ölür ve yeni bir hükümet kurulur. Genç Türkiye yoksullukla mücadele etmeye çalışır. Lüksün kelime anlamının unutulduğu yıllardır. Türk Filmlerinin konusu savaş, kıtlık, yoksulluk fakir ama erdemli kalma dürtüsüdür.

Plüton Başak burcunda 1972’ye dek bir başka 16 yılını geçirdi. Sağlık ve çalışma koşullarının düzenlendiği, çiçek çocukların mutluluk saçtığı yıllardır. 68 kuşağı olarak anılmak hala gurur vericidir. Türkiye’de ağır sanayi işlemeye başlar. Sanayi bakanlığı kurulur. Doğum kontrol hapı bu dönemde ortaya çıkar. İşçinin yerini makineler alır ve büyük fabrikalarda üretime başlanır. Cüce Plüton; işçi olmadan da yaşanabileceğini kanıtlamaya çalışır adeta. Türk filmlerinde 70 yılların başında Almanya acı vatan konusu işlenmeye başlamıştır. Plüton bir grup işçiyi başka ülkelere sürükler ve aileler dağılır.

Terazi burcunda (1971-1983) yılları arasında 11 yıl oyalandı. Türk sinemasında evlilik ve aşkın kutsallığı yeterince vurgulanmıştı. Hala keyifle izleriz. Bunun yanı sıra eşcinselliğin yaygınlaşması, kadın-erkek aşkının ölmeye başlaması da tesadüf değildi. Aşkı sorgulamak karanlıklar kralının işiyse, aşksızda yaşanır evlilik olmadan da demek istiyor olabilirdi Plüton. Kadınlar evlerinden çıktı, erkek dünyasında kariyer yapmaya başladı. 80’li yılların başında Türk Sinemasına kadın özgürlüğü, kadın-erkek eşitliği konuları damgasını vuruyordu.

Akrep burcunda sadece 12 yıl kalması, AİDS ile tanışmak için yeterli geldi. 80’li yıllar moda, sinema, yaşam tarzı olarak gayet ağır ve karanlık yıllardı. Bankerlerin, batık bankaların, başkalarının kaynaklarıyla tanışmanın dönemiydi. Erken yaşta köşe olmak, “benim memurum işini bilir” olmak moda hale geldi. Bir başkasının parasını işleten kazanıyordu. Bana sorarsanız erdemleri ve yardımlaşma duygusunu, hala çok özlediğimiz komşuluk ilişkilerini ve televizyonsuz günleri o dönemde kaybettik. Plüton başkasının parasıyla dayı olunmayacağını anlatabildiğinde bankerlerin tamamı çoktan batmıştı.

Yay burcunda 13 yıl geçirirken, dini değerlerin yükselmesi, tutucu sayısının gittikçe artması yani fanatikleşme (yaşamın hemen pek çok alanında da) ve saldırganlık yani terörizmin yükselmesi sürpriz değildi. 1995 de başlayan bu dönem de,Türkiye PKK terörüyle net olarak tanıştı. Bugün bu grup, masa başı pazarlıklar yapabilir hale geldiyse nedeni Yay burcunun değişkenliğidir. İkiz kulelere yapılan saldırının gerçekliği komplo teorileriyle tartışılıyorsa da terörist bir yıkım olduğu kesindir.

Türkiye Plüton Yay burcunda ilerlerken hızlı trenle tanıştı, 3.İstanbul boğazını denizin altında inşa etmeye başladı. Kazılar ve hazırlıklar sırasında arkeolojik ( Plüton’a özgü) kaynaklara ulaşıldı.

Ateş grubundan toprak grubuna geçişin ayak sesleri birkaç ay öncesinden duyulmaya başlandı. Yeni deneyimler ve yeniden yapılanmalar konusunda fikir sahibi olmayanlarınız varsa hemen hatırlatalım. Yeni Cumhurbaşkanı seçildi ve türbanlı eşiyle birlikte köşke taşındı. Türkiye tarihinde bir ilk yaşanmaya başlandı. Türban tartışmaları- Haziran ayında gerileyerek Yay burcuna tekrar dönecek- Plüton sayesinde pek yakında son bulacak. Son düzenlemeler yapılacak.

Plüton yer altında saklı varlığı, tarımsal zenginlikleri, mücevherleri ve yeraltındaki madenleri yönetir. Kuluçkaya yatmış imajı çizen bu münzevi, acımasız, ağzı sıkı ve affetmez, hiçbir özre ve lanete izin vermeyen görünmez bir yolcudur. Görünmezliği anlık değil, yıllarca süren etkisini bir anda fark ettirmemesindendir. İstediği her şeyi alır ve dilediği hedefe ulaşır. Alanına girilmesine son derece kızar. Karşılıksız tavizlerden hoşlanmaz. Cesur, ulaşılmaz ve umutsuzdur. Üçbaşlı bir köpek, O’nun kutsal krallığını korur. Geleneksel astrolojide Mars Akrep’inde yöneticisi kabul edilir. Modern astroloji de, Plüton Akrep burcunun yöneticisidir.

Dayanıklılığın ve yeniden doğuşun kaynağı Plüton; bu kez hükümetleri, iş dünyasını, kariyer yönetimini ve otoriteleri test edecek. Eğer koşullar yenilenmezse ve kariyer makamları tekrar tanımlanmazsa, eski, yaşlı ve gereksiz yapılar çökecek, yamalar dağılacak. Yeni yaşam döneminde modern liderler modası geçmiş yöntemlerle ve sistemlerle iş yapamayacaklar. Şüphesiz Oğlak da ilerleyen Plüton, bizlere liderlerin kararlı, pratik, organizasyon yeteneği gelişmiş olanını getirecek. Bunların bir kısmı acımasız, hırslı ve maddiyatçı olacak.

Bu yazının ana konusu Plüton ve Oğlak burcundaki sürecidir. Geçmişe kısa bir bakışla Plüton’un eğer işe yaramıyorsa bir burcun işlevini ve anlamını derinden sarstığını anlıyoruz. Yılladır her seçim döneminde şunu dillendiriyor, duyuyoruz: “kim başa gelse çalıyor, aynı şeyi yapıyor”. Yada “ben oy kullanmam seçilecek kimse yok ki!”

İşe yaramayan, şikayet ede geldiğiniz lider ve yönetici, yönetim, yönetilme biçimleri şimdi Plüton’un sınavlarından geçecek. Ya siz bu cümleleri kuranlardan biriyseniz! Sınava tabii tutulmayacağınızı mı sanıyorsunuz?

Plüton’la gerçekten tanışmak istiyorsanız bu yazıyı en baştan tekrar okuyun.


SU KARAKUŞ

Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Aylık ve Yıllık Burç Yorumları” sayfasına dön